O korkutucu günün üzerinden bir hafta geçmişti ve banyodan sonrası bulanıktı, pek bir şey hatırlamıyordum. Bu hastalık genetikti, annemden bana geçmişti. İlaçlar sayesinde iyi oluyordum ve uzun zamandır olmuyordu nasıl olduysa o güne denk gelmişti.
Şanslıydım.
Ne şans ama.
Şuan ise dergi çekimindeydim. Evet dergi çekimleri genelde eğlenceli olurdu ama geçen haftaki olayın yorgunluğunu atamamıştım. İşten ayrılalı iki gün oluyordu ve üniversitedeki bu senem bitmek üzereydi. Yaz tatiline girecektik ve ben yaz aylarından pek hoşlanmazdım, yaz yağmurları hariç.
Geçen saatlerin ardından buradaki işim bitmişti. Kendi kıyafetlerimi giydikten sonra soyunma odasından çıktım.
"Sıkı çalıştınız. Teşekkür ederim." dedikten sonra eğildim ve gelen cevaplardan sonra stüdyodan ayrıldım. Belki de Jennie'nin şirketinden gelen teklifi değerlendirmeliydim. Belirli bir işim olurdu ve yıllardır hayalim olan müzik kariyerime orada başlayabilirdim. Bunu birçok kez düşünmüştüm ve sonuç hep aynıydı; bir yere bağlı olarak çalışmanın bana neler getireceğini bilmiyordum. Şu sıralar bilmekte istemiyordum ve bu işi biraz daha askıya alacaktım. Kulaklıklarımı takıp evime doğru yürümeye başladım, bu seferki stüdyo evime yarım saat uzaklıktaydı. Genelde arabayla alınıp, bırakılıyordum ama bu sefer yorgun olmama rağmen yürümek istemiştim. Bildirim sesiyle tuş kilidini açıp mesaja baktım.
Numara kayıtlı değildi.
bilinmeyen numara : stüdyodan çıktın mı?
rosé : siz kimsiniz?
bilinmeyen numara : siktir ya
bilinmeyen numara : numaramı kaydetmedin mi
rosé : nasıl kaydedeceğime karar veremedim
rosé : adını bilmiyorum ya hani
bilinmeyen numara : :P
görüldü(19.57)
Onu arayabilirdim, açmazdı biliyordum o yüzden bunu denemiyordum. Boşuna çabalamak olurdu bu benim için. Merak duygusu içimde büyürken, telefonumu ceketimin cebine koyup etrafa bakınmaya başladım. Ondan hoşlanmak büyük bir aptallık olurdu benim için. Nasıl gözüktüğü veya yakışıklı olup olmadığı pek önemli değildi ama merak ediyordum işte, elimde değildi. Nelerden hoşlanırdı, ne yapmayı sevmezdi ve en önemlisi adı neydi? Nasıl bir insandı bunları merak ediyordum. Aynı anda yanımda siyah bir araba durduğunda, cam açılmıştı ve Jennie'yle göz göze gelmiştim.
"Atla bebek."
Gülerek kapıyı açıp, rahat deri koltuğa oturdum ve kulaklarımı çıkartıp çantama koydum. Jennie o sırada sürmeye devam ediyordu.
"Naber?"
Ona döndüm.
"Aynı, senin?" omuzlarını silkti ve güldü.
"Nereye gidiyoruz?" diye sordum merakla, o sırada müzik çalardan BTS'in bilmediğim bir şarkısı çalmaya başladı.
"Gizli buluşma alanı." dedi ve kısa bir an gözlerini yoldan çekip bana baktı.
"Yani senin arkadaşlarınla buluşuyoruz."
"Evde sıkılacağını düşündüm ve seni almaya geldim."
Başımı sallayarak yarısı açık olan camdan dışarıya bakmaya başladım. Bildirim sesiyle cebimdeki telefonu çıkartıp gelen mesaja baktım.
bilinmeyen numara : ne merak ediyorsun ki?
bilinmeyen numara : sana kendimi anlatınca ne olacak
bilinmeyen numara : sadece bana güvenemez misin?
rosé : üzgünüm
rosé : daha önce hiç görmediğim ve adını bilmediğim insanlarla konuşurken onlara güvenmek konusunda problem yaşıyorum
rosé : kusura bakma nolur :P
rosé : dinlediğim şarkı da, bana güvenemez misin? diyor
rosé : evren sana güvenmemi istiyor sanırım
bilinmeyen numara : ne dinliyorsun?
rosé : hold me tight yazıyor
rosé : bts
rosé : ilk defa dinliyorum
bilinmeyen numara : ..............:O
rosé : ne?
rosé : :P
bilinmeyen numara : hiç:D
görüldü(20.18)
Telefonumu yeniden cebime koydum, bu çocuk yüzünden akıl hastası olacaktım.
"Yine mi o?"
"Evet." dedim bıkkınca. Ardından yola bakmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jamais vu
Fanficparkrosie: peki sen kimsin? parkrosie: ve kullanıcı adın parkrosie: neden random gibi görüldü√(23.18) [Roseanne Park ✘Jeon Jungkook] 2019 | apricitasni