13

460 50 7
                                    

Genç kadın elini alnının üzerinde gezdirirken bir yandan da önündeki bilgisayar ekranına bakıyordu. Kafasına koyduğu her şeyi yapana kadar durmazdı. Ancak bu sefer ne istediğinden tam emin değildi. O arada kalmaktan nefret ederdi. Onun tek istediği kendini kurtarmaktı. Min Hee çok bencildi.

Sinirle bilgisayarı kapatırken, oynadığı oyunda yenildiğine kızıyordu. Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Bu yüzden bilgisayarın kapanmasının ardından odayı karanlık kapladı. Işıkları yakmak istemiyordu. Bu gün fazla yorgundu. Yatağına doğru ilerledi. Kendini üzerine attığında gözlerini kapatıp homurdandı. Beyni yanıyormuş gibi hissediyordu. Fazla düşünüyordu. Ve bu onun için hiç sağlıklı değildi.

Tam uykuya dalacağı sırada yanındaki komodinin üzerinde duran telefonu titreşti. Sinirle gözlerini birkaç kere kırpıştırdı. Biraz kendine gelince, atılmış mesaja baktı.

JJungkook: Mutlu olmak istiyorsan attığım konuma gel

O mesajı okur okumaz bir konum gönderildi. Kız üzerindeki yeşil eşofman altını ve siyah tişörtünü değiştirmeden kollarından mantosunu geçirdi. Adımları merdivenleri bulunca dış kapıya doğru ilerleyip dışarıya çıktı.

Sokaklar boyunca ilerleyip Jungkook'un dediği gere geldi. Burası evden daha çok bir hurdaya benziyordu. Ama içeride olduğunu bile bile girmeye korktu kız. Ancak çok iyi bildiği bir şey vardı. Jungkook, ona asla bir şey yapmazdı. Jungkook, Min Hee değildi. Kız tam oradan gitmek için dönmüşken, siyah gözlerini bir çift el kapadı. Kalp atışları hızlanırken, hayatında ilk defa, bu kişinin Jungkook olmasını istedi. Peki. İlk de olmayabilir...

Stone and Paper /Jeon Jungkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin