Her şey başa sarmış gibiydi, emin değildim ne kendimden ne de kimseden. Etraf bulanık gözüküyordu kulağıma uğultular doluyordu bir çığlık sesini ayırt ettim, derinden geliyordu ama acısını hissedebiliyordum. Başım vücuduma ağırlık yapıyor gibiydi, bayılacak gibi hissediyordum yukarı katta olan ayak seslerini duyabiliyordum. Dışarıda esen rüzgârın sesini damarlarımda akan kanı beynimin içinde ki hücrelerin içlerinde ki kavgayı nasıl duyabiliyordum? Bana ne oluyordu, başımdaki ellerimi çektim ve onlara baktım bulanık bakış açımla normaldim bir değişiklik yoktu ama neden omuzlarımda bir ağırlık hissetmiştim. Başımı kaldırdığımda asılı olan bedenin çekildiğini gördüğümde omuzlarımda ki ağırlığında yavaşça gittiğini hissetmiştim. Eş zamanlı olarak kapım hızla açıldığı zaman içeriye Bay Ho Seok’un girdiğini bana olan seslenişinden anladım.
“Jen! İyi misin? Umarım vücudu görmedin”
Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım, onu görememe gibi bir ihtimalim yoktu sanırım. Beni omuzlarımdan tutup kaldırırken kendine çevirdi gözleri endişeli bir şekilde üstümde gezinirken diğer kardeşlerinde odaya girdiğini gördüm. Hepsi nefes nefeseydi benim için endişelenmeleri tuhaf gelmişti.
Bir avcı, avına merhamet eder miydi?
"Vücudu gördün mü küçük kadınım?"
Bakışlarım donuklaştı, bundan etkileneceğimi düşünmüşlerdi sanırım. Bay Ho Seok'tan uzaklaştım başım yere eğerken perçemlerim gözlerimi kapattı yavaşça.
"Yerde sizin sayenizde parçalanmış insan bedenleri ve bitirilmiş hayatlar gördüm ben, bu pek etkili değildi"
Odaya bir sessizlik çöktü, bunun üstüne bir şey diyemezlerdi. O gün o ispanyolu öyle gördükten sonra artık hiç bir şey midemi bulandırmıyordu yavaş adımlar ile aralarından geçerken kapıya ilerledim hiç bir şey yapmadılar. Dışarı çıktığımda etrafın kargaşa halinde olduğunu fark ettim, Bay Yoon Gi ve Bay Miller büyük ihtimal yukardalardı. Merdivenlere doğru ilerlerken koridorun sonunda tanıdık bir yüz gördüm. Bu ikinci rüyama uyandığım zaman ki adamdı, gözlerim büyüdü bir kaç adım gerilerken onun ise bir anda ortadan kaybolması kafamın iyice karışmasını sağlamıştı. Neler oluyordu? Merdivenlere temkinli adımlar ile ilerlerken üst katta yaşlı bir kadının bağırışını duydum.
Acı içinde bir şeyler söylüyor ve ağlıyordu içimden bir ses hızlanmamı söylerken iki yanımdan rüzgar gibi esen hasta bakıcılar ile üst kata erişmemi sağlayan merdivenlere nerdeyse düşüyordum. Kendimi toparladım ve merdivenleri çıktığımda bağıran yaşlı kadını sakinleştirmeye çalıştıklarını gördüm. Onların arkasında duran Bay Yoon Gi ile saniyelik göz göze geldiğimde yaşlı kadının bağırış çağrışı bir anda kesildi. Bakışlarım ona döndüğünde yüzünde korku ifadesi yayıldı. Bir elini kalbine götürürken dizleri onu tutamaz hale gelmiş olmalı ki yere düştü. Çenesi titremeye başlarken göz bebekleri büyüyordu, boşta olan elini bana doğru uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Nascita Del Diavolo'1 ● "Check Mate"
Fanfiction1899'un kış ayında bütün dünyayı değiştirecek o olay oldu. Doğa üstü varlıklara inanmayan dünyanın bir kesmi artık bunu sorgulamaya başlamıştı. Bir önce ki sene artan mitolojik figürlerin ve doğa üstü varlıkların görülme oranı oldukça ciddi bir sevi...