~Lucy~
Kısa ve öz bir biçimde,Lucy işe yaramazın tekiydi.
Sevdiği çocuk ölürken,en iyi arkadaşlarından biri kaçırılırken ve tanımadıkları biri onları bilmedikleri bir yere götürürken ağlamaktan başka bir iş yapmamıştı.
"Hey, bizi nereye götürüyorsun?" Natsu'yu sırtında taşıyan buz büyücüsü Lucy'den önce davranmıştı.
"Güvende olacağınız yere."Lucy bu çocuğu merak ediyordu. 16 yaşında gibi görünüyor olmasına rağmen gözleri sanki bir asır yaşamış gibiydi.Siyah saçları ve karbeyaz teniyle her an bir hayalete dönüşebilecek gibiydi.Kurukafa yüzüğü de onu sempatik yapmaya yardımcı olmuyordu.
"Kimsin sen?"Lucy sorusuna cevap bekliyordu ama çocuk da sanki kim olduğunu bilmiyormuş gibi Lucy'ye baktı. Sonra bir iç çekti.
"Çok meraklısınız değil mi?Adım Nico Di Angelo. Bana sadece Nico diyebilirsiniz."Lucy Nico'nun arkadaş canlısı olmadığını anlayabiliyordu.Grup liderleri gibi de davranmıyordu.Başkalarıyla konuşmayı sevmiyormuş gibiydi. Lucy Nico'nun ya utangaç, ya da dışlanmış olduğunu düşündü.
Lucy sohbeti devam ettirecek konu bulamadığından tepeye çıkana kadar bir sessizlik oluştu. Lucy etrafına bakmamaya çalıştı.Arkadaşlarının çoğu baygın, yaralı, ya da acı çekiyordu. Lucy onlara bakmasa bile inlemeler onu üzmeye yetiyordu.
Tepeye çıktıklarında Lucy sinirlenmeye başlamıştı.
"Güvende olacağımız yer... Bir çilek tarlası mı?!"Lucy sinirleniyordu. Nico'ysa sadece bir kahkaha atmakla yetindi.
"Evet. Evet öyle. Beni takip edin."Bu çocuk Lucy ile dalga mı geçiyordu?Ama onun kararlarını sorgulayacak kadar özgüvenli değildi. Gray'e baktı. Onun dertleri ona yeterdi zaten. Özgüvenli birisi...
"Sahi,Erza geri dönmedi. Acaba onu beklese miydik?"Nico ona sorgulayan gözlerle baktı. O gözler sanki Lucy'nin ruhunu bedeninden ayıracakmış gibi bakıyordu.
"Erza? Ha, şu kızıl saçlı olan. Onu..."Nico duraksadı. Sanki bedenine elektrik verilmiş gibi hafifçe titredi. Gözleri faltaşı gibi açıldı.
"İmkansız..."Nico var gücüyle tarlaya doğru koşmaya başladı. Pekala,Lucy yalan söyleyemeyecekti. Bu çocuk kesinlikle Lucy'yi korkutuyordu.
~Nico~
Nico'nun babası tatile çıkmış olmalıydı.
En azından Nico öyle düşünüyordu. Öyle düşünmemesi,şu anki durumu imkansız kılıyordu.Arkasındakilerden koşarak uzaklaştı, ve kampa yöneldi. Hemen 11. kulübeye gidip türlü şakalar yapmaya hazırlanmış Stoll kardeşleri buldu.
"Selam Nico. Yeniler gelmiş. Aralarında çıtır olanlar var mı?"Son iki yıldır Connor gördüğü her kıza asılmaya çalışıyordu. Nico buna bir anlam veremiyordu. Bir kızla çıkıp çıkmamak onun için bir anlam ifade etmiyordu.Nico en azından biraz daha ciddi olan diğer ikize, Travis'e döndü.
"Git işine Connor. Travis, kampın etrafında tuhaf bir şey gördün mü? Yani, bize göre bile sıradışı olan bir şey."Travis kafasını hayır anlamında salladı.
"Hmm... Bugün sıradışı bir şey olmadı. Ama istersen Kheiron'a sorabilirsin."
"Pekala,tuhaf bir şey fark edersen hemen bana haber ver."Nico koşmaya başladı.Büyük Ev'e vardığında nefes nefese kalmıştı. Kheiron tekerlekli sandalyesindeydi.
"Bay Di Angelo, neder bu kadar yoruldunuz?"Kheiron bugün mutlu görünüyordu. Bay D. ortalıkta görünmüyordu. Ki bu Nico'yu da bir nebze mutlu etmeyi başardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fairy Tail ve Melez Kampı?!?!
FanfictionFairy tail büyücüleri aslında bir melezse ne olur? UYARI: PJO& HOO DAN SPOİLER İÇERİR UYARI 2:EĞER NALİ VEYA LOLU SHİPLİYORSANIZ OKUMAYIN. Bu hikaye NaLu, Gruvia, Jerza, GaLe, Stikino, Rowen, Percabeth, Jasper, CaLeo ve Reynico çiftlerini için...