Dışarıdan bakılınca daha çok turistik bir yeri andırsada Coal Creek de yaşayan bir kasaba halkı vardır. ABD'nin kuzeybatısında bulunan Colorado eyaletinin küçük bir kasabası olan bu doğa harikası yer her sene binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir. Bu kadar çok ziyaret edilmesine rağmen kasabanın büyük bir kısmı yerli halktan oluşmaktadır. Dışarıdan kasabaya yerleşim henüz kabul görmeye başlanmış ve hala nadir olan birşeydir.
Bu kasabada herkes birbirini tanır ve küçük tartışmalar dışında kimsenin birbiri ile düşmanlığı yoktur. Bu şirin kasabada yaşayan ailelerden biriside Adams'lardır. Adams'ların evi kasaba merkezine pek yakın olmayan , kasabanın sonundaki ormana sadece yarım mil uzaklıkta, yolun hemen kenarında kümelenmiş birkaç evden en küçük olanıdır. Eve kıyasla kocaman bir bahçesi, içinde sebze ve meyvelerin yetiştirildiği rengarenk bir bahçe. Bahçenin ortasında ahşaptan yapılma bembeyaz, gün ışıklarının tamamını evin salonunda ağırlayan kocaman pencereleri ve bahçeyi ayakların altında hissedebileceğiniz verandasıyla sıcacık bir ev.
Tabii en az evi kadar sıcacık mutlu bir aile. Evin babası olan Jason hafif uzun boylu, sarışın, gözlüklü saçları açık kahverengi tonlarında ve yüzünde kocaman gülümsemesiyle sıcak kanlı ve sevecen bir adamdır. Bayan Adams ise siyahi, kocası Jason kadar olmasada uzun boylu sayılabilecek, kıvırcık saçları, simsiyah gözleri ve dolgun dudaklarıyla güzel bir kadındır. Ve tabiki biricik kızları Evelyn . Annesi Marta gibi Evelyn de çikolata rengi teni, hafif dalgalı saçları ve siyah gözleriyle büyüleyici bir güzelliğe sahiptir.
Eylül ayının ortalarında, sıcak denilemeyecek bir bir sonbahar günü. Aynı zamanda Evelyn için tatilin sonu anlamına da geliyor diyebiliriz. Bu pazar da her pazar olduğu gibi tüm aile evde. Marta ailesine mükemmel bir pazar kahvaltısı hazırlamak için erkenden ise koyulmuştur. Jason ise artık bir alışkanlık haline getirdiği önünde duran gazetesini okuyup, kahvesini yudumlarken bir yandanda göz ucuyla, tatlı bir telaş içinde kahvaltı hazırlıklarını yapan karısını izlemekten büyük keyif almaktadır.
Kahvaltı hazırlıkları bitmeye yakın Marta kızına seslenmeye başladı.
" Eve ! Tatlım, kahvaltı hazır."Evelyn yüzündeki gülümsemeden anlaşılacağı üzere güzel bir rüyadan annesinin sesi ve tabii mis gibi kahvaltı kokusunun da yardımıyla istemeden de olsa uyandı. Pencereden yüzüne dökülen güneşi her ne kadar eliyle engellemeye çalışsa da bu hisse bayıldığı tartışılmaz bir gerçekti. Evelyn yastığına bir türlü veda edemezken annesinin ikinci bir seslenişi bu beraberliğin kısa süreceğini belirtir nitelikteydi.
"Evelyn Adams, hazırladığım kahvaltıyı beğenmediysen bunu açıkça belirtebilirsin. Burda onu mideye indirmek isteyen koca adam da sevinir hem. " dedi gülümseyerek. O sırada ağzını bu güzelliklerden mahrum etmeyen Jason karısının şakasını sürdürerek. Henüz mideye göndermediği ağız dolusu yiyecekle " Her ne kadar istemesemde senin için bu işkenceye katlanırım tatlım" dedi.Bir yandan bu şakalara gülerken bir yandan da lavabodaki islerini halleden Eve çok geçmeden masada yerini aldı.
Kahvaltılar bitmeye yakın Jason, Marta'ya dönüp tek kaşını hafif kaldırarak imalı bir şekilde "Dün kasabada anneni gördüm, seninle bir şey konuşması gerektiğini söyledi.
Ne olduğu hakkında konuştunuz mu?" diye sordu. Marta konuyu geçiştirmek istercesine " Hayır hayatım . Önemli birşey değildir. Bir ara uğrar sorarım." dedi.Bu arada Evelyn yine bu imalı tuhaf konuşmalardan birinin ortasında kalmıştı. Çocukluğundan beri ara ara olan bu üstü kapalı konuşmalardan bir türlü haz edememişti. Her ne kadar merak etse de sorma zahmetine girmedi. Çünkü daha önceki yüzlerce girişiminden hiç bir sonuç alamamıştı. Günün geri kalanını Marta bahçe ile ilgilenmekle geçirirken Evelyn ise bahçesindeki dişbudak ağacının altında uzanmış yarınki büyük günü düşünmekteydi.
522 kelime
Hikâyemiz yavaş yavaş hareketlenmeye başlayacaktır lütfen yorumlarınızı ve eğer beğendiyseniz oylamayı unutmayın.
Teşekkürler ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE WITCH
FantasyAsırlar önce üzeri örtülmüş olan bir sırrın gün yüzüne çıkması an meselesi. Evelyn bir anda kendini tüm bu olanların ortasında buluyor. Kendisine sunulan bu gücün lütuf mu yoksa lanet mi olduğuna siz karar verin. Hadi hikâyemize geçelim ...