"Bu kitap biraz önemli benim için"
Jinyoung adam kitaplara bakarken bekledi biraz daha. Klasik bir kitabı bulmak neden bu kadar zordu ki?
"Mevlüt Amca, iyi günler."
Gri saçlı bir çocuk girdi içeri. Uzun boylu ve zayıf biriydi.
Çok güzeldi
"Hoş geldin oğlum. Çay içer misin?"
Çocuk gülerek başını iki yana salladı.
Nitekim sonra dokundu gözleri kahverengi saçlı çocuğa.
Elektrik size dokunmadığı sürece hissedemezdiniz onu, neden en derinlerine kadar kavrulmuştu ikisi de?
"Oğlum buldum kitabı al."
Bu tınıyla çekti çocuk gözlerini gri saçlı olan çocuktan.
"Oğlum siz ikiniz de Japonsunuz galiba tanışın bari memleket hasreti giderirsiniz."
İkisi de güldü.
"Koreliyim ben"
Aynı anda söylemişlerdi.
Jinyoung aldığı kitabın parasını ödemişti adamla küçük bir sohbetin içindeyken.
"İşte oğlum Kore savaşı dönemimdeyken de İsmet İnönü baştaydı."
Jinyoung gülümseyerek kafasını salladı son kez gri saçlı olan çocuğa bakarken.
"Kolay gelsin abi"
Dışarı çıktığında Eminönü ilk kez soğuk geldi genç adama. Anlamsızdı duvarlar, önündeki insan seli.
Eminönü hep kalabalıktı gerçi.
Tam kalabalığa girmek için adım attığında bir ses duydu arkasından.
"Dur."
Kitapçıdaki gri saçlı çocuk arkasında bittiğinde heyecanla atmaya başlamıştı kalbi.
Eminönü eski anlamına tekrar kavuşmuş, sahaflar çarşısı renklenmişti genç adamın gelişiyle.
"Yardımcı olabilir miyim size?"
Heyecanını bastırmaya çalışarak söylemişti bunu. Gayet de başarılı olmuştu. Park Jinyoung iyi bir oyuncuydu.
"Tanışmak istesem fazla ileri gitmiş olur muyum?"
Kalbi tekledi genç adamın. Burnuna dolan kahve kokusu, gri saçlı olanın kokusuna karışmış ve sersemletici bir ısı yaymıştı Jinyoung'un vücuduna.
"Olmazsınız, sanırım. Benim için sıkıntı yok"
Gülümsemişti gri saçlı çocuk.
"O zaman sizi Türk kahvesi ve tatlı için kaçırabilir miyim? Sanırım benimle konuşmak istersiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Constantinople - Jingyeom
Fanfic"İstanbul was Constantinople, now it's İstanbul not Constantinople."