Düşlerimin Mavisi

DM-2

Ayağımı burktum . Canım yanıyor ama bu günü mahvetmek istemiyorum. Canımın yanmasını boşver asıl onun farketmemesi gerekiyordu.

"Noldu? "

"Hiç sadece az kalsın düşüyordum. Yoksa ne olabilir ki?" Canımın yanmasından başka. Bir an acısından omzuna sıkıca yapıştım.

"Bir şey olmuş . Canın mı acıyor. İstersen izlemeyelim." bu merak .. süper ya. 

Şimdi bugünü bir değerlendirelim.

Şu ana kadar gördüğüm en hızlı aşkı yaşıyorum. Ya da ben aşk görmemişim. Hem bu kadar hızlı tanışıp bu kadar hızlı ilerlemesi tuhaf. Ama sorun şu ki ben daha hızlı olması taraftarındayım. Hemen sevdiğini söylesin. Hemen çıkmaya başlayalım. Felan,filan... Çünkü sabır edemiyorum. Tanıştığımız andaki tatlılığı gözümün önünden gitmiyor. Bence bu düşüncelerime bir son vermeli ve hayatıma bakmalıyım çünkü umut etmem gereken ve gerçekleşceğine inandığım hayallerim var . Sonuçta severse gelir. Yani bundan bu sonuç çıkıyor.

Derken bu fikirlerimi dediğim gibi kenara koyup onun sorusunu yanıtlamam gerektiğinin sonunda farkına vardım. 

"Hayır,çok canım yanmıyor hem-" derken kendimi kollarında buldum.

"Hadi ama ayağını burktun ve hala acımıyor diyorsun."

"Ama,film ne ol-"

"Boşver filmi bizde evde izleriz."

Yavaş yavaş ilerlerken artık indirmesinde kararlı olduğumu belirtmeme rağmen beni o halimle yürütmemekte kararlıydı. Ama kötü şans beni bulmuş olucak ki karşıdan Ezgi'nin geldiğini görünce hemen kollarından itekledim ve ayaklarım yere basıyordu.

Ağlayan bir ses tonuyla yanıma gelip "Artık onu ve aşk kavramı ile ilgili kimseyi istemiyorum Lina."

"Tamam Ezgi, hadi bize gidelim." aceleci bir tavırla yanıtımı verdim.

"Hoşçakal yarın görüşürüz-" Rüzgar'ın evine gitmek istiyorum of yaa

"Ama bana gelmeyecek misin?"

"Hayır bir dahaki sefere Rüzgar." adını ilk defa telaffuz etmiş olacağım ki garip geldi.

Ezgi ile yürürken telefon çaldı,

"Alo,efendim Burcu ? Ne olmuş hmm tamam belki gelirim." derken sizde ne dediğini merak etmiş olmalısınız.

Burcu her zaman ki gibi yine bizi bir aray toplayıp bir macera peşinde. Bende onu kıramadım ama net bir cevap da vermedim. Bu arada ezgi neden bu kadar üzgün ?

"Ezgi,benim bir dostum var bugün akşam parti verecek sende gelmek ister misin?" bu soruya karşılık gelmesi beni mutlu eder.

"Hadi ama..." birazcık daha ısrar etmek işe yarar ;)

"Peki."

-------O-------

Burcu , yine neler hazırladı çok merak ediyorum. 

"Burcu ne hazırladın? Geçen sefer ki gibi gereksiz yemeklerdense yemem" beğenmez bir tavır takındım. O ise hoşgörülüydü her zaman ki haliyle.

"Tabi ki her zaman ki gibi çok güzel yemekler hazırladım o kadar özeniyorum."

"Biraz müzik fena olmaz."

Müziği son ses açan Burcu yine kendini şarkının ritmine bıraktı.

Saf kız , deli dolu halleriyle Ezgi'yi mutlu edip kendine yeni bir dost kazandıracağından hiç şüphem yoktu. 

Kapının ani çalışıyla irkilen ben tam yağa kalkacakken kapıya bakan Burcu sevinç ve tatlı gülüşyle karşılaşıyordu kapıdakiyle. Ben görür görmez yanına gittim Merve Tuğçe'nin.

Size dediğim gibi popüler bir arkadaş çevrem var ama asla diğerleriyle kısaylanamayacak dostluklardı bunlar diğer kızlar benim dostlarımın yerini tutamaz. Evet hepimiz dört dörtlük değiliz ama hiç olmazsa kalplerimiz sevgi ile bağlı.

İlerleyen saatlerde, Merve'nin ısrarları üzerine doğruluk cesaretlik oynadık . Geçen sefer oynadığımızda çok sıkıcıydı. Şişeyi çevirdiğimizde soru sorma hakkı Merve'de soru ise Burcu'ya gelmişti.

"Güven mi yoksa sevgi mi?"

Yine o gülümsemesini yaptıktan sonra "hmm.. bilmem ki.. bence sevgi" ama bence güvendi. Bu Burcu'nun görüşüne katılmadığım manasına gelmior sadece güven olduğunda sevgi bağım daha güçlü belki onda tam tersidir. 

Bu sefer soru hakkı bana gelmişti. Ve Ezgi'ye soruyordum.

"Ezgi Aşk sana ne ifade ediyor?" dediğimde olduğu yerde biraz düşündü.

"Aşk,tek taraflı karşılığı olmayan ve can yakan bir duygu . Yaşamanızı tavsiye etmem." diyerek kestirip attı.

Doğru söylüyor olabilirdi. Aşk bence neydi? Tarifini verebilir miydim? Belki umutsuzluğun içinde umudu bulmak . Belki de mutluluğun içinde acıyı. Ama Aşk göreceli bir kavram . Sana göre acı , bana göre tatlı... Ama tadına bakmak gerekiyor acılığını tatlılığını bilmek için.

"Şişe çevirmeceyi boşverin şimdi. Artık oynamak istemiyorum." dediğim anda telefonumu tanınmadık bir numara . Aklımda olan kişinin olması için dua ediyordum.

"Alo , Ne yapıyorsun?"

"İyi senden?"

"Filmi izlemek istedim ama sen olmayınca olmadı . Hiç içimden izlemek gelmiyor. Gelsen mi ne?"

Acaba bir kaçamak yapıp gitmeli miyim bende bilmiyorum ki. Ama gidemem şimdi. Yarın bütün gün orda olurum hem. Bu iki saat neyimize yeticek. Yarın hem okulu ikinci günden asar gezeriz.

"Yarın okula gitmeyelim hem gidip ne yapacağız ikinci günden birlikte gezeriz. Ne dersin?"

"Bence de çok iyi fikir" bu fikire acayip sevinmiş gibiydi. Sen olsaydın sevinmez miydin sanki?

Bu masalın sonu nereye varırdı bilmiyorum ama bende bildiğim bir şey var aklımdan ve kalbimden çıkmayacak bir kişiyi sevmeye başlamıştım. Bu içime sığmayan bir duyguydu ve tarife açık bir tarafıda yoktu. 

Gözünüzü kapattığınızda yemek yerken ve hatta ders çalışırken aklınızdan geçer ve sonra hayallere dalmaya başlarsınız. 

"Kızlar ben içeriye gidiyorum biraz müzik dinleyip uyuyacağım."

"Ama yaa..." diyerek ısrar eden grup beş dakika sonra medcezir izlemeye dalıcaklardı. Bense müzik dinleyip hayallerimi izleyecektim. Olmak istediğimiz aşklar neden hep dizilerde biliyor musunuz?Çünkü gerçek bir kanıtı istisnalarda gizli. Verilebilecek tek cevap budur. O istisnalardan biri olabilir miyim diye sorarsanız? Bence hala umut var. Olursunuz? 

Yarın bir deniz kıyısına gider en güzel manzarayı beraber izler mutlu oluruz. Bana derdini anlatır belki , yapmak istediklerini veya umutlarını... Kim bilir belki karaoke yaparız ama bok gibi olur çünkü sesim berbat. 

Bu düşüncelerden sonra akşama doğru gelen burktuğum yerin ağrısı beni uyutmayacağa benziyordu. Neden Rüzgar'ın yanında iyileşiyorsunda yattığımda ağrıyorsun pis ağrı? Belki Burcugilin evine gelecekti. Ne biliyorum ? Hiç bir şey .

Bu şanssızlık ile yoluma devam...