Sixteen

193 11 55
                                    

Mutfaktaki işi bittiğinde yanıma geldi ve bana sokuldu. Saçlarını okşayıp üzerine birkaç öpücük kondurdum.

Onu seviyordum, onu her şeyden çok seviyordum.

Ondan hiç ayrılmamayı istiyordum. Ona olan aşkım yıllar, aylar hatta saliseler geçtikçe bile içimde büyüyordu. Gerçi zaman dursa bile benim ona olan aşkım büyümeye devam ederdi, bunu biliyordum.

Şimdi kafası omzumda konaklıyordu. Kalplerimizin ise aynı aşk için attığından emindim.

O benimle oldukça içime attığım gözyaşlarım, içimden çıkmak için çabalıyordu. Kalbim bana artık acılarımın dindiğini, artık güçlü olduğum için güçlüymüșüm gibi görünmeye çalışmama gerek kalmadığını söylüyor gibiydi.

Kendimi hasta olmamın getirdiği halsizliğe rağmen güçlü hissediyordum. Hem de hiç hissetmediğim kadar...

Sonra birden kapının ısrarla çalışını duydum, saat gözlerimin en son açık olduğu zamandan yarım saat sonrasını gösteriyordu. Selena'nın başı ise hala omzumda duruyordu.

Kapıyı çalan kişi ısrarını sürdürünce Selena gözlerini açtı ve "Bu da kim? Ne istiyor ki?" diye sorularını öfkeyle peş peşe sıraladı. O kapıya yönelirken ben de onun peşi sıra kapıya doğru ilerledim.

Selena kapıyı öfkeyle açtı ama tek öfkeli olan o değildi. Karşımızdaki kişi de epey sinirliydi. Daha önce hiç görmediğim bir hırs ve öfkeyle karşımıza dikilmiş kapının eşiğinin biraz ilerisinde duruyordu. Gelen kişi Justindi. Peki ama onun burada ne işi vardı? Aklım almıyordu, sanırım aklımı kaybediyordum.

Selena ve ben tam ağzımızı açıyorduk ki histeri krizi geçirecekmiș gibi sırıttı. "Selena, artık Charlie'ye oynadığımız oyunun sona erme vakti hayatım." diye tısladı.

Ne saçmalıyordu? Algı yetimi kaybetmiș gibiydim. Yalpalamıștım. Onca şey yalan olamazdı, burada yalan söyleyen tek kişi Justin olmalıydı. Öyle olması için yalvarabilirdim.

Apar topar "Ne saçmalıyorsun Justin?" diye sordum.

"Ne dediğimi duydun, Selena seni sevmiyordu. Bu sadece bir–" dedi ve başını eğip iki yana salladığı gibi sırıtı. "oyundu."

Kafam bir karmaşıklığa ev sahipliği yapıyordu. Buna inanmak istemiyordum fakat Selena'nın suskunluğu beni bu duruma inanmaya itiyordu. Etrafın bulanıklaștığını hissediyordum, sanırım gözlerim dolmuştu.

Selena ve Justin el ele evden ayrıldılar, ben de bu koca evi kendim ve zihnimde duran Selena'yla olan anılarımla doldurdum.

Selena ile birlikte daha birkaç dakika önce tıpkı birbirini seven iki insan gibi uykudaydık. Nasıl bu raddeye geldiğimiz hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Selena beni bir karmaşanın içinde bırakıp başka biriyle el ele benden uzaklaşmıştı.

Kalbimin içindeki deliğin kapanmasına ramak kalmıştı fakat şimdi daha büyük bir acı ve sarsıntıyla hiç olmadığı kadar daha hızlı genișlediğini hissediyordum.

Kalbimin göğüs kafesimde sıkışıp kaldığını hissediyordum. Daha çok nefese ihtiyaç duyuyordum, akciğerlerim nefes alırken öylesine büyüyordu ki daha çok atmak için yanıp tutuşan kalbime yer kalmıyordu.

Selena bana 'Acı sevgiyle de aşılabilir.' demişti. Madem söylediği ve yaşadığımız her şey yalandı, o halde bu sözünün de bir yalandan ibaret olması gerekiyordu.

Acı acıyla aşılırdı ve benim acımı așabilmeme yetecek tek acı ise ölümün acısıydı.

Gitmem gerekiyordu, asla yere çarpmayacağım bir uçurumdan atlayıp bir boşlukta süzülmenin verdiği hissiyatla bir şeyler düşünmeliydim. Fakat bu nasıl olacaktı ki? Öyle bir uçurum veya bir yamaç bilmiyordum.

Black Cloud // CharlenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin