Miraculous: New Heroes

13

~Anya~

Purpthunder beni yanına çağırdı.

"Evet Purpthunder?" Dedim.

"Sana bir görev vereceğim. Bu görev önemli ve kutsaldır. Seni bu konuma uygun gören ise Paris'ten Master Fuu." dedi ve gülümsedi Purp. Gülümsemesi içimi ısıtmıştı. Ben ona sayamadığım kadarıncı kez hayran olduğum sırada o devam etti sözüne "Yaşadığımız an bir film ve bu filmin bir baş karaktere ihtiyacı var!" Daha sonra Kara Kedi ve diğer kahramanlara döndü. " Yanınızda bir şey taşıyor olmanız lazım. Bir kutuyu..." ardından hafif fısıldarcasına "Uğur Böceği mucizesini." diye sözünü tamamladı.

Kara Kedi evet dercesine başını sallarken ve kutuyu Purpthunder'a uzatırken ben tamamen afallamıştım. Beynime kan gitmiyordu. Düşünme yetimi geri kazandığımda ise ağzımdan çıkan şey sadece iki harf oldu. "Ne?" dedim tıslarcasına. "Ben, ben bunu asla yapamam Purp. Ben çelimsizin tekiyim ve, ve hiç tecrübem de yok. Üstelik normal bir kahraman da değil bu. Daha fazla sorumluluk istiyor çünkü Uğur Bö-" diye gevelemeye çalışmıştım ancak Purpthunder beni susturdu.

"Şşh, Anya. Saçmalamayı keser misin? Şuan tüm dünya yıkımın eşiğinde ve sen sana bahşedilen görevi yapamam mı diyorsun? Her şey senin elinde, Anya. Marinette ilk Uğur Böceği olduğunda çok mu tecrübeliydi veya herhangi bir kahraman ilk kahramanlığında hiç mi hata yapmadı sanıyorsun? İyi öyleyse yanlış düşünmeye devam et." derin bir nefes verdi ve devam etti Purp. " Anya, şuanlık gitmem lazım. Her an huyuuzayı içinde tuttuğum boyut patlayabilir ve o zaman Uğur Böceği olmazsa şansımız da olmayabilir." sözünü tamamladı ve başka bir yöne doğru koşmaya başladı. Arkasından öylece bakakalmıştım. Tereddüt etsemde Kara Kedi'den mucizeyi istedim.

"Purp!" diye seslendim arkasından. "Madem bu bir film. Bir kahramana, bir baş karaktere ihtiyacı vardır herhalde!" dedim hafif bir ukalalıkla ve küçük bir gülümsemeyle. Daha sonra o sözleri söyledim.

"Tikki benekler!"