1.bölüm

27 6 2
                                    

Bu gün günlerden neydi ne yapmalıydı? Herşeye rağmen ne istediğini biliyordu uyumak evet istediği biraz daha uyumaktı. Yaren gözlerini zorlukla açtı. Savaş kapıya eziyet edercesine vururken yaren seslendi. ''Savaş uyandım yeter artık kapıya vurma.'' Savaş yine aynı savaş erkenden kalkmış kapıya eziyet ediyordu. Savaş sabırsızca ''Hadi kalk bakalım güzelik sabah oldu.''diye seslendi. Yaren kalkmak zorundaydı mızmızlanacak zamanı yoktu. Oysa sabah kalkmak zorunda kalmadan öğle saatlerine kadar uyumak isterdi. Ne yazık ki hayat kolay değildi özelikle yaren için. Yaren hızlıca elini yüzünü yıkayıp giyindi, bir kot beyaz bir tişört ve at kuyruğu yaptığı siyah uzun saçlarıyla hazırdı. Neyse ki uzun uzun süslenen kızlardan değildi. Salona geçtiğinde savaşın iki fincan kahve hazırladığını gördü. "Yorgun görünüyorsun." Yaren savaşa gözlerini devirdi. "Sana da günaydın savaş." Yarenin surat astığını gören savaş yarenin karşısına geçip gözlerinin içine baktı. "Bana kızgın mısın." Yaren kahvesinden bir yudum aldıktan sonra söze başladı. "Savaş dün neredeydin senin vardiya da bana kaldı kaç saat çalışmak zorunda kaldım biliyor musun.? Hilal hanım seni kovmasın diye senin işini üstlendim." Yaren gözlerini savaşın gözlerine dikmiş bir açıklama bekliyordu ama savaş pek bişey anlatacağa benzemiyordu.
"İşlerim vardı güzellik büyütme hem ödeşiriz sonra."
Savaş yaren den birşey saklıyor gibiydi yaren de bunun farkındaydı ama üstelemedi. Savaş tek yakınıydı başına birşey gelmesinden korkmuştu iş bahaneydi. Çalıştıkları kafe evden on dakikalık mesefedeydi, köşe başı küçük sevimli bir mekandı. Yol boyunca savaşın suskunluğu yarenin dikatini çekmişti. Savaş neşeli konuşkan biriydi susmak pek onluk değildi. Kafeye vardiklarinda saat sabahın yedisiydi kafe sekizde açılıyordu hazırlık yapmak için bir saatleri vardı. Yaren tezgahın arkasına geçip önlüğünü taktı çayı demleme kahveyi hazırlama işleri onundu. Kafeye tek tek insanlar gelmeye başladığında kafe biraz canlanmıştı. Yaren sabah kalkmakta zorlansa da çalışmak ona iyi geliyordu. Kafenin sahibi hilal hanım yaşlı sevimli bir kadındı, eşiyle birlikte kafeyi açmış eşi vefat edince hayatı birtek kafe olmuştu. Hilal hanım kafeye girince savaşa bir bakış atmıştı savaş hilal hanıma gülümseyip "kafenin güneşi günaydın hoş geldin" diyip kibarca elini öptü. Hilal hanım kıkırdayıp "seni hınzır oğlan" diyip gülümsemişti. Savaş bana bakıp göz attı yapmıştı yine yapacağını bende ona gülümseyip işime döndüm. Kafede sıradan bir gün daha insanlar gelir ve gider ama biz hep oradayız. Servis sırasında "ya hoca bana takmış abi" diyen kıza takıldı gözü, bir an gülümsedi. "Ben de seneye okuluma devam edicem" diye geçirdi içinden. Son senesinde kayıt yaptıramamıştı parası yetmemişti. "Mimar yaren güneş" diye geçirdi içinden ve gülümsedi. Savaş yarenin dalgınlığını farkedip yarenin yanına sessizce yaklaştı. Yarenin kulağına "Yaren hanım aramıza döner misiniz?" dediği anda yaren irkilip yerinden sıçradı. "Savaş çok kötüsün, gözüm dalmış"
"Kızma güzellik benim gözüm de sana dalıyor"
"Savaş ben yoruldum biraz mola yapayım"
"Tamam güzellik sen molaya çık"
Yaren mutfaktan geçip kafenin arkasında bulunan ince merdivenleri çıktı orada küçük bir teras vardı. Çok iyi denmesede molarlada kafa dinlemek için iyiydi. Hatta bir minderi birde saksıda çiçekleri vardı. Koca saksıyı savaşa taşıtmıştı. Savaşın deyimine göre "bu dandik papatyalar için mi yordun beni" ama yarene iyi geliyordu. Beyaz papatyaları çok seviyordu. Her ne kadar savaş değersiz bulsada. Güllerin yada orkidelerin hayranı değildi. Pahalı eşyalarda ona göre değildi. Papatyalar sadece beyaz papatyaların insanıydı. Bir keresinde evde baktığı papatya kurudu diye ağlamıştı. Neden ağlamıştı? Belkide sadece ağlamak istiyordu papatyaların kuruması ona ağlama izni veriyor gibi sadece ağlıyordu. Savaşın gelmesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. Savaşın uzattığı fincanı aldı. "Al bakalım bol sütlü şekerli senin gibi tatlı"
Yaren kahveyi alıp bir yudum içti ve kocaman gülümsedi.
"Teşekkür ederim".
"Güzellik bak ne dicem gel bir iki günlüğüne tatil yapalım ormanda. Çadır kurarız kamp yaparız".
"Ciddi misin? Hilal hanım ne olucak?"
"Sen bunlara takılma ayarlarım geçici birilerini"
"Peki olur gidelim"
Yarenin keyfi yerine gelmişti uzun zaman olmuştu kendi için zaman ayırmayalı "bu tatil iyi gelicek" diye geçirdi içinden ve gülümsedi. "Sen hep gülümse olur mu?" Savaş yerinden doğrudu " Hadi bakalım iş başına güzellik "
Yarenle işe koyuldular keyifler yerinde görünüyordu savaşın teklifi yareni sevindirmişti. Savaş kafedeki tenhalığı fırsat bilip hilal hanımla konuştu. Yarenin gördüğü kadarıyla hilal hanımı yine güldürmüştü. Savaş yarenin yanına gelip yarenin elindeki tepsiyi aldı.
"İznin başladı güzellik doğru eve".
"Kadına ne dedin de bu kadar güldü birde izin verdi"
"Ona seni ormana götürüp öldüreceğimi söyledim böylelikle sana kalırım bebeğim dedim"
Yaren gülmeye başladı. "Hadi ordan hınzır seni" diye hilal hanımı taklit etti.
"Sen şimdi eve geç dinlen buraları ben hallederim. Hazırlığınıda yaparsın sabaha çıkarız"
Yaren gülümsemele yetindi. Kafeden çıkmadan önce hilal hanıma teşekkür etmeyide ihmal etmedi. Evde duş alıp küçük bir valiz yaptı. Televizyonun karşısına geçip hazırladığı sandviçi yemeye başladı. Saat ilerledikçe savaşın geciktihini fark etti. Savaşı aradığında yine telefonu kapalıydı yaren tatili fırsat bilip savaşla konuşmayı aklına koydu. Kendisine anlatmadığı bir derdi olmalıydı savaş böyle yapmazdı. Belki bir sevgili bulmuştur onunla buluşmaya gitmiştir diye geçirdi içinden. Savaşın mutlu olmasını istiyordu sevgilisi olduğunu hiç görmemişti. "Aradığı aşkı umarım bulmuştur" diye geçirdi içinden. Uyku göz kapaklarını ele geçirdiğinde yatağına yattı ve uykuya teslim oldu. Gece bir an uyandı ve susadığını fark etti baş ucundaki su bitmişti. Mutfağa doğru ilerlerken dış kapıyı fark etti kapı aralıktı "Savaş mı geldi" diye düşündü ama savaştan bir iz yoktu. Kapıyı kapattı mutfağa girip elini ışığa uzattığı anda bir kol tarafından sarmalandı. Adamın eli yarenin ağzını sıkıca kapattı. Yarenin çırpınışları boşaydı.

KARANLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin