Mânevî arınma ve tekâmül yolculuğu olan seyr-u , sohbet, zikir, muhabbet ve hizmetin dışında da pek çok mânevî terbiye usûlü bulunmaktadır. Bu terbiye metodları; zaman ve zeminin şartlarına, kişilerin karakter ve şahsiyetine göre pek çok farklılık ve çeşitlilik gösterebilir. Bazı manevi terbiye usulleri…
Seyr u sülûkte tatbik edilegelen umûmî ve husûsî pek çok terbiye usûlü vardır. Biz burada umûmî mânâdaki terbiye usullerinden birkaçı üzerinde duracağız:
1- SOHBET
Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Sen öğüt ver (vaaz ve nasihatte bulun)! Çünkü nasihat (ve hatırlatma) mü’minlere fayda verir.” (ez-Zâriyât, 55)
Bu vaaz ve nasihatlerin en bereketli zeminleri de tasavvufî sohbetlerdir. “Sahâbî” ve “sohbet” kelimelerinin aynı kökten gelmesi de, bu hususun ehemmiyetini açıkça ortaya koymaktadır. Zira sahâbeyi sahâbe yapan en mühim vesîlelerden biri, onların Peygamber Efendimiz’in sohbetinden istifâde etmiş olmalarıdır. Bu sebeple “Sohbet, bir Sünnet-i Müekkede’dir.” diyebiliriz.
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, her sahâbînin eline birer kitap-defter vermedi. Bunlardan ziyâde, sohbete ve kalbî beraberliğe ehemmiyet verdi. Ashâb-ı kirâm da mânevî hâllerini doğrudan doğruya Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sadır âleminden aldılar. Mânevî in‘ikâs ve insibağ neticesinde, gönülleri rûhâniyet-i Rasûlullâh ile doldu. Zira huşû içinde icrâ edilen sohbetlerde, söz ve bilginin beraberinde, gönüllerden gönüllere bir enerji transferi, yani feyz ve rûhâniyet akışı da vâkî olmaktadır. Daha önce de ifâde ettiğimiz gibi, sahâbeyi sahâbe yapan en mühim sırlardan biri, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem’in bu feyizli sohbetlerine mazhar olmuş bulunmalarıdır. Nitekim sohbetin bu husûsiyeti sebebiyledir ki, sahâbeden sonra gelen sâlih zâtların hiçbiri onlardan daha fazla ibadet etse bile Peygamber sohbetine nâil olmuş bulunan sahâbî derecesine yükselemez.
Peygamber Efendimiz’den sonra da sohbet, hemen hemen bütün tarîkatlerde ve bilhassa Nakşîlikte, kalpten kalbe feyz nakli için husûsî bir ehemmiyete sahip olmuştur. Nitekim Şâh-ı Nakşibend Hazretleri:
“Bizim terbiye yolumuz, sohbet üzerine kuruludur.” buyurmuştur.
Sohbet ve zikir meclisleri, ilâhî rahmet ve sekînetin âdeta sağanak hâlinde yağdığı, dünyadaki cennet bahçeleridir. Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd el-Hudrî radıyallâhu anhumâ, Peygamber Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğuna şâhitlik ederler:
“Bir topluluk, Allah -azze ve celle- Hazretleri’ni zikretmek üzere oturduklarında, mutlakâ onları melekler kuşatır, ilâhî rahmet kaplar, üzerlerine sekînet iner ve Allah Teâlâ onları, katında bulunan üstün kulları (nebîler ve büyük melekler) arasında zikreder.” (Müslim, Zikir, 39)
Burada zikredilen sekînet hususunda Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Îmanlarını bir kat daha artırsınlar diye mü’minlerin kalplerine sekîneti indiren O’dur…” (el-Fetih, 4)
Cenâb-ı Hak, üzerlerine sekînet indirdiğinde, sohbete gelen mü’minlerin, din, îman, hidâyet ve basîret üzere sebatları artar, vakarları ziyâdeleşir, mânevî bir heybet kazanırlar. Böylece İslâmî emirlere karşı itaat ve bağlılıkları kuvvetlenir, Allâh’a ve Rasûlü’ne olan tâzim ve muhabbetleri daha da ziyâdeleşir. Neticede mânevî huzur, sükûn ve yakîne ererler.
O hâlde sâdık ve sâlihlerin böyle meclislerini ganimet bilmek gerekir.
Sohbet meclislerinin en bereketli neticelerinden biri de, orada bulunanların müsbet hissiyâtının birbirine sirâyet etmesidir. Zira mânevî sohbetlerde, fizikteki birleşik kaplar kânunu misâli, kalpler birbirinden istifâde eder. Hâl transferi ve tesir alışverişi gerçekleşir. Zamanla kalbî keyfiyetler de birbirine benzemeye başlar. Zevkler, nefretler, duyuşlar ve görüşler aynı hâle gelir.
![](https://img.wattpad.com/cover/201201242-288-k149711.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TASAVVUF VE TARİKAT NEDİR?
SpiritualBismillahirrahmanirrahim Rahman ve Rahim olan Allah'ın c.c adıyla. Tasavvuf ve tarikat hakkında merak edilen tüm sorulara cevap vermek maksadıyla yazacağımız bu kitap, inanıyoruz ki samimî olarak bu konuyu merak eden kardeşlerimizi aydınlatacaktır. ...