MANASIZ SİNİR BOZUCU KISA ANGSTLERE MERHABA DEYİN BAKALIM
***
"İnkar et!" Chanyeol öfkeyle bağırdı. "İnkar et Baek!"
Baekhyun sessiz kaldı.
"Bana bunu yapamazsın." Chanyeol başını hiddetle iki yana salladı. "Bana bunu yapamazsın Baek!" Gözlerindeki öfke, güzel yüzündeki inkar, hızlı nefeslerindeki keskinlik, nefes kesici varlığının Baekhyun'un nefeslerini kesmektense ciğerlerine sıkıştırmıştı.
Ona bakamıyordu bile ama adı gibi bildiği o öfkeli yüz, gözlerinin önünde gerçekmiş gibi canlanıyordu. Kendisine bir kez olsun doğrultulmamış, asla canını yakmayan Chanyeol'ü delirmişti.
"Sen bana bunu yapamazsın." Chanyeol'ün histerik sesi sevgilisinin kollarını kavrayıp yüzüne bakması için çabaladığı sırada duvarlara çarpıp sekti, kulaklarına ulaştı. Zihninde taşlar yerine oturdukça, gözleri büyüdü. Göz bebeklerinin karanlığa boğduğu tatlı kahve rengindeki irislerini Baekhyun'a gösteremeden, Chanyeol Baekhyun'dan ateşe dokunmuş gibi çekti ellerini. "Hayır... Sen bana bunu yapamazdın."
Baekhyun elini ağzına kapattı. Gözlerini hareket ettirmeye, kirpiklerini kavuşturmaya, yüz kaslarından herhangi birisini bile oynatmaya korkuyordu. Göz yaşları ayalarından kopup yanaklarına yuvarlanacaklardı.
"Ama yapıyorsun işte."
Chanyeol'den kırık bir gülüş yükseldi. Baekhyun kendisini daha fazla engelleyemeyerek gözlerini kapattı. Yanaklarına süzülen büyük damlalar, geçtikleri yerleri koyu bir ıslaklığa büründürdü. Chanyeol'ün anlayışı Baekhyun'u yıkmıştı. Her şeyi sakince yapmalıydın. Dolduruşa geldin. Salak Baekhyun. Nasıl toparlayacaksın şimdi bunu? Nasıl onun kırıkları üstünden yürüyüp geçeceksin? Onu kaybetmeye hazır değilsin. Onu kaybetmeye hiç hazır değilsin. Onu arkanda bırakmaya gücün yeter mi ki senin? Acizsin. O olmadan nasıl yaşanır bile bilmezsin. Biliyordun. Ona bunu başında söylesen anlayış göstereceğini biliyordun. Başkasını sevdiğini söylesen kendisi kanarken seni güllere saracağını, istediğin her şeyi kendisine zarar verse de yapacağını biliyordun. Sen ne yaptın Baekhyun? Sen nasıl Chanyeol'ü kaybettin Baekhyun? Baekhyun zihninde kendisine çığlıklar atarak tekrarlarken aynı düşünceleri, boğazını tırmalamak, alamadığı nefeslere bir çare olmak istiyordu.
"Neden yapıyorsun bunu bana?"
Chanyeol'ün fısıltısı Baekhyun'un ciğerlerinden ilk hıçkırığını koparttı.
"Kırdım mı seni?" Chanyeol'ün sesi daha kırgın geliyordu kulağa. "Neden söylemedin? Kendimi düzeltirdim..."
Chanyeol gözlerini kapatamıyordu, kırpamıyordu bile. Baekhyun'un ağlarken bile bu kadar güzel olması haksızlıktı. Büyük ihtimalle bir daha Baekhyun'un yüzünü bile göremeyecekti. Bir daha gecelerini onu izleyerek harcayacak şansı olmayacaktı. Bir daha ona dilediği gibi, doya doya sarılamayacaktı.
"Hala düzeltebilirim." Chanyeol fısıldadı. "Dön bana, söz veriyorum kendimi düzelteceğim." Chanyeol Baekhyun'a bir adım attı. Eli onun yanağına uzandı. Yaşlarını silmek istedi. Baekhyun'un fark etmeden geriye kaçması kaskatı kesilmesini sağladı.
Gözünün önünde Baekhyun'un artık kendisine sarılmaktan kaçındığı sabahlar canlandı. Dudaklarına kondurmaya çalıştığı öpücükleri dikkatle yanağında toplayışı canlandı. Ellerini tutmak istemediği geceler, sessiz sokak yürüyüşleri canlandı.
"Bir buçuk yıl." Chanyeol zorlukla yutkundu. Sesi pürüzlü ve kısık çıkmıştı. İnce çıkmıştı. Baekhyun'un anlamaması imkânsızdı. Chanyeol'ün sesi öfkelendiğinde incelirdi. Kendisine öfkelendiğinde. Ağlamak üzere iken... Kendisine olan öfkesi kendisini parçalayarak ağlamasına sebep olacak raddeye gelene kadar. Birine senelerinizi verdiğinizde onu kendinizden bile iyi tanıyabiliyordunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
starry night ✨
FanfictionTell me how's it feel sittin' up there? Feeling so high but too far away to hold me. You know I'm the one who put you up there, name in the sky. Does it ever get lonely? Thinking you could live without me? - fluff bombalarım varken angst bombalarım...