karanfillerim sana en güzel şekilde bakacaktır

297 49 79
                                    

nefesini daha fazla onsuz kalan bu dükkanda soluyamayacağı düşüncesiyle dükkanı erken kapatmıştı bugünlük jeno. sevdiğinin ölümünden sonra ne kadar süre geçse de kendini hâlâ toparlayamamıştı. fakat ondan başka bu dükkana bakacak birisi olmadığından kendini bir an önce toparlamalıydı.

eline aldığı karanfilleriyle hızlı adımları eşliğinde acıdan sızlayan kalbi ile gözyaşlarına hakim olmaya çalışarak sevdiği gencin mezarına yol tutmuştu.

flashback

hyuck'un evine geleli neredeyse yarım saat olmuştu fakat jeno, oturduğu koltukta hâlâ heyecandan hafiften titriyordu. kalbi kesinlikle sakinleşmeyi düşünmüyordu. özellikle bugün bu evde kalacağı düşüncesi işleri daha çok zorlaştırıyordu.

hyuck uzandığı yerden doğrulup üzerindeki yorgunluk ile hafiften çökmeye başlayan gözleriyle jeno'ya baktı. arkadaşı pek de rahat durmadığından üzgün bir ifadeyle ağzını araladı.

"jeno-yah, rahat ol biraz. kötü hissediyorum sonra."

jeno, hyuck'un üzgün çıkan ses tonuyla kendine gelme amaçlı gözlerini ovalayıp bir bahane sundu hemen ortaya. keşke kalbim de bana ayak uydursa diye içinden söylenerek bir yandan da hyuck'un yanına geçti.

"gayet rahatım ben, sadece uykum geldi sanırım biraz."

hyuck anında gülümseyip ona doğru döndü.

"teşekkür ederim jeno, bugün yanımda kalmayı kabul ettiğin için. normalde dükkanı hava kararmadan kapatır ve erkenden yatardım, fakat geceleri rahat uyuyamıyorum."

jeno, hyuck'un saçlarını karıştırıp cevap vermişti.

"lafı olmaz hyuck-ah, istediğin zaman gelebilirim."

hyuck bu duyduğu ile jeno'nun elinden tutarak odasına doğru yol almıştı, sonuçta arkadaşlardı bir şey demezdi jeno, değil mi? neden bunu yaptığını düşündü donghyuck, bir sebebi yok gibiydi. sadece onu yanında istiyordu bugün. sanki o yanındayken huzurlu bir uyku çekecek gibi hissediyordu.

"o hâlde bu gece benimle birlikte yat, öyle istedim nedense. ben de karşılığında senin istediğin bir şeyi yaparım."

jeno bir anda gelişen olayı şaşkınlıkla idrak etmeye çalışırken, hyuck odasına varınca hızla jeno'ya dönüp serçe parmağını uzattı ciddi bir ifadeyle.

"anlaştık mı?"

jeno fazla kastığını düşünerek akışına bırakma kararı aldı ve gülümseyerek ona ayak uydurup başıyla onayladı. bu onun için de bir başlangıç olabilirdi. bu fırsatı değerlendirmeden uyumak yok diye şartlandırdı kendini o an.

hyuck kollarını yukarıya doğru kaldırıp vücudunu esneterek direkt yatağına atmıştı kendini. yorgunluk şimdi daha fazla sarmıştı bedenini, neyse ki geldiği gibi üstünü giyinmişti. eğer şimdiye kalsaydı hiç değiştirmekle uğraşamazdı.

jeno da, geldikleri zaman hyuck'un ona verdiği kıyafetleri giymişti o yüzden direkt hyuck'un yanına uzanmıştı. fakat sevdiğinin uyumasına izin vermemesi gerekiyordu. bu yüzden harekete geçti.

"isteğimi şimdi de dile getirebilirim, değil mi?"

hyuck onaylar şekilde mırıldanmıştı sadece, neredeyse uyuyacak diye içinden geçirdi jeno. buna karşılık bedenini ona çevirip, onunkini de kendisine doğru çevirmişti. şimdi ikisinin de bakışları birbirindeydi. bu cesaret tam zamanında geldiği için kendinden emin bir şekilde içten içe sevinçle devam etti jeno.

"isteğim ne olursa olsun yapacaksın yani değil mi?"

uykulu bakışlarıyla başıyla onayladı hyuck.

"her şey?"

"evet jeno, hadi söyle."

"kızmak yok o zaman, ya da benden uzaklaşmak veya nefret etmek."

hyuck kaşlarını çattı bu sefer.

"saçmalama jeno, senden niye nefret edeyim. tek yakınım sensin."

"söylüyorum o zaman."

hyuck merakla onun isteğini söylemesini beklemeye başladı, ondan nefret edeceğini düşündürebilecek ne olabilirdi ki?

jeno derin bir nefes alıp yeniden gözlerini hyuck'un gözleri ile buluşturup dudaklarını araladı sonunda.

"beni öpmeni istiyorum."

kalbi deli gibi atıyordu, bu sessizlikte hyuck'un duyması olasıydı. hyuck ise, başta ne yapacağını şaşırdığından birkaç saniye tepki verememişti. fakat jeno onun için her şeyi yapıyordu, madem bu biricik arkadaşı gönlünü ona kaptırmıştı ve böyle bir istekte bulunuyordu, seve seve isteğini gerçekleştirecekti. bu yüzden yattığı yerden doğrulup jeno'ya yaklaşıp eğmişti bedenini ona doğru. yüzlerinin arasında mesafe bırakmayıp dudaklarına yaklaşmıştı ki jeno hâlâ olanlara inanamadığından tutamayıp konuşmuştu.

"cidden yapacak mısın bunu?"

hyuck hafiften gülümseyip onaylar bakışlarıyla gözlerini buluşturmuştu onunkilerle.

"isteğin bu değil miydi? hem sanırım, ben de istiyorum bunu."

bunun üzerine çok iyi tanıdığı arkadaşının cevap vermeyeceğini düşünürek dudaklarını bastırmıştı jeno'nun dudaklarına. kendisine asla uğramayan bu sıcaklığı sadece jeno'da hissedebilmesi onu daha çok arzulamak istemesine sebep oluyordu. yavaştan oynatmaya başladığı dudakları gitgide hızını alıyor ve buna engel olamıyordu. belki de olmak istemiyordu. o sıra sadece akışına bırakmıştı iki genç de, ne istiyorlarsa öyle devam etmeyi seçmişlerdi ve bu gece onların gecesiydi. sanki bir daha beraber olamayacaklarmış gibi öpüşüyorlar, yarının nasıl olacağını düşünmüyorlardı. belki de Tanrı'nın bir hediyesiydi bu onlara.

jeno hayatında yaşadığı en güzel günü yaşamıştı yarın karşılacağı durumu bilmeden hyuck ise, hayatı boyunca hiç tadamadığı huzurlu bir uykuya teslim etmişti kendini.

flashback end◝

karanfilleri bir köşeye bırakıp önce sevdiği gencin altında yattığı toprakla bakıştı bir süre. onu ilk gördüğü zaman aklına gelmişti, onu bu durumdan kurtarmak için elinden geleni de yapmıştı. hatta son günlerinde bunu başardığını düşünmüştü. ama kaderimizden kaçamazdık sonuçta, değil mi?

gözyaşları sırayla hızla akmaya başlamıştı, sadece neden bu kadar erken olmuştu? böylesi daha mı iyiydi? neden demek istemişti Tanrı'ya, yeni mutluluğa kavuşmuşken, ona da bu mutluluğu tanıtmışken, neden o gülümsemesini son kez bu kadar erken göstermişti ona?

tutamadığı hıçkırıkları ile elini toprakta gezdirmeye başlamıştı. dilediği gibi huzurlu bir ölümü olmuştu ama değil mi, Tanrı dileğini gerçekleştirmişti. o zaman bu da onlar için iyi olanıydı. bunu düşünmeye çalıştı jeno, huzurlu bir ölümü olduğu gibi huzurla uyumasını diledi.

getirdiği karanfiller ile toprağını süsleyerek son kez baktı sevdiğinin mezarına. ağlamaktan çatlamış sesiyle kendini toparlamaya çalışarak devam etti, sanki dediklerinin ona iletilirmişçesine.

"yalnız değilsin hyuck-ah, karanfillerim sana en güzel şekilde bakacaktır. geceleri korkma o yüzden sakın. ben de bulduğum her fırsatta seni ziyarete geliyorum, biliyorsun. kalbim her zaman seninle, huzurla uyu lütfen." 

ölmüş bitkiyi sulayan genç | nohyuck ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin