36 1 0
                                    

Boğazımı ovalayarak hızla merdivenlerden yukarı çıktım. Bu adam çok tehlikleydi...çok tehlikeli. İçinde nefret vardı, kin vardı, öfke vardı, saklamaya çalışsada acı vardı... ve bu özelliklerini onu gerçekten tehlikeli biri yapıyordu, ciddi anlamda tehlikeli biri.

Gözlemlediğim kadarıyla hareketlerini kontrol altında tutmakta sıkıntı çekiyordu ve bence panik atakda yaşabiliyordu sinirlenince... sözlerine itaat edilmediğinde aşırı sinirleniyordu, dışardan bakıldığında çok soğuk kanlı ve sakin gözükmesi işinde deneyimli ve usta olduğunu belli ediyordu. Gerçekten manyak bir mafyanın olabilecek bütün özelliklerine sahipti şuanda...

Banyoya girip kapıyı kilitledim.

Düşünmem lazımdı, birşeyler düşünüp buradan kaçmam lazımdı. Hiç olmazsa ondan kendimi koruyabileceğim yollar üretmem gerekiyordu. Düşün...düşün...düşün

İçimden bir ses belkide kendini öldürmelisin diyordu. Belkide en kolay yolu bu olucaktı. Beni öldüreceği hiç olmazsa organlarımı birilerine satacağı belliydi. Yoksa neden elinde tutmaya gerek duymuştu ki! Sorular kafamın içinde dönüp duruyor ve bu durum beni deli ediyordu . Ne zamana kadar burada tutulacaktım allah bilir...daha ne zamana kadar öleceğim günü bekleyecektim!

Sırtımı duvara yaslayıp dizlerimi kendime doğru çektim.

"En başında annemi dinlemem lazımdı...buraya hiç gelmeyecektim." Aptaldım. Gerçekten aptalın biriydim. Kadıncağız kim bilir şimdi ne haldeydi?! Hangi sokakta hangi polis karakolunun soğuk koridorundaydı!?

Ağlamalarım şiddetlendikçe gücümün son raddesine geldiğimi hissediyordum. Sona gelmiştim ben! 19 yaşında ölmeyi kim hakederdiki daha hayatın baharındayken neden?

Ama kendime bunu yapmayacaktım. Ölecek olsam bile kendimin katili olmayacaktım. Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip ayağa kalktım. Ne olursa olsun güçlü kalmak zorundaydım, ne olursa olsun.

***

Odanın perdesinin olmaması gerçekten çok can sıkıcı bir şeydi çünkü sabahları içeri dolan güneş gözlerimi alıyordu ve uykumu bölüyordu. Zaten sabaha karşı uyuyabiliyordum. Dün gece çok ağlamıştım ve muhtemelen göz altlarım şişmişti. Yataktan kalkıp banyoya girdim. Kısa bir duş alıp işlerimi hallettim.

Her ne kadar aşağı inince onla karşılaşmak istemesemde inmek zorundaydım çünkü ciddi anlamda susamıştım. Ayağımdaki terlikleri çıkarıp çorap giydim. Terliğin ses çıkarmasını istemiyordum çünkü...

Saate baktığımda 8.16 olduğunu gördüm. Bu kadar erken uyanmazdı heralde...

Merdivenlere tam bir adım atmıştımkı koridorun sonundaki odadan gelen sesleri duydum. Boşversene işine bak sen desede bir tarafım bir tarafımda senin hakkında konuşuyor olabilirler diyordu. Maalesef meraklı tarafı dinleyip sessizce sesin geldiği odaya doğru yürümeye başladım. Yine o kızıl ejderha! Acaba anlamı ne?

Kapıya yaklaşıp dinlemeye başladım. Hadi bismillah!

"Abi kız ufak bir şeye benziyor bir işe yaramaz ben sana daha dişi kadınlar bulurum..." neeee!???

"Kes!" Bir anda bağırmasıyla hafifçe yerimde hopladım.
"iyide abi kız..." "uzatma!.. o kız bunun için burda değil" "iyide abi neden burda o zaman?" Evet! Işte sorulmasını beklediğim soru! Neden söyle...

"Bilmiyorum..." derken? Yoo aradığım cevap bu değil! Nası bilmiyorsun yaa çıldırcam

"O kızda bir şey var Ahmet...beni ona çeken bir şey var. Gözleri... bana onu hatırlatıyor"

Onu?... Kimi?

"Abi sıradan bir kız işte zaten cinayetide görmüş öldürmek en doğrusu" " O kızın kılına zarar gelirse hepinizi yakarım haberin olsun"

Kapıya doğru adım sesi gelince koşarak odama gittim ve kapıyı kapattım... hayır yaaa!! Komidinin üzerindeki avizeye çarpıp yere düşürmüştüm ve güm diye bir ses çıkmıştı. Kapı pat diye açılınca donup kalmıştım yerimde. Ömer kontrole gelmişti ve gayet sakin gözüküyordu. Ya da benim sakin gördüğüm hali belkide onun endişeli haliydi...

"Sabahın köründe neden ayaktasın?!" İgneleyici ve şüphe dolu bir ses le konuşmustu. "Ş-şey ben... lavobaya gidecektim" "onu kırmayı nasıl becerdin peki!?" "B-ben..." yere oturup kırılan parçaları toplamaya başladım. Yanıma gelip eliyle bana dokunmadan geri çekilmemi sağladı. Yere çömelip toplamaya başladı. "Sen?" Şüpheleniyo... kesinlikle şüpheleniyor... bir şey demem lazım, bir şey demem lazım

"Aslında ben... uyur gezerim" offf ecel teri döktüm ama iyi çevirebilmiştim. Yüzüme kısa bir bakış attıktan sonra yerdekileri toplamaya devam etti.
"Oradan salak gibi mi görünüyorum" tıslayarak ve sinirle söylemişti.

Hızla ayağa kalkıp burnumun dibine geldi. "Sen! Kendini bir şey sanma sakın! Hayal kırıklığına uğramak istemezsin" tuttuğu bileğim fazla acımaya başlamıstı. "Bileğim..." "neden seni o gün öldürmediğimi bilmek istiyordun demi?!" "Artık biliyorum! O kadına benzediğim için yaşıyorum" böyle söyleyince bana acı verdiğiğini hissettim. Acaba güzel bir kız mıydı? O bir mafya maya... çok tehlikeli o seni üzer,o seni yıpratır

"Hangi kadın!?" "Sevdiğin kadın işte..." gözlerimi kaçırarak konuşmuştum. Neden o kız ben değilim diye düşündüm bir an. Tanrım ne saçmalıyorum ben!

Kolumu bıraktı. "demek duydun..." haklıymışım. demekki sevdiği kadına benziyormuşum. iyide böylesine öfke ve kin dolu bir adam nasıl birini sevebilirdi? nasıl aşık olabilirdi? dahası kıza ne olmuştu? ölmüşmüydü acaba? ya da onu red mi etmişti?

Arkadaşlar sizce o kadın gerçekten Ömer Erkuranın sevdiği kadınmı yoksa başka biri mi? Yorumlarınızı paylaşırmısınız?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 27, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GECENİN ESARETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin