2. "Çömez"

629 46 9
                                    

Haftaya yeni bölüm yok çünkü yazılı haftam, bu iğrenç bölüm içinde özür dilerim :D

"Orası benim yatağım çömez bozuntusu,şimdi kalk oradan."

Ah şu üst sınıflar! Neden koskoca yurtta onlarla aynı odada kalmak zorundaydım ki sanki? Üstelik yurttaki en sinir bozucularına denk gelmem ayrı bir şansızlıktı.Kayra denen kız, sanat bölümündeydi ve ağır metal dinleyen kendini havalı sanan siyahtan başka renk giymediğine emin olduğum Her bi yerine piercing takan züppenin tekiydi. Muhtemelen bunu boş bulunup dışımdan düşünseydim saçımdan tutup yüzümü o dikenli ceketine sürter, elektro gitarınıda kafamda parçalardı. Ruh hastası.

Diğer kız Selin, Kayra'ya kıyasla daha iyi biriydi sürekli sevimli bir şekilde gülümseyip benimle sohbet etmek istiyordu. Radyo ve Televizyon bölümündeydi. Kötü yanı ise dedikoducu olmasıydı. Yurtta tam renk körü olduğumu bilmeyen tek bir kişi kalmamıştı.Ah, şey bir de toz pembe kilot giydiğimi. Toz pembe artık nasıl bir renkse, bu rengin gri tonunu seviyordum yumuşak bir grilikti ve daha önce toz pembe bir şey giydiğim için bu şekilde yargılanmamıştım. Tamam kabul belki üstündeki minik ayıcık deseni yargıya gayet açıktı ama ben çocuksu şeyleri seviyordum. Umarım bu ikincisi okul genelinde yayılmaz.Bu yüzden onla konuşurken tavırlarınıza dikkat etmeliydim. Ve o çevremde iken asla soyunmayacağım!


"Kayra şu kıza ürkütücü davranmayı keser misin?" dedi Selin kulağı narin dokunuşlarla okşayan yumuşak sesi ile. Ona dönüp 'Sorun yok' der gibi yüzüme mahçup bir gülümseme yerleştirdim. O da bana gülümseyerek karşılık verdi ve ardından devam etti;

"Gel Elizciğim burası senin yatağın, valizini yatağın altına koyarsan fazla yer kaplamaz."


Daha genişçe gülümsedim ve yatağıma yerleştim. Kendi evime çıkana kadar bu iki manyağa katlanabilirdim öyle değil mi? Ne kadar kötü olabilirdi ki? Kafamı çevirdiğimde yatağın üst tarafına yapıştırılmış posteri gördüm. Zarif yüz hatları olan, güzel bir kızın posteriydi bu. "Bu kim?" diye sordum posteri incelemeye devam ederken.


"Burada kalan arkadaş trafik kazasında öldü. Onun anısına bu fotoğraf yıllardır burada durur.'' soğuk bir şekilde cevapladı Kayra.Ürkütücüydü. Bir ölünün yatağına yatmak.

"Allah rahmet eylesin." dedim nezaketen.Arkamı döndüğümde Selin yüzündeki şapşal gülümseme ile pencereden merakla bir yeri izliyordu. Kafasını bir sağa bir sola bir de yukarı-aşağı haraket ettirip durduğunda sanki bir şeyleri görmeye çalışıyormuş gibi bir görüntüsü vardı.Yanına yavaştan yaklaştım.

"Neye bakıyorsun?"

"Tam karşıda erkek yurdu var, yakışıklı olanlara bakıyorum."Gözlerimi devirdim,kesinlikle kötü biri değildi ama erkek düşkünüydü. Selin'in yanından ayrılıp valizimden laptopımı çıkardım ve basit bir java programının nasıl yazılacağını araştırdım. Sonuçta ilk dersi kaçırmıştım. Hep o küstah yüzünden! Başımı iki yana salladım, onu aklımın ucundan bile geçirmemeliydim.


***

"Yurdun ışıkları kapanıyor, uyku zamanı çömez." dedi Kayra o her zamanki kalın sesi ve sert tavrıyla odamızın loş ışığını kapatırken.Yatağa iyice sinip hemen üstümde duran ölü kızın posterini umursamamaya çalışarak gözlerimi kapadım ve hiç bir şey düşünmeye vakit bulamadan kaşla göz arasında uykuya daldım.


---

Sarsılarak uyanmak berbat bişeydi. Gözlerimi ovuşturdum ve yatakta hafifçe doğruldum. Oda henüz karanlıktı, oysa sabah olduğunu zannetmiştim. Peki beni sarsarak uyandıran kimdi? Yeni uyandığımdan çok iyi göremiyordum ama önümde biri dikiliyor gibiydi. Baş ucumda ki gece lambasını açtım. Hemen karşımda duran yüzü tanıdık kız kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Usulce yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Merhaba çömez, yatağımda ne işin var?" Diye fısıldadı sinsice bir gülüşle, daha önce hiç duymadığım bu ses. Gözlerim irileşirken kafamı yan tarafa çevirdim. Bir postere birde bir kaç santim önümdeki yüze baktım. İnce yüz hatları, iri gözleri, uzun kirpikler... Kalp atışlarım bir insanın kaldırabileceği son nebzeye kadar hızlanırken hemen önümdeki mezarından hortlamış kızı? var gücümle ittirip çığlığı bastım. Kız yere düşerken odadan ayağımda ki çoraplarla dışarı çıktım ve yurdun boş bir o kadar da karanlık koridorlarında koşmaya başladım. Hemen arkamdan bir kız daha bağırarak bana koşuyordu. "Kaç!" Kolumdan tutup beni sürüklemeye başladığında zeminin kayganlığı ve ayağımdaki çorap yüzünden buz pateninde kayar gibi ilerlemeye başladım. Odamız zemin kattaydı ve yurdun merdivenlerinden kayarak ve bazen de sürünerek indiğimizde yurdun dışına ne zaman çıkmıştık anlayamamıştım. Arkamızdan bağırarak bize seslenen güvenliğin sesini ise henüz algılamaya başlamıştım. Güvenlik görevlisinin sesi bizim bu tavırlarımız karşısında fazla normal çıkıyordu. "Kızlar, kendinize geldikten sonra hemen yukarı çıkarsanız sevinirim." dedi bıkkın bir sesle. Arkasını dönüp nöbet kulübesine doğru yürümeye başladığında ise "Her sene her sene olmaz ki kardeşim, bir gün birinin ödü patlayacak sonra suçlu biz olucaz." diye şahsına özgü olduğu belli olan bir şiveyle kendi kendine dert yanmaya başlamıştı.

SİYAH BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin