''Baba!Ne olur bırakma,hala senin saf küçük kızınım ben..''
''Kestiiik'' diye bağıran yönetmene dıştan ''Oldumu hocam?'' dememe rağmen içimde zafer nidaları atan yorgunluk hormonlarıma aldırış etmemeye çalıştım..Sizde dizide başrol olup haftanın 7 gününün 7 sinde de sette olsanız oyunculuğa bu kadar parlak bakmazsınız..
Set ekibiyle vedalaştıktan ve eşyalarımı toparladıktan sonra şoförümün beni bekliyor olduğu arabama doğru yönelerek kendimi koltuğa attım,sessizliğin huzurunu hissediyordum;ta ki şoförün sesini duyana kadar..
''Yolculuk nereye İrem Hanım?''
Şaka mı yapıyordu bu adam?Bu saatte evden başka nereye gidebilirim,adamın espri anlayışı bile saçma!Eve bırakacağını bildiği gibi konuşması yokmu birde...Tam hışımla çıkışmak üzere adama yönelmiştim ki delip geçercesine bakan bal tonlarında bir çift gözle karşılaştım..Benim şoförüm hep bu kadar yakışıklıydı da bu eseri ben mi fark edemedim ?
‘’S-sen benim şoförüm değilsin ki?!’’
''Rolleri değiştirdik küçük hanım,her rol oyunculukta olacak değil ya?''
Hem küstah,hem yakışıklı,hem kaslı..(Ne diyorum ben?!)
''Ukalalığın bittiyse beni evime götürüyosun yarın da istifanı verdiğin gibi sağ selamet..''
''Bence bu kadar kolay bitmemeli ha?Ne dersin''
Sonrasında bir yabancının şoförlük ettiği arabada uyumak ne kadar doğruysa yorgunluktan uyuyakalmışım..Hemde gözlerimi onun evinde tutsak bir şekilde açacağımı bilmeden..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Misali
Teen FictionÇünkü ben Deniz Misali sevenlerdenim..Sana karşı öylesine mavi,öylesine dalgalı ki içim..Denizi izlemeyi sevdiğin kadar sevseydin ya beni?