Intiharkulubu.com

72 10 10
                                    


Milenyum cagi, teknoloji, bol pantolon giyip dans eden Jeniffer Lopez, Mariah Carey, Celine Dion, iki bin yili, monitorun arkasi mavi/kirmiz/sari renklerde apple bilgisayarlar var piyasada. Ondan sonra ne kadar hizli degisti hersey, anlik mesajlasma, anlik iletisim.

Surekli iletisim halindeyiz. Insanligin hic bir doneminde, bu kadar yuksek bir ifade orani yakalanamamistir herhalde. arkadasinizin dun ne yaptigini, isterseniz 10 saniye icinde ogrenebilirsiniz. yan masada begendiniz kizi, isterseniz, biraz maharetliyseniz, 25 dakika icinde sosyal medyadan ekleyebilir, 2 gun icinde arkadas olabilir, kimbilir, belki 4 gun icinde "bu gun belki sevisirim" donunuzu giyiyor olarak bulabilirsiniz kendinizi.

Peki, kolay olan,su an yasadigimiz mi? Burasi biraz muallak.Eskiden, insanlara kitap yazdiran, turku yazdiran, yol goturten sebeplere, simdi, "k. tmm cnm" yazabiliyoruz. Dusunsenize, adam dert olmus.derman olmus. yanmis, kavrulmus. bulut olmus. top top, ilgaz daglarin basinda toplanmis ,durunamamis, yagmur olmus, yagmis, derelere karismis, yarin ayagina bir kere degebimek icin, o dere ile vadileri asmis, caglamis, kopurmus... Simdi bu adam, o yarini, "saga atiyor" tinder'da, gunluk hakki olan diger 120'si ile beraber.

Madame Bovary, Raskolnikov, hepsinin cektigi aciyi, hepsinin duyacagi aski, bizim 10 dakikada deneyimleme sansimiz var. Raskolnikov, bu gun yasaydi, solugu iddia bayisinde alirdi. basardi garanti kupona, 10 lira koyar, 14 lira alirdi. 4 liraya tavuk doner yer, ayran icerdi. Teyzeyi oldurme tereddudu yasar miydi?

Turgut Ozben yahu! hepiniz taniyorsunuz, tutunamayanlar desem? Turgut Ozben, bu gun yasasa, Selim Isik'in intihari hakkinda kac dakika dusunebilirdi? Bir dusunelim, Turgut Ozben, o gun bilgisayarini acardi. Erkek oldugu icin, facebook profilinin sag ust kosesinde "2" bildirim gorurdu. Kadin oldugu vakia bu bildirim sayisinin duzinlerle ifade edilecegini soylememe gerek yok saniyorum ki. Bu iki bildirimin, biri oyun daveti olurdu, digeri de dayisinin begendigi bir fotograf. Sonra, gayri ihtiyari, facebook duvarinda asagi dogru haraket eder, "Dun sabaha karsi Selim Isik'i kaybettik, facebook hesabi anisini yasatacaktir" iletisi gorur, altina, " :(((((((( " yazmayi ihmal etmezdi. (Sosyal medya kullanmay bilmeyecek yas olan 40 larda ise, daha elim olmak uzere, "like" da gonderebilirdi bu habere, "gordum, okudum" anlaminda.) Bu yazim ani, onun vicdanini eser miktarda rahatlatir ve Selim Isik'a karsi son vazifesini yapmis olmanin verdigi ic rahatligi ile, esinden gizli olarak elbette, eski askinin fotograflarina bakmaya devam edebilirdi. 

Su manzaradan su ana kadar iciniz acimdaysa, beni dinlemeyi su an birakmanizi istirham ediyorum. Bunun karsisinda iciniz acimayacak kadar kaybolmussaniz, beyler, bayanlar, siz ancak ben olabilirsiniz, benim, kendim tarafimdan dinlenilmeye ihtiyacim yok, iciniz acimissa, ne yasadiginizi fark etmisseniz, bu duygu ifadesinin plastiklesmesinin farkina varmissaniz, devam edin. Cunku yavas yavas isiniyoruz. Daha hikayeme girmedim, ama isiniyoruz. Cozumsuz goygoyu hic sevmem. Beni taniyacaksiniz. Hadi beni siktir edin, kendinizi de taniyacaksiniz. Cozum var, adim atmak istiyorsaniz, su an elinizdeki telefonu kaldirin, 4 aydir konusmadiginiz arkadasinizi bulun. arayin. "Bana su an hissettigin bir derdi anlat" diyerek lafa baslayin. Hissetmesini saglayin. Bu bir adimdir.

Dert, onemli bir sey. Derdiniz yoksa, umidiniz de yoktur. Umidiniz yoksa, siz yoksunuz. "Gercek" Turgut Ozben'in muthis bir derdi vardi. Koyun kente entegresi, kentteki ic sikintisi, dogalligin yeni yeni yozlasmaya baslamasi ile baslayan suruklenme... Turgut Ozben, aciyor, kapiyor, kaciyor, tartiyor, biciyor, ama devamini getiremiyordu. Getirememeye de vakti vardi esasen. Whatsapp yok, facebook yok, twitter yok, instagram yok. Otur otur insanin ici sikilir. Dusunuyorsun insanlar uzerinde. Ellerini puruzlu bir kumas uzerinde gezdirdigini dusun, bunu her gun yaparsan,bir zaman sonra, puruzlerini, derinliklerini hissetmezsin. bizler artik her an insanlarla ic iceyiz, artik onlarin bu ufak derinliklerini hissedemiyoruz. parmaklarimiz bir uyusukluk halinde. Bu kolay olan midir? sanmiyorum. Milyon yillik sosyolojik evrimin, bir begen tusuna indirgenmesi, instagramda ufacik kalbe indirginmesi, koca bir hakaret. hep bu kadar basittik esasen, ama bu basitligi tekrar tekrar yasamiyorduk gun icinde. kendi basitligimiz icind kaybolus diyebiliriz buna.

Evet, Turgut Ozben, sen dusundun, anladin. Peki ben ne yapaydim? Sana gore hava hos, evde otururken, o guzel, masif ahsap bufenden, kristal bir kadehe ickini koyabilirsin. 35 yasindasin, ortalama bir hayatin var. Bunu gorebilen de kimse yok. Bizler, ikea'dan alinma sunta mobilyalarimizda, plastik bardaklardan kola iciyoruz. Neden? Bir, alkol, afedersin ama, hayvan gibi zamlandi, iki, artik masif ahsap mobilya yapmiyorlar, yapiyorlar da, sadece dizilerde yasayip, cok takim elbise giyerken ofkeli ofkeli burundan soluyanlar kullanabiliyor.

Yani Turgut'cugum, senin kadar dertli olacak luksumuz kalmadi, olsak da,bu derdimizi yansitacak luksumuz hic yok. senin bu luks derdine bakinca, yumrugumu isirip, ulan diyorum, herifteki arsizliga bak, utanmasa, yan mahalleden gecen sutcunun derdini dert edinecek. Bu nasil bir rahatlik?

Ben dertli oldugum zaman, dusuyordum. yani 25 yasindayken boyleydim.

Bunun uzerine hic dusundunuz mu? Simdi biraz kufurbaz birisi gibi duracagim ama, sevdigim bir laftir neticede, "ulan gotumde ayi bagiriyor, sen gelmissin bana kanka foto attim like bastin mi" diye soruyorsun, demek istediginiz oldu mu? Yahut, ayni ayi-bagirmak-oturma organi uclemesini, sirketinizin duzenledigi fasilda, yan departmandaki Yeliz'in beyaz gomlekten gozuken siyah sutyenini kiskanan sevgilsinin (isim tamlamasindan yoruldum) bu yuce derdi karsisinda bagirmayi dusunudunuz mu? Peki keli hafif terlemis,36 yasindaki departman sefiniz Teoman, raki bardagi ile gerdan kivirdiginda, kendince atesli bir ciftlesme dansi yaparak Yeliz'e yapindiginda, "biz napiyoruz lan?" hissi yasadiniz mi? bu size bir dert olmadi mi? (Baskalari adina utanmak, almanlar'da dogrudan kelime karsiligi var: "fremdschaemen". Cumle icinde kullanalim: O aksam cok fremdschaemen oldum.

Icinizde bulundugumuz cagin boyle illet bir yani var. Bahsettigimiz uzere, dertli olmaya pek luksunuz yok. Enerjiksiniz, pozitifsiniz, muthissiniz! Gulumseniz isildiyor, cunku o marka dis macunundan kullanyorsunuz, Gotunuzde ayi bagiriyor dahi olsa, bir takim "foto" lari, "like" lamak ile mukellefsiniz. yahut, sevgiliniz, biricik askiniz Yeliz, nahos bir kiyafet giymisse, bunun hakkinda konusmaniz, Yeliz'in gozunde sizi guvensiz yapar. Guvensiz erkek alfa erkek degildir. alfa erkek olmayan adam suruden elenir. Ulan hepimiz alfa erkek olacaksak, bu suru nasil yuruyecek? Herkes surekli mutlu mu lan hakatten? Oglum,cok mu mutlusunuz ya bir bana da soyleyin? Agbi, hic mi uc gundur buzdolabinda bekleyen bayat makarnaya,bir gece yarisi, hayattan hic bir beklentiniz olmadan, ansizin ketcap mayonez basarak ilkelce yemediniz? Her yemeginiz mi instagram'da garanti 40 like alir? Kisisel gelisim cok guzel, icimizdeki guc cok kuvvetli de, icimizde yuzlesmemiz gerekenlerimiz ne olacak? bu yuzlesmemiz gerekenler, "like" almiyorsa, yuzlesmeyelim mi?

25 yasindayken, bunlari dusunmeye basladim. Guclu erkek nedir? Guc nedir? Guc neyden ileri gelir? Mesela, ifade sorunu dedik, zenginlerin "ifade" sorunu olmaz, zenginlerin, "o cok ozel bir adam"ligi olur. Zenginler sevgilisini aldatmaz mesela, "capkinlik" yaparlar. Zengin cocuklar "gerizekali" olmaz, hiperaktif olur. Zenginlere taninmis bu ayricaliklari ve burjuva ahlakini daha sayfalarca itin gotune sokabilirim, ama bir, ite yazik; iki, birlesip zenginleri hacamat edecegimize sadece kendi kendimize "zenginler oyle, zenginler soyle" dedigimiz icin, bu tur bir arinma paragrafini hakettigimizi dusunmuyorum. Fakir bir cocuktum. Bu baska bir kitabin konusu olabilir. "Kerem - Baslangic". Ismi bile afilli. Ama hikayeden kopmayalim, daha gidecegimiz cok sehir, ziyaret edecegimiz cok insan var. Iste bu "ifade ettiklerimizin begenilmeme riskine" karsi, icimdeki Arsimet, "Eureka!" diye bagirdi, "Para!". Yeterli miktarda para, herseyi cozebilirdi.

Dertlerimden ilkinin yarattigi meseleye hos geldiniz, bunu duymanizla beraber "ulan herifteki dert de tirroymus." diyeceksinizdir, sizi yadirgayamam. Ama ben bu kadar gaza gelmis anlatiyorken, "ya haci........" bakisi attiginizi gorursem biraz kirilabilirdim ayni mekanda olmamiz halinde. Evet, derdim tiirro idi, ta ki calistigimiz firmanin bir tedarikcisinden aldigim ufak meblag rusvet karsiliginda. Eh, bir de bu rusveti, sirf fark ettigi icin, muhasebe mudurumuz ile paylasmak zorunda kalmam da, "suc dunyasina" bulastirmis oldu beni. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 08, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

INTIHAR KULUBUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin