~ÇAĞRI~
Sınıftan çıkar çıkmaz Efe'nin koluna hafifçe vurmamla Efe nin sessizce inlemesi duyuldu koridorda. Müdürün odasının yanında olduğumuzu anlayıp koşarak bahçeye çıktık. Kamelya oturup Ela'ya kızgın gözlerle 'senin yüzünden' bakışı atıp derin bir nefes aldım. Efe yine sırıyordu. Sırıtmak ona muziplik katıyordu.
"Neden atıldık biz dersten?"
demesiyle üçümüzde daha fazla kendimizi tutamadık ve kahkahalara boğulduk. Biz buyduk işte "muhteşem üçlü" ikisinide çok seviyordum ve asla kaybetmek istemiyordum. Sakinleşmek için derin nefes alıp verdikten sonra kayolmayan gülümsememle Ela ya sinirli bir bakış atmaya çalışıp;
"Hep onun yüzünden ya. Sinir etti derste beni."
Sonra Efe merakla Ela'ya baktığında Ela sessiz bir kahkaha attıktan sonra adete bağırarak
" sencede bizden bir şey saklamıyo mu ?"
dedi şakayla karışık. Efe düşünüyomuş gibi yapıp
"Ne gibi?" diye sordu şüpheyle. Ama ben onları dinlemeyi tam bu anda kesmiştim çünkü Erdem en çekici haliyle yanımıza geliyordu onu kapıda görür görmez"Erdem!"
diye fısıldamamla Ela'nın "bunun gibi" demesi bir olmuştu. Sarıya yakın saçları güneşin altında adeta dans ediyordu. Gözlerimiz buluştuğunda hafifçe tebessüm ettim o ise mükemmel gülümsemesini sundu bize.
" Senin derste olman gerekmiyormuydu?"
Bunu Efe sormuştu. Aslında hepimizin derste olması gerekirken bu saçma soruya daha çok gülüp başımı öne eğdim.
"Aslında hepimizin derste olması gerekiyordu." Dedi sakin sesiyle.
Ve bam... O benim düşüncelerimi okuyor gerçekten. Ama bana bakışında bi gariplik vardı hemde büyük bir gariplik. Sonra baktığı yere baktığımda nedenini anlamam pek uzun sürmedi, kolum Efenin kolundaydı hatta fazlasıyla yakındık ama biz hep buyduk. Böyleydik o geldi diye asla düzenimi değiştirmeyecektim. Ona hissettiğim şey her ne ise arkadaşlık benim için paha biçilmezdi.
"Sahi sen niye çıktın dersten?"
Diye sordum biraz önceki kahkahalarımızı bastırmaya çalışıyorduk"şey.. Siz çıkınca sınıf fazla boş geldi. Ve bende izin isteyip çıktım."
"Bi..bi..bizim i.. İçin yani?"
Diye bildim kekeleyerek. Bu çocuk neden beni bu kadar etkikiyor yahu. Kendime sinirleniyordum gerçekten.O sadece başını sallamakla yetindi sonra birden bu garip sessizliği bölmek istercesine konuştu.
"Aslında daha erken gelcektim ama müdürü birileri sinirlendirince onunla uğraştım biraz" dedi yine mükemmel gülümsemesiyle üçümüzü süzerek. Sonra birden Efe beni kolunun altına alarak gıdıklamaya başladı "hep bu cadının yüzünden!" dedi. Ben zar zor nefes alıyordum gülmekten kendimi alamıyordum. "Ya.. Hahhahahh..lan...hahahahh...cıı!" gülmemkten boğulurken bir anda Erdem in öfkeli sesini duyduk "yeter!" Efe de ben de ne olduğunu anlamayan gözlerle ona baktık o sadece başını okul kapısında duran öğretmeni gösterircesine salladı. İkimizde üstümüzü başımızı düzeltip her zaman yaptığımız gibi hocanın yanına gitmek için ayağa kalktığımızda Kübra oturduğu yerde tek bir noktaya bakıyordu. Anlamaz gözlerle ona baktığımla Efe'nin endişeli gözlerini görmem bir oldu. Erdem de aynı Ela gibi tek bir noktaya bakıyordu. Elanın koluna hafifçe dokunduğumda birden ayağa fırlayarak;"Dokunma bana. Bugün bensiz idare edin Efe yle."
Deyip şaşkın ben bırakıp gitmişti. Erdemle aynı sinirle kalkıp gittiğinde yine Efe'ye baktığımda o da iki elini açıp omuz silkti. Beraber sınıfa doğru giderke 2 yıldır hoşlandığım çocuğu görmemle donmam bir oldu. Ama hemen koşar adım üst kata gitmeye çalıştığında o ve Efe konuşmaya başlamıştı bile.
Sınıfa girdiğimde Ela ortalıkta görünmüyodu. Ama Erdem sıramızda öylece oturuyordu. Yanına gittim fakat fark etmeyince endişelendim.
"iyi misin?" Diye sordum koluna hafif dokunarak. İrkilerek bana baktığında kızaran gözlerini anında yere çevirdi. Başını hafifçe salladığında aslında hiç iyi olmadığını anladım.
"Benimle gel." Dediğimde yine başını belli belirsiz salladı. Ben önde giderken onun beni takip ettiğini biliyordum. Neden böyle olduğunu bilmiyordum ama kendim üzüldüğümde,yıkıldığımda, sinirlendiğimde yaptığım şeyi ona gösterecek biraz olsun rahatlamasını sağlamak istiyordum.
~ERDEM~
Neden canımın öyle yandığını bilmiyorum özellikle onları öyle görünce çok sinirlendim. Ama şuan Çağrı benim yanımdaydı. Beni nereye götürüyor olabilir ki ?
Geldiğimiz yeri şaşkınlıkla süzdüm. Spor salonu.. Ne yapacaktık ki burda. Çağrı tam karşıma geçip sert topu bana attı.
- Öfkeli misin? Diye sorduğunda önce şaşırdın sonra başımı eğip "biraz" dedim kısık bir sesle. Simay bir adım bana yaklaşıp devam etti.
- o zaman üzgünsün. Dediğinde birden patladım.
- Evet üzgünün öfkeliyim ama nedenini sana söyleyemem. Şimdi söyler misin neden geldik buraya ?
Başını hafifçe sallayıp masumca gülümsediğinde çoktan erimişti kızgınlığım. beni nasıl iki günde böylesine hissettirebilmişti bilmiyordum.
- O halde o elinde tuttuğun şey senin şuan hissettiğin duygun ve bende nedeniyim. Şimdi nedeni ortadan yok et.
Dedi kararlı bir ses tonuyla. Bense hala ne dediğinin farkında değildim.- Ne yapacağımı anlamadım. Dedim yine kısık bir sesle. Simay topu elimden alıp sertçe bana attı tabi ki kolayca tuttum. Ne demek istediğini tabiki anladım. Ama ona nasıl atacaktımki ? Önce hafifçe attıp o tabiki tutup hızla ve sertçe bana tekrar attı beni kızdırmaya çalışıyordu ve başarıyordu. Bende ona aynı şekilde atıyordum ama o ustaca hepsini tutuyor ve bana geri atıyordu. Bu böyle en az 20 dakika falan devam etti. Bir süre sonra simay attığım topu kaçırmıştı. Yorgunluktan yere yığılıp kaldığında yanına gittim yine gülümsedi "biraz daha çalışmalısın ufacık bir nedeni ortadan kaldıramadın." dedi. Bende aynı şekilde güldüm.
- Bişey sorcam Efe ile aran nasıl bu kadar iyi?
- Efe benim çocukluk arkadaşım onunla birlikte büyüdük ve aynı okula gelebildik sonunda o benim için bir kardeşten öte dedi hala soluk soluğaydık. Ama gerçekten işe yaramıştı. Gülümseyerek devam etti.
- Ben genelde duvara çakarım yalnız olmayı severim. Çünkü sinirliyken kalp kırarım.
Dedi üzgün sesi ve suratıyla. Allahım gerçekten çok tatlı bir kızdı. Beni anliyordu kesinlikle.Onun bu kadar şirin olması beni ona daha çok bağlıyordu. Yavaşça kalktık zaten birazdan zil çalacaktı. Ben karnımı tutarak sınıfa girdim. İkimizde terliydik ve kırmıziydık. Hoca "hocam daha kötü oldum. Sizde beni simaya emanet ettiğinizden oda benimle kaldı ama derse girelim diye tutturunca bu halimle sürükledi beni." dedim mükemmel yalan söyledim gerçekten. Napayım Almanyadayken oyunculuk eğitimi almıştım. Ek kurs olarak. Simay kocaman gözlerle bana bakıp sonra başını olum anlamda salladı. Hoca biraz sitem ederek" bu çocuğu bu halde buraya kadar sürüklemene gerek yoktu Simay. Zaten zil çalcak yakında ve sizi yok yazmamıştım dediğinde Simay başını öne eğip buruk ssiyle cevap verdi "özür dilerim." dediğimde kendimi suçlu hissedip hemen onuda kolundan tutarak yerime oturdum. Oda bana bakıp "uyuz" diye dudaklarını oynatti. Ama ben hala dudaklarına bakınca o hemen önüne döndü. Gerçekten utanırken bile bu kadar şirin olmayı nasıl başarıyor bu kız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVLENCEĞİM ADAM
RomanceEvlilik mi? Düğün günüme kadar bırakın düğün gününü nikah masasına oturana kadar aşık olduğum adamın mükemmel olduğuna aslında onu sandığımdan çok daha iyi tanıdığıma emindim. Ama o masa geçmişi hatırlattı gözlerimin önüne ikinci kez giydiğim gelili...