Yine her zamanki gibi okuldan eve dönüyordum. Hava biraz soğuktu ve rüzgarlıydı. Kabanımın yamalarından sızan soğuk iliklerime kadar işlese de bizim eve varmak üzereydim. Tam bizim evin olduğu sokağa girdim, bir baktım birileri taşınıyor. Bir kamyon ve elinde koltuk olan birkaç amca. Birde grili saçları olan bir abi vardı. Ama çok güzel abiydi. Keşke benim abim olsa diye geçirdim içimden o an. Keşke dedim içimi çekip. Keşke hergün içip eve içip içip leş gibi kokarak gelen bir abim değil de böyle güleryüzlü, merhametli bir abim olsaydı diye geçirdim içimden. Yetimiz diye kendini evin babası görüyordu. Hergün içip içip döverdi beni. Ben acıyla çığlıklar atıp ağlarken tüm komşular duyardı ama biri de gelip ne oldu diye sormazdı. Zaten mahallede kimse bizi sevmezdi. Abim yüzünden değil, fakirliğimiz yüzünden. Annem kirayı ödeyebilmek için gündüzleri evlere temizliğe gidiyor, geceleri de 24 saat açık bir lokantada çalışıyordu. Annem maaşı gelince kirayı ve faturaları ödüyordu, sonra abim gelip kafasına silah dayıyor ve bütün parasını elinden alıyordu. Bu gece yine abim eve geldi. Kapıyı kırarcasına vurmaya başladı. Ben koşa koşa kapıyı açınca "Ne haltlar yiyon lan sen içerde?!" Diye bağırıp saçımdan tuttuğu gibi yere çarptı beni. "Kapat lan şu kapıyı!" Diye bağırdı. Ben çığlık atıyor, ağlayarak ayağa kalkmaya çalışıyordum. Tam gücümü toplayıp ayağa kalkıyordum ki attığı tokatla yere yığıldım. Başımı duvara çarpmıştım. Kulaklarım çınlıyor, gözlerim kararıyordu. En son birisinin "N'oluyo burda lan?!" Dediğini ve abimin acıyla inleyişini hatırlıyorum, sonrasında herşey karanlık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ YILDIZ
ChickLit... "Sen benim için sadece benim hakkımda saçma sapan hayaller kuran minicik bir kızsın, anladın mı?!" O böyle konuştukça yavaş yavaş nefes alamadığımı hissediyor, gözlerimi doldurup akmamak için direnen gözyaşlarımı derin nefeslerle bastırmaya çalı...