•
Ben Jung Hoseok.
Maviye aşık bir çocuğum.
Mavi derinliklere aşık bir çocuk.
Ailemin bir teknesi var. Ben doğmadan önce alınan ve tüm oluşumumun gerçekleştiği yer olan tekne.
Ben o teknede doğmuşum.
Denizin içinde doğmuşum. Kim bilir, belki denize olan aşkım buradan geliyordur.
Henüz beş yaşında olmama rağmen çok iyi yüzme biliyor olmam sevmemi kanıtlar niteliktedir belki.
Günlerimin çoğu teknede geçiyordu. Açılmasak bile evimize iki dakikalık mesafede olan limandan neredeyse hiç çıkmıyordum. Bugün de öyle bir gündü. Güneş batıyordu yavaş yavaş. Etrafa kızılla turuncu karışımı ışınlar yayılıyordu. Bende tekneden sonunda ayrılabilmiş, eve doğru yürüyordum.
Teknemin çok yakınında, tam kıyı tarafta denizdeki yosunların fotoğrafını çekmeye çalışan bir çocuk vardı. Mutlu gözüküyordu. Gülerek etrafı seyretmiş sonra ufak kamerayı çıkarmıştı.
Ben ona, o deniz yosunlarına bakarken bir şey oldu.
Çocuk denize doğru bir adım attı. Ayağı boşluğa denk geldi.
Limanın derin suyuna düşüyordu.
Tabii ben son anda elinden yakalamasaydım.
●
"O kadar yaklaşmasaydın." Onuncu kez aynı şeyi söylediğimde yüzüme sinirle baktı.
"Fotoğraf çekmek istiyordum ben!" diye bağırdı kollarını önünde bağlamadan önce.
"Oyuncak bir kamerayla mı?" diye sordum bilmiş bilmiş. Fotoğraf çekmek istediğini söylüyordu ama elindeki oyuncak bir kameraydı.
"Bana bak çocuk! Benimle dalga geçme." İyice bağırdığında oturduğum yere sindim. Korkutucu olmuştu be.
"Özür dilerim. Dalga geçmek istememiştim." Bıkkınca nefesini dışarı verdi. Bakışlarını denize çevirip bir süre maviliği izledi. Ben de onu. Gözleri çok güzeldi. Tıpkı kedi gözü gibi bir şekli vardı. Tombul yanakları pamuk şeker gibi gözüküyorlardı. Hafiften pembeleşmişlerdi. Bu çocuk tam beş yaşında gibiydi!
"Ben Min Yoongi. Beş buçuk yaşındayım. Sen?" Beş buçuk mu? Hadi be! Yarım yılla kaçırdım.
"Ben de Hoseok." Çarpık bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. "Ama sen istersen Hobi diyebilirsin. Annem eskiden bana öyle derdi."
"Olur Hobi. Kaç yaşındasın?"
"Beş."
"Küçüksün yani benden." Dalga geçer gibi güldü. "Hyung mu deniyordu böyle durumlarda?"
"Dalga geçiyorsun Minmin." Kızmak istemiştim ama sesim sevimli çıkıyordu. Oysa o sinirlenince korkutucu olmuştu. Sanırım ondan öğrenmem gereken bazı şeyler var.
"Minmin mi? Kedi miyim ben?" Sesi incelmişti son kelimelerini söylerken.
"Aslında kedilere benziyorsun."
"Bunu duymaktan bıktım galiba Hobi."
Ben cevap vermedim. Bir süre denizi izledik. Denizi görememeye başlayınca eve gitmem gerektiğini hatırladım. Hava kararmıştı!
Beraber yürümeye başladık limanın taş yollarında. Hayatını kurtardığım çocuk ve ben. Hayatını kurtardığım. Ben kurtardım.
"Kahraman oldum ya!" Zıplayarak yürümeye başladım. "Kocaman adam oldum hayat kurtardım."
"Hoseok," Kafasını olumsuz anlamda sallayıp gözlerime baktı. "Henüz beş yaşındasın."
*:.。..。.:*:.。. .。.:*
Sope delisi, bu sefer sana :)
MiyamMir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blue side ⁷ sope
FanfictionÇocuk aklım sana aşık olmuştu. Çocuk aklım konuşmana, sesine, zekana, davranışlarına, en çok da gülüşüne aşık olmuştu. Ben sana henüz 5 yaşındayken aşık olmuştum Min Yoongi. ● -yoonseok kısa hikaye