Adam yavaşça gözlerini araladı. Ve bir süre karşısındaki kıza hayranlıkla baktı. Sonra ise ne olduğunun farkına vararak gözlerini büyüttü. Burada olmasının sebebini az çok anlamıştı. Fakat kızın bunu görmesinden korkuyordu. Kollarını gevşetti. Ve ayağa kalktı. Göğsünde hissettiği soğukluk ile göğsüne indirdi bakışlarını. Üstünde tişört olmadığını görünce şaşkınlığı daha da arttı.Neler olmuştu burda? Kızın üstündeki pikeyi hafifçe açtı. Üstünün giyinik olduğunu gördüğünde ise rahat bir nefes aldı adam. Sonra ise yerdeki tşörtünü aldı ve giydi. Kıza tekrar baktı. Uyuyan bir meleğe benzediğini düşündü. Aklından bu düşünceleri attı ve "Ne saçmalıyorum ben?" Dedi kendi kendine. Sonra ise kapıya yaklaşarak odadan çıktı ve odasına ilerledi.
En kısa zamanda bu huyundan vazgeçmeliydi. Kadın ise adam çıktıktan birkaç dakika sonra uyandı. Etrafına baktı. Yoongi'yi göremeyince gözlerini ovuşturdu acaba rüya görmüş olabilir miydi? Kesinlikle rüya görmüştü. Peki neden böyle bir rüya görmüştü ki? Kafasında olan bu saçma düşünceyi unuttu ve duvarda asılı olan saate baktı.
Saat 11.23'dü kalkarak üstünü değiştirdi. Ve mutfağa gitti. Mutfakta herkes hazır bir şekilde oturuyordu. Jisoo dün akşamı hatırladı. Doğru ya bugün lunaparka gideceklerdi. Oturup herkes gibi kahvaltısını yedi. Herkes para ve ihtiyaçlarını almak için odalara dağıldığından oda aynı şekilde odasına gitti.
Parasını eline aldıktan sonra çantasına koydu. Ve aşağı indi. Herkes tamamlanınca ise yola koyuldular...
Lunaparka geldiklerinde...
Jisoo arabadan yavaşça indi. Ve kapıyı yine aynı hızla kapadı. Sonra ise lunaparka doğru baktı. Aklına arkadaşları gelince gözü yanmaya başladı. Ardından ise bir yaş süzüldü yanağından. Hiç bir şey olmamış gibi devam edebilir miydi hayatına ? Onca seneyi zihninden söküp atabilir miydi?
Herkes indiğinde kafasını yavaşça yere doğrulttu. Ve yanaklarında kalan yaşları sildi. Ve yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi. Herkes bir yere ilerledi ve teker teker kart çıkarmaya başladılar. Yoongi jisoo'nun önündeydi ve ilerlemiyordu. Jisoo sordu
"Neden kart çıkarmıyorsun?"
"Ben seninkini kullanıcam"
Dedi yoongi sırıtarak. Sonuçta o demişti paranı ben ödeyeceğim diye. Kızın ise bir cevabı vardı tabii ki
"O zaman önümde salak gibi dikilmeyi bırak da kart çıkartayım."
Namjoon kıkırdarken. Jin ve hoseok "ooo" gibi sesler çıkarıyordu. Yoongi onlara bir bakış atınca sustular. Yoongi jisoo'nun önünden çekildi ve kızın kartı alıp para doldurmasını izledi.
Sonra birkaç alet seçtiler. İlk seçtikleri roller coaster oldu. Yavaşça ilerlediler ve kartlarını bastılar. Jisoo kartı çekip girebilmesi için yoongi'ye verdi. Verirken iki el birbiri ile buluştu. Nereden bilebilirlerdi ki bütün hayatları boyunca o ellerin birleşeceğini...
Ho Seok , SeokJin , ve Nam Joon aynı yere binerken. Mecburen Yoongi ve Jisoo aynı yere oturmuştu. Jisoo buraya ilk defa biniyordu. Jungkook ve jimin bile onu bindirememişti bir zamanlar. Çünkü korkunç geliyordu jisoo'nun gözüne. Fakat şimdi binmek zorundaydı.
"Çok mu hızlı bu alet?"
Diye sordu. Yoongi'ye. Yoongi omuz silkerek cevap verdi.
"En son bindiğimde çok hızlıydı. Ayrıca senin buraya girmen bile şaşırtıcı. Çok küçüksün."
"Hey boyumla dalga geçme. Senin boyunda diğerlerine göre küçük."
"Tamam kapatalım şu boy konusunu."
Jisoo bu cümleyi duyunca sırıttı. Birkaç dakika sonra roller coaster çalışmaya başladı.Hepsi bağrış çağrış içinde turu bitirdiğinde. Jisoo hiç bağırmamıştı. Çünkü gözlerini sımsıkı kapamış ve eski hayatını gözden geçirmişti. İndiklerinde ise herkes gibi hava basıncından midesi bulanmıştı.
Birkaç alete daha bindikten sonra. Sıra dönmedolap'a gelmişti. Seok Jin ve Nam Joon binmek istemediklerini söylemişlerdi. Ho Seok'ta başka bir alete binmek istediğini bildirmiş ve gitmişti. Yoongi ve jisoo mahkum olarak dönmedolaba ilerlemiş ve binmişti. Dönmedolap hareket etmeye başlayınca jisoo yavaş olduğuna kaanaat getirerek gözlerini açmıştı. Yavaş yavaş yukarı çıkıyordu dönmedolap.
Jisoo'nun yükseklik korkusu vardı. Tabii bunu yenmeyi başarmıştı. Jimin sayesinde...
Flashback"Ben oraya binmem ya"
"Hadi ama jisoo."
"Yanında ben olucam jisoo hadi gel."
Jimin'e güvenerek onunla aynı yere binme kararı aldık. Girişe ilerleyerek orayı geçtik. Sonra ise bindik. Yavaş gittiğini anlamıştım ama gittikçe yukarı çıkıyordu. Korkuyordum. Korku dolu gözlerle Jimin'e baktığımda beni yanına çekti. Ve sarıldı. Ben de başımı onun göğsüne yasladım. Bir süre sonra kafamı kaldırdığımda bana bakarak güven verircesine gülümsedi ben de ona gülümsedim ve tekrar onun göğsüne kafamı koydum,turu öyle tamamladık.
Flashback end
Hatırladığı şeylerle gülümsedi jisoo. Fakat geldikleri yüksekliği gördüğünde bir anda yüzü düştü. Yoongi birkaç dakikadır jisoo'yu izliyordu. Korktuğunu anlamıştı. Fakat neden bir an gülümseyip sonra somurttuğunu çözrmemişti. Jisoo bir anda yoongi'ye sarıldığında. Yoongi ilk jisoo'nun yüzüne sonra belinde olan ellerine çevirdi bakışlarını. Gözlerini sıkıca yummuş ve sarılıyordu.
Sanki son anlarındaymış gibi sarılıyordu. Yoongi onun bu halini tatlı bulmuştu ona güven verircesine sarılmıştı. Fakat bu kızdan uzak durması gerektiğini kafasına koymuştu. Çünkü ona her baktığında kardeşini hatırlıyordu. Derin bir nefes aldı yoongi. Aldığı nefes bile jisoo'nun kokusuydu...
¤♡¤♡¤♡¤♡¤♡¤♡¤♡¤♡¤♡¤♡¤♡
Evet yine ben
Bölümleri arayla yazıcam çünkü ödevler ve okul blirsiniz işte
Bu bölümü asyaeryuruk için yazdım başından beri hikayemi okuyup destek veren bir kişi seni seviyorum 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOY | yoonsoo
Fanfiction"Kırılmış kanatlar, incinmiş kalpler, kaybolan ruhlar... Söylesene Kara melek, Sen buradasın diye mi yağmur yağıyor ? Yoksa bulutlar da mı bize ağlıyor?"