2♤

10 1 0
                                        


Göz yaşlarım içerisinde birkaç mektubu daha okudum. Hepsinde ne kadar pişman olduğu, beni ne kadar özlediği ve annemi aldatmadığı yazıyordu.

Kapının deliğine giren anahtar sesiyle bakışlarım oraya yoğunlaştı. Kapının tam karşısında yere çökmüştüm, her tarafa kağıtlar saçılmıştı.

Annem gülümseyerek içeri adımını atacakken beni bu halde görmesiyle dona kaldı. Çantası elinden kayıp gitti. Gözlerinden çok fazla duygu geçiyor gibiydi.

Kapıyı kapatıp hızlıca yanıma geldi. "Hazel, annecim..."

Elimi havaya kaldırarak durmasını sağladım. Gözleri etrafımı saran mektuplarda dolaştı. "Bunlar..." deyip devamını getiremedi.

"Biliyor musun anne?" Çatallaşan sesimle devam ettim "Ben, sen üzülme diye yanında babamdan bile bahsetmiyordum. Ben babamı tanımadan büyüdüm. Sadece tek bir fotoğrafıyla bu yaşıma geldim. Senin yaptığınsa bu yazıları gizlemek."

Annem de yanına çöktü. "Seni de kaybetmekten korktum kızım."

Seslice burnumu çekip gözlerimi tavana diktim. Beni kaybetmeyeceğini o da biliyordu. "Özür dilerim ama senin yaptığın bencillik anne. Ben babamın o tek bir fotoğrafını bulabilmek için bile ne kadar uğraşıp tüm evi aramıştım. Sen ise onu benden koparabilmek için her şeyi yaptım."

Annemin çaresizliği sesinden, gözlerinden, yüzünden... Her yerinden anlaşılıyordu. "Babam seni aldattığı için sana saygı duydum, onu bulmadım bile. Ama o benim babam, anne. Babam."

Annem ne yapacağını, ne diyeceğini bilmiyor gibiydi. "Özür dilerim kızım, çok özür dilerim. Babanın gidişini kaldıramadım. Sen de onu sevme istedim, özür dilerim."

"Sen çocuk değilsin anne." dedim ve tüm mektupları toplayıp odama girdim. Nefes almam gerekiyordu. Odamın kapısını kilitleyip balkona çıktım. Göz yaşlarım akmaya devam ederken hıçkırıklarımı tutamıyordum.

Yere çöküp kollarımı bacaklarıma dolayıp derin nefesler amaya başladım. İyi geliyor gibiydi, göz yaşlarım son bulmuştu. Karşı binaya baktığımda beni izleyen bir çift gözle karşılaştım. Karşı binanın beşinci katında.

Kısılıp bana odaklanmış koyu kahvelerle göz göze geldik. Kafasını balkonundaki masaya çevirdi. Bir tane kağıdı alıp katlamaya başladı, uçak yapıyordu. Saniyeler sonra yaptığı uçağın içine bir şeyler yazıp benim balkonumu hedef aldı. Ve tam isabet. Uçak ayaklarımın dibine düştü.

Şaşkınlıkla hafif bir tebessüm oluştu dudaklarımda. Kağıdın içine baktım. "İyi misin?"

Gülümseyerek burnumu çektim. Değilim desem ne yapacaktı ki? Denemeye değer. Her zamanki gibi yerde dağılmış olan kalemlerden birini aldım. "Değilim." yazdım. Ayağa kalkıp onun balkonuna doğru hedef aldığımda beni bekliyordu.

İyi de ben nasıl atacaktım ki oraya? Bir, iki, üç... Yere doğru süzülen uçağa dudaklarımı büzerek baktım. Kafamı Batın'a çevirdiğimde güldü ve içeri girdi. Ne yani? Neden içeri girdi? Çok mu beceriksizdim?

Oflayarak geri yerime oturdum. Sevdiğim çocuk bana uçak atıyordu, onu da geri yollayamıyordum. Annem benden babamı gizliyordu, babam annemi aldatmıştı. Bir şey diyeyim mi? Hayat çok boktan.

"Hazel!"

Birinin adımı seslenmesiyle doğrulup balkondan aşağı baktım. Tamam, biraz güzel şeyler olabiliyormuş. Belki birazdan da fazla.

Batın aşağıya inip yere attığım uçağı almıştı. Cebimden telefonumu çıkarıp fark ettirmeden fotoğrafını çektim. O kadar çizilesi bir anıydı ki... 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 21, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Beşinci KatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin