Çılgın zamanlar, çok çılgın zamanlardan geçiyordu tüm insanlar. Profesör Slughorn olsa aynen böyle derdi. Artık kimin iyi, kimin kötü olduğu hiç bilinmiyordu. Kimsenin kimseye güveni kalmamıştı ve en basit sırlar bile kapalı kapılar ardında saklanıyordu. Kim sadıktı kim hain? Bazen de saklanamıyordu sırlar...
Potter ailesi işte aynen böyle katledilmişti. Kötüye, haine güvenerek kendi ölümlerini hazırlamışlardı.
Henüz genç bir çift olan Lily ve James hayatlarının en büyük hatasını yapmış ve bunun sonucunda birlikte ölüme yürümüşlerdi. Onların küçük gibi görünen fedakarlığı aslında o kadar büyüktü ki hiç farkında olmadan yüzlerce insanın canını kurtarmışlardı. Onların ölümüyle birlikte Lord Voldemort güçten düşmüştü.
Böylesine büyük ve önemli bir olayın haberinin ülke çapına yayılması en az bu olay kadar büyük bir coşku ve mutluluk dalgasını başlatmıştı. Büyücüler artık o kadar mutlulardı ki Muggle komşularına aldırış etmeden büyüler yapıyor ve Mugglelar'ın tabiriyle 'ucube' gibi davranıp, yeni başlayan dönemi kutluyorlardı.
Olayın iki yüzü vardı: Mutlu insanlar ve liderlerinin 'sözde' ölümüyle kapana kısılanlar. Lord Voldemort düştükten sonra Bakanlık hiç boş durmamış ve tam anlamıyla bir Ölüm Yiyen avına başlamıştı. Ölüm Yiyenler de kendi aralarında ikiye ayrılıyorlardı: yakalanma korkusundan yanıp tutuştuğu için Karanlık Lord'a sırtını dönen hainler ve ısrarla her yerde Voldemort'u arayanlar. Doğrusu, ikinci gruptakilerin sayısı çok daha azdı. Çoğu Ölüm Yiyen korkup, taraf değiştirmişti bile.
"Ondan hiç iz var mı, Rabastan?" diye sordu Regulus Black, geldikleri harabenin penceresinden Knockturn Yolu'na bakarken. Artık arkadaşının olumlu bir haber vermesini o kadar çok istiyordu ki! Bugüne kadar inandığı ve güvendiği her şeyin bir anda bu şekilde toz duman olduğuna inanmıyordu ve inanmak da istemiyordu.
Rabastan Lestrange karanlığın güvenli kollarına sığınarak pencerenin önünde, Ölüm Yiyen arkadaşının yanında durdu "Olumsuz. Seherbazlar'ın bizi yakalama ihtimali, bizim Lordumuzu bulma ihtimalimizden daha yüksek. Sayımız da giderek azalıyor."
Bu dönemde bir Ölüm Yiyen'in gidebileceği iki son vardı: Ya teslim olacaklardı ve Azkaban'da çürüyeceklerdi ya da direnirken öleceklerdi. Tıpkı Evan Rosier gibi. Regulus iç çekti "Herhangi bir yeni bilgi bulabildin mi?" Rabastan pelerinine daha sıkı sarıldı, içinde bulundukları ev buz gibiydi "Ağabeyim ve Bellatrix araştırma yapıyorlar ama başarılı oldukları söylenemez. Lordumuz'dan hiç iz yok. Bir de-" Regulus'a baktı "Sirius Black tutuklanmış... Onun neden arandığını bile hiç anlamadım ama neyse!"
"Komik," dedi Regulus, donuk bir ifadeyle "bana Azkaban'a gideceğimi söyler dururdu ama baksana, benden önce gitmiş bile!" Rabastan ona şüpheci bir bakış attı "Sonumuzun Azkaban mı olacağını düşünüyorsun?" Regulus omuz silkti, alt dudağı titriyordu "En iyi ihtimalle öyle görünüyor. Tabii Evan ve Dominic gibi öldürülebiliriz de. Her ne olursa olsun, bizim için iyi bir kader yok. Buna Karanlık Lord'un dönmesi dahil. On destekçiyle mi büyücü dünyasında hüküm sürecek?"
Bu konuşmadan kısa bir süre sonra Regulus tıpkı tahmin ettiği gibi, Azkaban'ı boyladı. Seherbazlar onu yakalarken yüzü ifadesizdi ve kimseye direnmiyordu. Mahkemede suçları okunurken ve ona sorular yöneltilirken suskunluğunu koruyor ve sadece başını sallayarak tüm yaptıklarını kabul ediyordu. Omuzları düşüktü, başı eğikti. Beden duruşu ben suçluyum diye bas bas bağırıyordu.
Onu aklayamasa da cezasını hafifletmeye çalışanlar oldu: "Regulus Black bir Ölüm Yiyen olduğunda on altı yaşındaymış. Yani, reşit değilmiş, o bir çocukmuş." Yapılan itiraz ilerleyen yaşlarında, reşitken, yaptıkları sebebiyle geri çevrilirken, Regulus da ömür boyu Azkaban'a mahkum edildi. Karar duyurulunca ağlayacak gibi oldu. Önce güvendiği ve inandığı her şeyi kaybetmişti, şimdi de hayatı bu genç yaşında elinden alınıyordu. Daha önce yaptıkları için pişman değildi, başarısız oldukları için üzgün ve öfkeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Small As Cell | Black Brothers (One-Shot)
FanfictionJames ve Lily Potter öldürülmüş, Harry Potter'ın Sağ Kalan Çocuk efsanesi başlamış ve Voldemort güçten düşmüştü. Artık Bakanlık için Ölüm Yiyen avı zamanıydı. Ölüm Yiyenler ve Ölüm Yiyen olduğu sanılanlar bir bir Azkaban'a atılıyorlardı. Bir Ölüm Yi...