Küçük çocuk annesinin bacağına yapıştı. "Evimize gidelim anne." Dolan minik gözleri ve kızaran tatlı burnu ile annesine yalvarıyordu. " Bir tanem lütfen bak ben seni almaya geleceğim, saat 17:00'da." O sırada oğlunun bileğindeki mavi saatten söylediği saati gösterdi. "Şimdi arkadaşlarının yanına gitmen gerek." dedi Bayan Kim gözünden boncuk boncuk yaşlar döken minik oğluna.
"Ama ben seninle kalmak istiyorum burda hiç arkadaşım yok ki." Küçük çocuk iç çekerek daha çok yapıştı annesinin bacağına. Bayan Kim dayanamayıp minik oğlunu kucağına aldı ve göz yaşlarını teker teker silip oğluna sıcak bir şekilde gülümsedi. "Sen eğer şimdi ağlarsan ben üzülürüm ama. Benim üzülmemi istemezsin değil mi bebeğim?" Küçük çocuk kızaran minik burnunu çekerek başını salladı. Bayan Kim "O zaman şimdi arkadaşlarının yanına git ve oyun oyna akşam gelirken ben seni alacağım tamam mı? Hem bak yalnız olmayacaksın. Profesör de yanında. Sen de onunla oynarsın hem ben inanıyorum senin bir sürü arkadaşın olacak burda."
Bayan Kim küçük oğlunu zar zor ikna edebilmişti. Taehyung, bir eliyle öğretmeninin elini tuttu diğer eliyle de sıkıca ayıcığına yani Profesör'e sarıldı. Sınıfına gitmeden önce son kez annesine baktı. Bayan Kim minik oğluna güven veren içten gülümesesi ile bakarak el salladı.
Taehyung kucağındaki ayıcığına sarılarak öğretmeni ile sınıfına girdi. Aslında koşarak geri dönmek ve annesinin kucağına atlayıp ağlayarak eve gitmek istiyordu ama iş işten çoktan geçmişti.
Taehyung 5 yaşında, utungaç, içine kapanık, annesini çok seven bir çocuktu. Annesi işi sebebiyle onu anaokulu'na yazdırmıştı ve bu Taehyung'un annesinden ayrı geçireceği ilk günüydü. Annesine çok bağlıydı Taehyung. Ona çok benzerdi.
Sınıfa ilk girdiğinde oyun oynayan çocukların hepsi öğretmenlerinin sesi ile masadaki yerlerini aldılar. Öğretmen tahtada, Taehyung'un elini tutarak diğer öğrencilerin yerleşmelerini bekliyordu.
Taehyung ise o sırada Profesör'e sarılmış, etrafa çekingen bir şekilde bakıyor, diğer çocukları inceliyordu.
Tüm herkes yerine yerleştiğinde öğretmen Taehyung'u diğer arkadaşlarına tanıttı. Taehyung arkadaşlarının önünde utangaç bir şekilde eğilip tedirgin adımlarla boş bir sandalyeye oturdu. Öğretmen onları uyku saatine kadar oyun oynamaları için serbest bırakmıştı.
Çocuklar öğretmenlerinin gitmesi ile dağılıp tekrar oyun oynamaya başlamışlarken Taehyung, güçsüz kolları ile tuttuğu ayıcığına sıkıca sarıldı. Eve gitmek istiyordu Taehyung. Yatağına yatıp yorganını başına kadar çekerek kaybolmak istiyordu. Uyumak istiyordu.
Annesi aklına gelince küçük çocuğun tatlı gözleri tekrar doldu. Merdiven altına gidip çantasını yanına koydu ve Profesör'e sarılarak bacaklarını kendine çekip sessizce inci tanelerini döktü. Annesini çok özlemişti.
Taehyung yaklaşık 10 dakikadır orda tek başına oturup inci tanelerini döküyor ve bileğindeki saate bakıp duruyordu. Bu minik kırmızı burunlu küçük çocuğun minik bedeni ağlamaktan zayıf düştü ve merdiven altında uyuyakaldı.
Yaklaşık 5 dakika sonra Taehyung kolunu dürten biri ile küçük gözlerini araladı. Etrafa uykulu ve yorgun bakışlarla bakan Taehyung ne olduğu anlayamadan karşısındaki kişi onun elini tuttu.
"Burda uyumamalısın. Eğer burda uyursan her yerin ağrır, bak uyku saati geldi hadi yatağına gidelim."
Selamlar!
Bu benim yazdığım ilk fic olduğu için belki güzel yazamamış olabilirim. Sadece denemek istedim ve eğer başarılı olduğuma inanırsam devam edeceğim.Not: Başta tanışma zamanlarından anlatacağım. Zamanla büyükleri yerler de gelecek.
Sizi seviyorum ❣♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hideaway |•TaeKook• °YoonMin° °NamJin°
Fanfiction"Dizine ne oldu?" diye sordu ilgiyle ona bakarken. "Düştüm." dedi tavşan dişli. Taehyung da çok fazla düşerdi. Aslında farkında olmadan tavşan dişlisine de düşmüştü. Taehyung, çantasındaki yeşil renkli, üstünde ejderha deseni olan yara bandını alı...