dear mark, ep: 15 (f)

589 76 40
                                    

mark aynanın karşısına geçerek son bir kere süzmüştü kendisini, kendini yakından inceledikten sonra hazır olduğu kararına vardı.

des çıkmayan evde tek ses mark'ın ayakkabılarının sesiydi, huzursuzdu. kabus ile uyanmıştı ve donghyuck olmadan kabus hep göreceğini biliyordu. bu salak kararı kendi almıştı, kardeşinin yalanını ört pas ederek her şeyden çok sevdiği arkadaşını feda etmişti, evet şerefsizdi.

haechan ile sarılarak uyudukları günlrr geldi aklına sonrasında acımasızca yaptığı şeyler. özür dilese de hiçbir şeyin değişmeyeceği farkına vardı. geçti artık özür için okulda da yüzünü göremiyordu artık donghyuck'ın.

kafasını iki yana salladı hızla, aptalca hareket ediyordu. önemli olan kendisi ve ailesiydi, gerisi önemsiz olmalıydı.

kapının hemen önünde duran askılıktan ceketini ve anahtarını aldıktan sonra okula doğru adımlamaya başladı mark. geçenler de gördüğü güzel kızla bir gece fena olmazdı şuan onun için.

yavaş adımlarla kızın arkasından yaklaştı ve sıkıca sarıldı, kız ilk ürksede gülümseyerek karşılık vermişti.

parti boyunca mark hep erotik sohbetler açsada kız hiç pas vermemiş aksine yakın arkadaşı gibi davranmıştı mark'a, sinir bozucuydu.

mark'ın uzun ısrarları sonucu dansa kalktıklarında ise bu mark için yeni bir fırsattı, en azından o öyle düşündü. yavaşça yüzünü kıza yaklaştırdı ve doğrudan kızın gözlerinin içine bakmaya başladı. dudaklarının buluşmasına saniyeler kala yıl sonu slaytı açıldı, mark dayanamayarak ortaya bir küfür savurdu, bugün şanssız günü olduğu belliydi.

genç kız yerine geçerek slaytı izlemeye başlamıştı, mark'ta mecbur olduğunu düşünerek kızın yanına kuruldu. slayt son derece sıkıntıyla ilerlerken birden kesildi.

mark bitti diye tam sevinecekken ekranda birden donghyuck görüldü, bu kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu.

video oynatılmaya başladı, "selam hangyul lisesi gençleri, biliyorum hepiniz benden oldukça nefret ediyorsunuz ama size artık gerçekleri göstermek istedim. minji bana çok büyük iftiralar attı, şuan hayatım mahvolmuş durumda belki de bu video beni son görüşünüz olacak ancak yine de herkesin gerçekleri bilmesini istedim."

konuşmayı dikkatle dinleyen mark hızlı hızlı nefes almaya başladı, şuan her an kalp krizi geçirecekmiş gibi hissediyordu. video'daki donghyuck birden kayboldu yerine evlerinin dıştan kayıtları göründü. mark ise şaşkına dönmüştü, kayıtları yok ettiğine adı gibi emindi.

tüm günün video kaydı hızlandırılmış bir şekilde geçtikten sonra yine Donghyuck çıkmıştı, "bu video tecavüzle suçlandığım günle aynı gün, ben o gün eve asla gelmedim ancak bu konu üzerine suçlanıyorum. doğru bir ara minji ile yakındık ancak ben sonra onunla iletişimimi kestim ama bu onu durdurmadı. ilk olarak üstüme bu iftirayı attı sonrasında ise istemediğim halde bana dokunmaya başladı."

donghyuck'un bu seferki konuşması bittiği gibi başka bir kamera kaydı ortaya çıktı, videoda minji, donghyuck'a dokunuyor ve bir şeyler söylüyordu donghyuck ise tüm gücüyle onu ittirmeye çalışıyordu. mark kardeşinden utandı.

bu sefer sırada ekran kayıtları vardı, minji sosyal medyadan donghyuck'a seks teklifleri bulunuyor ağıza bile alınmayacak şeyler söylüyordu, mark'ın içinde minji'ye sonsuz nefret doğarken bir yandan çok kötü hissetti çünkü o bu masaldaki kötü karakterdi.

yine karşısına donghyuck çıkınca ekrana bakacak yüzü kalmamıştı kafasını aşağı eğerek dinlemeye karar kıldı.

"mark," diye başlayınca donghyuck bu mark'ın hemen ilgisini çekmesine sebep olmuştu tekrar kafasını kaldırdı.

"mark, her şeyi ayrıntılarıyla öğrenmek istiyorsan evime gel, sana birkaç şey bıraktım ayrıca yedek anahtar hala aynı yerde."

mark gözlerini büyütmüş slayt gösterilen ekrana bakarken, yanındaki genç kız sıkılmış olacak ki mark'ın yakınına gelmeye başladı.

ama şuan mark için o eve girmek dışında hiçbir sik önemli değildi.

neyse ki okula yakın olan eve hızlı bit şekilde varabilmişti, küçük gizlenmiş kutudan yedek anahtarı çıkardı. şuan hiç iyi değildi ve elleri ölümüne titriyordu, anahtarı sokamadı. sinirle küfür savurarak içeri girdiğinde ise ilk onu evin içindeki yoğun kan kokusu karşıladı.

sakin olmaya çalışıyordu ama hızlı hızlı nefes alıyordu, dudakları da titremeye başlarken gözlerinden yaşlar aktı.

kan kokusunu takip etti, iki yıl önce birbirleri için hazırladıkları odayı buldu kan kokusu. titreyen eli ile kapı kulpunu çevirdi ve içeriye girdi.

ayakkabısı buluştu ilk kanla sonra gözleri gördü kapının hemen yanında cansız bir şekilde yatan donghyuck'ı.

kafasını iki yana salladı, göz yaşları durmaksızın akarken inanmak istemedi. büyük bir haykırışla yere çöktü ve sıkıca donghyuck'a sarıldı. "iyisin, iyisin." diye mırıldanırken nabzının atıp atmadığını anlamaya çalışıyordu. uzun süre bekledi ancak anlaşılan o ki hyuck gideli çok olmuştu.

kafasını donghyuck'un boynuna gömerek yüksek sesle ağlamaya başladı, geri çektildiğinde gözleri hyuck'un kanlı bileğine oradan da elinde tuttuğu kağıt parçalarına takıldı.

en üstte ikisinin küçüklükten kalma bir fotoğrafı vardı. tüm vücudu zangır zangır titrerken donghyuck'un elindekileri aldı mark.

küçük bir not beklerken bir çok kağıtla karşılaştı üzerlerinde numara vardı ve on dört'te bitiyordu, yavaşça kanlı bedenin yanına oturdu ağlamasına devam ederek sırasıyla kağıtları okumaya başladı.

arkadaşının hayatını nasıl bitirdiğini okudu, iğrençliğini okudu ve en önemlisi arkadaşının ona olan sevgisini okudu.

bu şerefsizliklerinden sonra donghyuck'un son isteklerini yerine getirmek istedi, onu sadece arkadaşı olarak görse de yapmak istedi.

ilk önce sıkıcıca sarıldı ona, kokladı onu ama soğuk bedeninden sadece kan kokusu geliyordu. Ardından dudakları mosmor olan yüzüne çıkarttı bakışlarını. hala ağlıyordu, yüreğini hissedemez haldeydi.

baş parmağını donghyuck'un yanaklarında gezdirdi, göz yaşlarıyla ıslanmış olan dudaklarını morarmış soğuk dudaklarla birleştirdi.

belki bu dünyadan uzak bir yerlerde hisseder diye polis sirenleri duyulana kadar dudaklarını hiç çekmedi.

first and last, markhyuck Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin