CloveLee:
Anemon gençliği temsil eder. Benim gençliğimde sendin. Beraber kutladığımız ilk yaşımızdı yedi. Dün gibi hatırlıyorum. Benim doğum günümdü. Evimdeydik, okuldan yeni dönmüştük. Ben matematik ödevimi yapıyordum. Sense bir resim. Göstermemiştin resmi bana. Göremezsin özel, diyişin hala kulaklarımda çınlıyor ve bana cenneti gösteren gülüşün. Eğer, demiştin. Eğer birgün sana bu resmi gösterirsem bilki dileğim gerçekleşmiş olacak, demiştin. Ben 19 olduğumda gösterdin o resmi. Yıllara saklamıştın sanki biliyormuş gibi bugünün geleceğini. Reşit olduğum günün sabahı sen seçmiştin kıyafetlerimi. Pastamı kendin hazırlamıştın. Resmi uzattın ve güldün. Dileğim gerçekleşti, dedin. Uzattığın resme baktım ve gülümsedim. Sen Mark. Dileğim hep sendin, dedin. Ve asıl hediyemi bana partide kimse kalmadığında verdin. Dudaklarının sıcaklığı, gözlerini kapatırken ki heyecanın. Hala kulaklarımdadır duyabildiğim kalp atışların. Benim sadece gençliğim değil, benliğim de ol istemiştim. Sen geleceğime bile bir 'ben' olamadın.Afrodit'i kırdın. Daha güzeldin aşk tanrıçasından. Onun Adonis'e olan aşkı dillere destandır. Bu en güzel ölümlüdür, der Afrodit. Ya Afrodit seni hiç görmedi ya da zaten Adonistin.
Anemonlar kış günlerinde ve gece soğuklarında yapraklarını kapatarak kendini korumaya alır. Kıştan nefret ederdin. Bunu da çok net hatırlıyorum, kırmızı bir montun vardı. Ne zaman üşüsen onu giyerdin. Belli etmek istemezdin bana ama dudakların titrerdi üşüdüğünde. Sıkı sıkıya kapattığın dudaklarını öperdim. Ceketimi hiç almadın. Hep "sarıl." dedin. Sarılabiliyorsam neden ceketinle yetineyim derdin. Hep ama hep sarıldım sarmaladım. Yine de koruyamadım seni kışın keskin ayazından. Çok üşüdün, bir yerden sonra sarılamadım, sarılsamda ısıtamadım seni. Çünkü kalbin çoktan buz gibiydi.
Geceydin, gece mavisiydin. Sana o mavi anemonları getirdiğimde dudağını büzdün ve başını sola yatırdın. Ne bekliyorsun Mark? Bana söyle, dediğinde yutkundum. Nasıl bilebildin? Senden ülke genelinde finallere kaldığımız basketbol maçını izlemeye gelmeni istemiştim. Tamam dedin. O maçın akşamı tüm tribünü izledim. Gözlerim seni aradı ama bulamadım. Gelmedin, bense o maçın konusunu bir daha hiç açmadım. Ve beni ilk defa o gün kırdın.
Sana verdiğim üçüncü bitkiydi anemon. Lanetliydi benim için. Çok güzel kokuyordu, tanrı biliyor ya gerçekten güzeldi ama o çiçek açtı aramızı. Kendimi kandırıyorum belkide ama suçu bir çiçeğe atmak daha kolay geldi bana.
İlk kuruttuğun çiçekte o anemonlardı. Daha fazla ihtiyacım yok dediğinde bendeki sıcaklığınıda kuruttun ve yerine soğuğun nefretini bıraktın. Yine de, sadece bik diye söylüyorum, anemonlar hep ikinci favorimdi.
(İletildi. 04:33)
Bir resim. Koyu kahve saçları, üzerindeki hardal sarısı gömleği ve siyah kot ceketiyle bir çocuk. Pastaya üflüyor. Tıpkı giydikleri gibi sarı-siyah 2 katlı bir pastaya. Masanın diğer kenarlarında meyveler, sadece çift tabak ve çatal. Gülümsüyor pastaya, gözünde yuvarlak kemik gözlükler. Kenarda ise pastanın yukardan detaylı bir çizimi. Üzerinde 'güneş batana kadar mutlu geçireceğin yıllara' yazıyor. Güneş batmasın diye yalvardığı yılların habercisi bu pasta. O an ise resimde ,maaleseff, sadece tek bir şey çekiyor çocuğun dikkatini. Bu kadar hazırlık sadece ikisi için mi?
--
"..Adonis’e saldırıp onu tek bir hamlede öldürür.Henüz evine ulaşmamış olan Afrodit bu acıyı hisseder ve hemen geri döner.Adonis’in cansız bedenini görünce kahrolur ve der ki ‘Bütün varlığınla yaşayacaksın Adonis,Yitmediğin üzüntümün bir anıtı olarak kalacaksın,Ölümün,çektiğim acıyla her yıl yinelenen törenlerde,dipdiri kılacak seni gönlümüzde,çiçeklere dönüşecek kanın..'"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hanakotoba✴ -Markhyuck
FanfictionKaranfil, antik yunanda tahta geçme ayinlerinde taç yapılırken kullanılırdı Donghyuck. Sen kendininkini neden takmadın? 27/10/19