34

316 18 11
                                    

"Yani diyorsun ki, beni korumak için gittin. Doğru mu anladım?" Yarım saatlik bir açıklamadan sonra ikili koltukta ikimiz de bağdaş kurmuş şekilde boş salona bakıyorduk.

"Doğru anladın."

"Hala anlamıyorum, geçirdiğimiz kaza peki?"

"Fırsata çevrildi." Sertçe bana baktı. "Zaten onu anlatıyorum ya Eun Mi."

Gözlerim dolunca yüzündeki sertlik endişeye dönüştü. "Özür dilerim, hemen kaldırabileceğini düşünmem hataydı. Üstüne çok geldim." Ona uzak duruyordum. Çünkü hala beynim bana oyun oynuyor gibi geliyordu. Eve gelince de hemen uyumak istemiştim ama beni salona yönelterek anlatmak istediğini söylemişti. Ve işte burdaydık.

"Sonuçta ben ölmediğimi bildiğim için benim için anlatmak zor olmayacaktı."

Bana anlattığına göre, Jiyong'un bana söyleyemediği bir borcu vardı. Youngjae'ye. Ve Youngjae, zaten bizi sürekli takipte olduğundan,kaza olur olmaz adamlarıyla Jiyong'u olay yerinden kaçırıyor,ve menajeri olarak hayranlara öldüğünü açıklıyor. Bir buçuk yıl boyunca Youngjae'yi üç ya da dört ay arayla görüyor ve onunla telefonla iletişim kuruyor. Ve Jiyong'un herkesi onu ölmüş bildiğinden haberi olmuyor. Youngjae ona herkesin bana çok yüklendiğini ve beni suçladığını,bu yüzden şirketin adına ortalıkta gözükmemesi gerektiğini söylüyor.

"Kendi telefonum,televizyonum yoktu.Bu yüzden sana ulaşamadığım için delirdim. Kore'nin seni hain ilan ettiğine inandım neredeyse."

İç çekti ve elini saçlarına götürdü. "Bana bıraktığı telefondan sadece onu arayabiliyordum ve bana o yerde telefonun çekmediğinden öyle olduğunu söylemişti!"
Sona doğru yükselen sesi beni ürküttü.
"Ona sorduğum sorulardan kaçınmasından dolayı şüphelerin arttı,ortada bir şeylerin döndüğünü anladım. Ve ona istemeyerek de olsa güzel bir zarf atmışım. O da döküldü."

"Nasıl yani?"

"Bir gün yine kaldığım yere geldi. Tartışıyorduk ,ben de beni neden yok ettin diye sordum. O oynadığı oyunu kastediyorum zannetti ve bütün yaptığı orospu çocukluklarını kendi ağzıyla açıkladı."

Etkilenmiştim. Şanslı desem çok mu garip olurdu?

"Peki, bütün olanlardan çıkarları ne oldu? Yang Başkan da oyunun içinde miydi?"

"Hiç sorma,sözde başkanı da kandırdığını söylüyor fakat ben inanmadım. İmkanı yok.

Kendi çıkarı ise,bilmiyorum. Ya birinden para almalı, ya da sadece sözlerimi ve bestelerimi çalmak için yaptı. Ama o kadar deli olduğunu düşünmüyorum."

Aydınlanmış gibi bana dönüp koltukta biraz yükseldi. İşaret parmağını bana yöneltip tek gözünü kapattı.

"Evet, Eun Mi-sshi. Neden senin bizim şirkete söz yazdığından haberim yok ve hiç olmadı?"

Sessiz kaldım. "Çok kazandın mı bari,ha?" Gülümsedi. Beni de gülümsetti. O kadar şey yaşamıştı ve ilk yaptığı şey beni bulmak olmuştu. Kafamda her şey o kadar yeni yerleşiyordu ki.

"Sana söyleyecektim, fakat o zaman çalışmayı yeni bırakmıştım ve söyleme fırsatım da olmadı."

İkimiz de içimizden gelen bir hisle sarıldık. "Sana pijama vermemi ister misin, Jiyong-ie?"

➖➖➖

"Neden sen siyah pijamayı giyiyorsun da benim üstümde kutup ayısı desenli pembe pijamalar var?" Aynada kendine bakarken kıkırdadım.

"Seni biraz komik görmek istedim. Hem kendini özel hisset diye, çünkü o dolabımda tek desenli pijama."

"Ah Eun Mi, kendimi nasıl minnettar hissettiğimi anlatamam!"

Işıkları kapatıp komodindeki abajurun ışığını açtım. Yeteri kadar aydınlatıyordu.

Terliklerimi çıkaracağım sırada Jiyong beni çevirip sırtıma sarıldı. "Eun Mi, seni çok özledim."
Yere bakıp tebessüm ettim.

"Ama buradayım işte değil mi?" Kollarını iki yana açıp neşeyle konuştu. "Güzel günlere devam edebiliriz."

Yatağın diğer tarafına geçip yorganın altına girdi. Ben de yanına yerleştim. Sağ kolunu uzatıp "yat" der gibi baktı. Koluna kafamı yaslayınca o koluyla beni sardı. Üstümü biraz daha örtüp sol kolunu da başının altına koydu. On beş ya da yirmi dakika hiç konuşmadan biraz birbirimize bakarak,biraz da öylece tavana bakarak geçti.

"Seni sahneye çıkardığım gün, o kadar azar işitmiştim ki.. Ergen genç azarlar gibi azarladılar." Kıkırdadım. Gözlerim dolu doluydu.

"Ben onlara cevap veremedim. Çünkü grup arkadaşlarım yanımdaydı ve ben çok mutluydum anlıyor musun? O gece bütün şarkıları salak gibi gülümseyerek söylemiştim. If You'yu bile. En üzgün şarkıları bile."

If You.. işte benim yazdığım ve sevdiğim adamın söylediği şarkı.

"İyi geceler, güzel Eun Mi'm." Yanağımı sıktı ve iyice yerleşerek gözlerini kapattı. Ne kadar karizmatik duruyordu.

Tahminimce yarım saat kadar dayanabilmiştim,göz yaşlarıma. "Bir daha böyle yaşayamayacağız,Kwon Jiyong."

Oysa o ömrü boyunca uyumamış gibi derin ve huzurlu bir uykudaydı.

who you? gd.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin