but i love you

261 19 8
                                    

Pied Piper dinleyerek yazdım,iyi okumalar,çok teşekkür ederim🖤

➖➖➖

bilinmeyen: ben de seni özledim eun mi

                             eunmi: ne diyorsunuz?

Sanki mesajın geleceğini önceden biliyormuş gibi,uykumdan uyanıp telefonuma uzandığım an bildirim gelmişti.
Şirkette uyuyakaldıktan sonra uykumu alamadığım için eve dönüp tekrar uyumuştum ve o kadar sersemdim ki.. Jiyong'dan gelse inanacaktım.

bilinmeyen: seni özledim diyorum
bilinmeyen: fakat sen bunları düşünme
bilinmeyen: çünkü her şeyi düzelteceğim

                              eunmi: benimle dalga 
                               geçmeye çalışan bir fan falan
                               mısın?

Aklımdaki bütün mucizevi şeyler bir anda kaybolmuştu. Çünkü o olamazdı. Bu durumu zaten yeni kabullenmiştim. Beni kandırıp eğlenmeye çalışan bir ezik olduğu belliydi. Hah,bu zaman içinde o kadar çok bu durumla başa çıkmaya çalışmıştım ki, uzun süre telefon kullanmamıştım. Arada değiştirdiğim numaraları saymıyorum bile. Ama her nasılsa bu ezik insanlardan biri çıkıp buluyordu işte.

                              eunmi: öyleyse konuşma
                                bitmiştir,engelliyorum.

bilinmeyen: engellesen de sana tekrar ulaşabilirim
bilinmeyen: beni sinirlendiriyorsun

                              eunmi: öyleyse kim olduğunu
                                söyle de, bitsin

bilinmeyen: buluşmak ister misin
bilinmeyen: çünkü sen yalnızken sana söylemek istemiyorum

Gerçekten bıkmıştım. Omuz silktim,kendi kendime. Ne olacaksa olacaktı artık,hayatım ne kadar mahvolabilirdi ki daha zaten?

                                eunmi: oh,ben hep yalnızım

Hayatla dalga geçiyordum,ya da hayat mı benimle dalga geçiyordu,kararsızdım.

bilinmeyen: Han nehrine gelir misin?
Zaten sadece beş dakika yürümen gerekiyor.

Ve, maskeni takmayı unutma. Ben seni bulacağım.

Evet,işte boşvermişliğim beni sırtımdan itiyordu. Numarayı kaydettim. Eun Mi, sen aptal mısın? Belki bir katil? Senin böbreğini söküp satacak belki?
Kendi kendime konuşmam bitince çantamı eşofmanlarımı giyip kapının önüne ulaşmıştım bile. Benim kalbim yerinde yoktu ki.. En fazla annem ve Jiyong'un yanında olmuş olurdum.

Han Nehri'nin bir ucuna ulaşmıştım. Bir banka oturup mesaj yazmak için telefonumu çıkardım ve bildirim geldi.

BayHanNehri: maskeni unutacağını biliyordum
İki bank sağında siyah bir maske var,onu tak ve    oturduğun banka geri dön
Emir verdiğim için üzgünüm,telefona öyle sinirli bakma Eun Mi-shi. Çok dikkat çekici gözüküyorsunuz

Biraz ürktüğümü inkar edemezdim fakat ağzımdan bir kıkırdama çıktı.

BayHanNehri: aishh.. çıldıracağım bir de gülüyorsun

Gülmeye devam ederek maskeyi asılı olduğu bank kenarından alıp içini kontrol ettim, işte ben, Eun Mi, beni öylece çağıran bir yabancıyla buluşmaya gidiyordum fakat takacağım maskenin içinde bir şey var mı diye kontrol ediyordum, benim durumum bu kadar fenaydı.

Maskeyi takıp yüzümü önceki banka döndüğümde yerimde bana bakan Bay Han Nehri olduğunu düşündüğüm kişiyle göz göze geldim. En azından cinsiyetini doğru tahmin etmişim.

Birkaç saniye yerimde durup ona baktım. Şapkası alnına doğru genişliyordu ve siyah maskesi de neredeyse gözlerini kapatacaktı. Siyah eşofman takımıyla da bir hayalet gibi gözüküyordu. Ve oldukça zayıf olduğu buradan anlaşılıyordu.

Yanına yürüdüm, bakışlarından Bay Han Nehri olduğundan emin olunca yanına oturdum.

Elleri titriyordu,ya kesin ölecektim ya da nedense çok heyecanlı olmalıydı.

Bacak bacak üstüne atıp kollarımı birleştirdim.
"Ee,Bay Han Nehri? Böylece oturacak mıyız?"

Yüzüme baktı. Şaşırır gibi sırtı geriledi. Telefonunu eline aldı. Bir şeyler yazar gibiydi.

BayHanNehri: aslında uzun zamandır görüşmüyoruz ve şuan da sana konuşacak cesaretim yok

Mesajı okumayı bitirince ona baktım ve göz göze geldik. Bitirdiğimi görünce yazmaya devam etti.

BayHanNehri: eğer bana iyi olacağının sözünü verirsen, sana kim olduğumu göstereceğim eun mi

Parmaklarına dikkat etmiştim, çok tanıdık geliyorlardı. İnce,ve baş parmağının iç kısmında bir yara izi.O yara izi..

Beynime çöken ısı vücuduma yayıldı ve o tanıdık hissiyatın verdiği panikle ayağa kalkıp birkaç adım geriledim.

Bunun ihtimali bile beni ağlatmaya yetmişti. Maskeyi yüzümden çıkarıp attım.
"Neler oluyor?" Titreyen sesim, her iki gözümden akan damlalara karıştı. O da ayağa kalkınca ellerimi ona açtım,"Bana önce neler olduğunu söyle." Aslında sesimi yükseltmek istiyordum ama bir şey beni boğuyordu işte.

Kollarını beline koyup birkaç saniye beni izledi. Ağırlığını sağ bacağına verip eliyle kapalı çenesini ovuşturdu. İç çekti. "Aissh.. Gerçekten böyle olmayacak."

Maskesini ve şapkasını aynı anda çıkardı ve yere düştüler. Yüzüne zaten bakmaya yeltenmemiştim ama bakmaya fırsat bulamadan beni kendine çekip sarıldı.

Nefes almıyor,hareket etmiyor, sadece gözyaşlarımı hissediyordum. Kesinlikle psikolojim bozuldu,diye düşünüyordum. Beni sardığı kollarından birini belime koydu. Diğeriyle saçımı okşadı. İşte o zaman nefes alabildiğimi hissettim. Ama yine de onu kendimden uzaklaştırdım. Mesafemizi bir adım kadar açtım. Yüzüne bakmıyor,yere bakıyordum.

"İyi misin, bana bak." Siktir, sesi.

Kafamı kaldırmadan nefesimi iyice topladım.
"Şimdi sen.." tek elimle saçımı yüzümün önünden çektim. Ona bakmak istiyordum fakat cesaretim yoktu.
"Sen şimdi bana, ben Jiyong'um mu diyeceksin? Çünkü onun gibi kokuyorsun ve baş parmağında onun yara izi var ve gözlerin onun tıpkısı ve bana sarılışın çok alıştığım gibi ve sen bana şimdi bir şeyler söyledin ve sesin onun sesi, ben deliriyor muyum yoksa sen benimle oyun mu oynuyorsun bana kim olduğunu-"

"Yeter Eun Mi, yüzüme bakmayacak mısın? Ne yapabilirdim,nasıl karşına çıkabilirdim,nasıl seni alıştırarak söylebilirdim ki? Seni küllerden çıkıp gelmiş gibi özlemişken sana bakmak artık bana yetmiyorken sana nasıl ani olmayarak yaklaşabilirdim? İnan bana , Kwon Jiyong,evet."

Küllerden çıkmış gibi, derken ağzının kenarıyla alaylı şekilde güldü. Hissettim.

Adımını atıp çenemi baş ve işaret parmağıyla kaldırdı. Göz göze geldik. "Artık ağlama." Gözleri o kadar dolmuştu ki.. Hızlıca gözlerimle suratını inceledim,gözleri,burnu,dudakları.. Jiyong..

Gözyaşlarımı elimle silip yüzüne dokundum.
Nasıl olduğu,neden gittiği, veya neden geldiği umrumda değildi. Bunları o an düşünecek halde değildim. Vücudumu titretecek kadar ağlamama sebep olan şey, Jiyong'un ellerimin arasında olmasıydı ve bu beni mutlu eden tek şeydi. 

Ellerim yüzündeyken omuzlarımdan tutarak beni oturturken kendisi de oturdu. Onun da gözyaşları akıyordu. Bir an olsun gözlerimizi birbirimizden ayırmıyorduk. Bir süre  ellerimiz         birbirimize dokunur şekilde baktık. İç çektik.

"Özür dilerim,artık maskelerimizi taksak iyi olur. Ve eve gidelim, Eun Mi. Sana her şeyi açıklarım."
Başımı sağa sola salladım.

"Bana bir şey anlatmanı istemiyorum. Her an uyanacağım diye ödüm kopuyor ve bu yüzden uyumamız gerek."

who you? gd.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin