Bazen kalbinin durduğunu hisseder insan. En ufak bir şeyde atmayı bırakabileceğini. Tekler, tekler ve en sonunda durur sanki.
Ama Taehyung'un kalbi öyle değildi. Kalbinin duracağını hissediyordu ama saatte sanki 500 kilometre hızda koşuyordu. Büyük olan, bu yeni gelen çocuğun tavşan dişlisi olduğunu biliyordu.
Yeni öğrenci müdür ile konuşmuş, okula doğru ilerliyordu.
Taehyung, yanından geçen küçük adama baktı. Bir şey demesi gerektiğini düşünüyordu ama ne diyecekti?
“Hey!” dedi Taehyung bir anda. Küçük olan sesi duyduğunda durup ona baktı.
Taehyung ne diyeceğini bilemedi bir anda. Adını mı soracaktı? Nerden geldiğini mi? Peki ya onu hatırlıyor muydu?
Yeni çocuk anlamsız bakışlarla karşısında rengi atmış olan çocuğa bakıyordu. Dalga mı geçiyordu bu çocuk onunla?
Başını olumsuz anlamda iki yana sallayıp ilerlemeye devam etti yeni olan. İlk günden sinirlenip olay yaratmak istemiyordu.
Taehyung bir süre gidişini izledi çocuğun. Arkadan onun küçüklüğüne benziyordu. Hatta onu gözlerine bakınca bile tanımıştı ama sanırım o, kendisini tanımamıştı. Hayal kırıklığı hissetti büyük.
“Taehyung-ah neden konuşmadın onunla?” dedi Jimin put gibi dikilen arkadaşına.
“Ne diyebilirim ki? Beni tanımadı bile.” Büyük olanın sesinden hayal kırıklığı yaşadığı belli oluyordu.
Jimin iç çekti. Ne yapacağı konusunda bir fikri yoktu.
“Aradan o kadar zaman geçti ama TaeTae. Sence de normal değil mi tanımaması?” olaya basite imdirgemeyi tercih etmişti.
Taehyung başını olumsuz anlamda salladı. Tavşan dişlisinin onu mutlaka tanıyacağına inanmıştı içinden.
“Belli ki unutmuş Jimin.”
Jimin arkadaşının omzuna sıktı. Ne demesi gerektiğini bilememişti.
“Her şey düzelecek Taehyunggie.”
♥
O gün boyunca Taehyung bir daha yeni çocuk ile konuşmaya çalışmadı. Hatta onu bir daha görmedi bile. Ne de olsa sınıfından dışarı çıkmamıştı.
Jimin ise arkadaşının bu durumuna üzülüyor ve ne yapacağını düşünüp duruyordu. En sonunda karar alıp kalktı ve yeni çocuğun sınıfına doğru ilerledi.
Jimin, o çocuğun ondan küçük olduğunu biliyordu. Ciddi görünmeye çalışarak sınıfına girdi. Ondan küçük olan sınıftaki herkes Jimin'e garip ve çekingen bakışlar atıyordu.
Ama yeni çocuk onu takmadı, görmedi bile. Jimin, yeni çocuğun oturduğu masaya doğru ilerledi ve ellerini masaya vurarak masaya doğru eğildi.
Ellerini masaya vurması ile etrafta yankılanan sesten sınıftakiler gerilirken, yeni çocuk telefonda olan bakışlarını büyük olana çevirdi ve ne yaptığını sorarcasına ona baktı.
Aslında Jimin de ne yaptığınu değil bunu neden yaptığını bilmiyordu. Sadece yapıyordu işte.
“Kimsin lan sen?” diye sordu bir anda. Sesi istem dışı sert çıkmıştı. Sınıftakiler bir sorun olduğunu düşünerek kendi aralarında konuşurken, Jimin bu yaptığına inanamıyordu. Galiba Min Yoongi içine kaçmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hideaway |•TaeKook• °YoonMin° °NamJin°
Fanfiction"Dizine ne oldu?" diye sordu ilgiyle ona bakarken. "Düştüm." dedi tavşan dişli. Taehyung da çok fazla düşerdi. Aslında farkında olmadan tavşan dişlisine de düşmüştü. Taehyung, çantasındaki yeşil renkli, üstünde ejderha deseni olan yara bandını alı...