Öğleden sonrası oldukça sakin geçmiş, hiç durmadan pratik yapmış şimdiyse eve dönüyorduk. İşin kötü tarafı herkes ikili ikili, konuşa konuşa ilerlerken ben en arkadan yalnız başıma ilerliyordum. Sıkıntıdan bir taşı tekmeleyerek yürümeye devam ettim.Beni fark eden Chan hyung Felix'in yanından ayrılayarak benle yürümeye başladı." Yarın Jeongin yeni okuluna başlayacak, biz de akşam bunun için küçük bir kutlama yapacağız ama küçük bir sorun var. Jeongin kutlamayı senle yapmak istemeyeceği için erkenden odana geçip uyu bence."
Sinirle gözlerimi devirdim." Problem yok, çöl tilkinizi dudağından öpmem veya ona dildo hediye etmem."
Chan hyung sözlerimin karşısında yanaklarını şişirdi."Eğer bu kadar çok yaramazlık yapmasaydın seni sevebilirlerdi." Yaramazlık yapan Mingyu, triplerini çeken bendim. Chan hyungu yanımdan kışkışlayarak kulaklıklarımı taktım ve yurda kadar bu şekilde devam ettim.
Yurda geldiğimizde herkes asansöre binmiş ama ben sığmamıştım bu yüzden dokuz kat merdiveni çıkarak dairemize geldim. Nefes nefese kapıya dayandığımda Hyunjin holde dikilmiş bana gülüyordu." Neyin var senin?"
Kafamı sallayarak gözümü kırptım, bunu genellikle birinin neyden söz ettiğini sormak için kullanırdım ama karşımdaki hurda beyinli bunu anlamazdı.
"Normalde o dokuz kat merdiveni bize çıkartırdın, şimdi sen çıkıyorsun,"dedi Hyunjin gözlerini kısarak.
"Hani gözüne gözükmeyecektim?" Sinirle sorduğum bu sorudan cevap beklemeden odama çekildim. Odayı Mingyu'nun anlattıkları sayesinde kolayca bulmuştum. Bir süre sonra odaya ıslak saçlarını kurulayan Hyunjin girdi. Eğer Mingyu gibi birinin yerini almamış olsaydım kesinlikle bu herife düz giderdim.
Hyunjin onu izlememden rahatsız olmuş olacak ki bana sert bir ifadeyle bakarak yatağına geçti. Onun üst ranzasında yatmam da onu uyurken izleyemeyeceğim anlamında geliyordu ki bu hiç hoş değildi. Uyuyan bir meleği izleyemeyeceksem insomnia hastası olmanın ne güzel yanı kalırdı. Bir saniye ben insomnia değilim.
Sabahın erken saatlerinde Chan hyungun anıra anıra gelen sesine uyandım. "Wake up, wake up," diye bağırıyordu.
Jeongin kişisi, "Ne makyajı hyung? Okula gidiyorum ben" diye bağırarak cevap verdi.
Yatağından kalkan Hyunjin kişisi de onlara eşlik ederek, "Makyaj değil gerizekalı, uyanın diyor,"dedi.Vo sırada Chan hyung 'kiss and make up' söylemeye başladı.
Felix'in sesli kahkahası tüm yurdu kaplarken açık kapıdan koridorda Chan hyunga sarıldığını gördüm. Kulağına bir şeyler fısıldadı ve geri çekilirken yanağına küçük bir öpücük kondurdu.
Yataktan kalkaraken kendime " birde bu ilişkileri 'arkadaşlık' olarak mı adlandırıyorlar. Yazık yazık" diye söylendim. Zorla bulduğum banyodaki kısa duşumun ardından mutfağı aramaya koyuldum ama işim hiç düşündüğüm kadar kolay olmadı. En sonunda pes ederek koridorun bir köşesine sindim ve "Nerede bu mutfak?" Diyerek ağlamaya başladım. Gerçekten yurt çok büyüktü, olası bir depremde çıkış kapısını bulana kadar ölürdük ama zaten çıksak da asansör veya merdiven kullanamazdık.
"Mingyu iyi misin?" Gelen sesle başımı kaldırdım ve Changbin kişisini gördüm. Tabii ki ona mutfağı bulamadığımı söylemeyecektim ama Mingyu'dan yurdun krokisini isteyeceğim kesindi.
"İyiyim," diye yalan söyledim ve ayağa kalktım. Changbin kişisi omuzlarını silkip yürümeye başladı. Peşine takılarak onu takip ettim. Şansıma mutfak denen ilginç uzay istasyonuna gelmiştik." Sonunda mutfak!" Diye sevinçle bağırdığımda tezgahın önünde su içen Jisung kişisi irkildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/198627441-288-k830521.jpg)