bir incinsen, bin incinirim

420 51 19
                                        

Yaklaşan kışa rağmen güzel bir gündü. Meşguliyetten bir haftadır dışarıda bir şey yapamayan arkadaşlar dışarı çıkmışlardı. Basketbol toplarını alıp parka gitmişler, boş sahada oynamaya başlamışlardı.

"Hoseok hyung, kazan gözünü seveyim." Teke tek turnuva yapıyorlardı. Jungkook, Yoongi ve Hoseok'tan hangisi kazanırsa onunla son maçı yapacak ve kazananı belirlemiş olacaktı. Bu oyunda Yoongi'ye karşı şansı çok az olduğundan bir mucize olsun da Hoseok kazansın istiyordu. Böylece onu alt edebilir ve bir hafta boyunca hepsini hizmetlisi olarak kullanma şerefine ulaşabilirdi.

Ama düşündüğü gibi olmadı dese yalan olurdu çünkü tam da düşündüğü oldu. Yoongi ikisini de alt etti.

"Şu boyunla kazanıyorsun ya ben anlamı-"

"Velet!" Yoongi topu Jungkook'a doğru attığında Jungkook bir hızla eğildi ve dil çıkardı.

"Ah!" Jungkook'un arkasından gelen sese aniden döndü üçü de. Topun çarpmış olduğu kişiyi görünce Yoongi ağzını eliyle kapattı. Jungkook koşturarak sarışının yanına koşturdu.

"İyi misin?" Sarı saçlı burnunu tutmuş eğiliyor, kardeşi ise belinden tutuyordu. Jungkook elini Jimin'in omzuna koyup eğildi. O sırada Jimin başını kaldırdı ve sulanan gözlerini kırpıştırdı.

"Jimin afedersin ya, görmedim." Yoongi Jungkook'un arkasından koşturup Jimin'e mahcubiyetle bakıyordu. Jimin elini sorun değil dercesine iki yana salladı.

"Öyle bakmadan sağa sola top fırlatırsan böyle olur."

"Hangi ara sağ sol oldun Jungkook. Eğilmeseydin sana gelirdi."

"Bana gelse sıkıntı yok yani." Yoongi omzunu silkti.

"Bence de olmazdı." Jungkook da omzunu silkti ve o sırada yüzünü buruşturdu. Jimin burnunun sızlamasından muzdarip olsa da Jungkook'un dediğine elinde olmadan güldü. Jungkook da onunla beraber sırıtmıştı.

"Oğlum bir selam verelim dedik, abimi katlediyordunuz."

"Sorun değil ya, iyiyim şimdi." Jimin yumuşak sesiyle konuştuğunda Jungkook iç çekti. İyi de, iyi olmasa bile iyiyim derdi ki bu şaşkın. Jimin ona kasıtlı olarak bakmamaya özen gösterse de Jungkook, tam tersi, sabırsızca ona bakıyordu. Jihyun yerdeki topu almış Hoseok ile teke tek maça girişmişti, Yoongi köşede dinleniyordu. Jimin ise... Ah, Jimin, ah...

Jimin ise sahanın tellerine yaslanmış oyunu izliyordu. Jungkook da önüne doğru yaklaştı. Jimin giydiği kırmızı hırkasına sarıldı ve başını eğdi. Jungkook da Jimin gibi tellere yaslandı ve Jimin'e doğru döndü.

"Nasılsın?" Jimin başını bir anlığına kaldırdı ve gözlerini geri kaçırdı.

"İyiyim. S-sen?" Jungkook cevap vermek yerine omuz silkti. Pek iyi olduğu söylenemezdi. Jimin'de kendini kaybetmiş gibi ona bakarken gözleri yerde oturan Yoongi'ye takıldı. Yoongi Jungkook'a göz kırptı ve Jungkook ağzını okuduğunda 'konuşsana salak' kelimelerini çıkardı. Jungkook gözlerini devirip Jimin'in kişisel alanından çıktı ve sırtını tellere yasladı. Hoseok eliyle gelin işareti yaptığında ayaklandı.

"Jimin! Gelsene sen de." Hoseok onu da çağırdığında gülümseyip kafasını iki yana salladı.

Oyun başladığından sonra ise öyle koşturmuşlardı ki Jungkook uzun süredir bu kadar hareket ettiğini hatırlamıyordu. Soluklanamıyordu resmen.

"Tamam oğlum, bırakın işte kaybettiniz." Hoseok alayla konuştuğunda Jungkook yüzünü buruşturup abartılı bir şekilde Hoseok'u taklit etti.

protecting a fairy |jikook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin