Defterin Hikayesi

24 3 0
                                    

Seokjin, konuşmaktan bıkmış ve yorulmuştu. Kendini anlatamamanın verdiği acıyla "belki bu işe yarar" umudu birbirine girmişti çoktan. Bir defter alıp kendini yazacak, soran olursa ona bunu okutturacaktı.

Kabanını giydikten sonra kenarda arabasının anahtarını gördü. Bugün onlardan değil de normal insanlardan olmak istiyordu. Yürümeye karar verdi.

Köşedeki kırtasiyeye uğradığında daha kahvaltı bile etmemişti. Midesinin onu kötü duruma düşürmemesini umarak kapıdan içeri girdi.

Sürekli uğradığı bu dükkanda artık her şeyin yerini avucunun içi gibi biliyordu Seokjin. Defterlerin bulunduğu kısıma gitti. Öyle sıradan bir şey yerine kapağı anlamlı olan bir şey almak istiyordu. Sanki hayatını kitap olarak yazıyormuş gibi.

Uzun arayışlar sonunda kenarda, üzerinde parıltılı bir ay bulunan bir defter gördü. Parıltı sevmezdi ama geceyi severdi. Uyuyamadığı her gece yatağının yan tarafındaki pencereden Ay'ı izler, hatta bazen onunla uzun sohbetlere dalardı.

Defteri almaya karar verdi. Ama bir sorun var. Defteri eline aldığından beri etrafta altın rengi bir ışık hüzmesi dolanıyor. Etrafa göz gezdirdiğinde köşede bir kızın ona baktığını gördü. Tülden elbisesi Seokjin'e melekleri andırdı. Kız işaret parmağıyla gel işareti yaptı. Merak içinde takip etti Seokjin.

Dükkandan çıktığında defter elindeydi ama alarm çalmamıştı. Garip hissetti.

Kızın ilerden sağa döndüğünü gördüğü anda neden parka gittiğini sorguladı birden.

Kız bir banka oturdu. Bu park Seokjin'in gençliğinde -ve hatta şimdi bile- hayattan yoruldukça ve sıkıldıkça uğradığı parktı.

Yanına oturdu Seokjin. Pür dikkat kızı izliyordu. Kız deftere dokundu ve defter havada asılı durmaya başladı.

Sayfaları yavaş yavaş dönmeye başladığında Seokjin bu sayfalarda kendi portreleri olduğunu gördü. Hatta bir tanesi sınavdan düşük alıp buraya geldiğinde hıncını aldığı -iplerini koparır- ayakkabılarıydı. Çok gerçekçi çizilmişti.

Kız ayaklandı ve çalıların arkasına oturdu. Seokjin defteri de alıp kızın yanına gitti. Vardığında kızı ağlar vaziyette buldu. Nedenini bilmiyordu ama o ağlasın istemiyordu.

Seokjin ona döndüğünde kız da konuşmaya başladı

"Seokjin, beni şu an görebilmenin sebebi aslında aramızda bir bağ olması. Sen hatırlar mısın bilmem ama ben Rinah. Çocukluğumda abi gibi beni koruyup kollamıştın. Laf atanlarla kavga edeyim derken hep hasarlar almıştın. Kaybolan ayıcığıma ağladığımda benimle beraber aramıştın. Hep saçlarımı okşardın. Sorunlarımı ilk sana anlatırdım. Üzüldüğümde omuzlarında ağlardım. Sen hep bir abi gibiydin. Taa ki biz büyüyene kadar.

Ben, sen liseye başladığında anladım sana karşı hissettiğim şeyin farklı olduğunu. Artık yanaklarım kızarmaya başlamış, kendime çeki düzen vermiştim. El ele tutuşup oynanan ne oyun varsa hepsini denemiştim sırf eskisi gibi hissedebilmek için. Ama hayır aşık olmuştum.

Ve geçtin üniversiteye. Sen gittiğinde ben daha 10. sınıftım. Neler yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sürekli hatırladığım kadarıyla seni çizdim. Sonra üniversiten bitti ve geri geldin. Biz taşındığımız için uğrayamadım yanına. Ama bu parkta olacağını tahmin edip -ki yanılmamışım da- gizliden gizliye hep buraya geldim. Seni izledim. Çizmeye devam ettim.
Ben gidiyorum Seokjin. Kurban gittiğim bir kaza sebebiyle ayrılıyorum. Seninle konuşabildiğim için ayrılıyorum. Artık bedenim rahat ve ruhum serbest. Bu defteri de sana hatıra bırakıyorum. Adımı söylemen çizimlerin gözükmesi için yeterli. Başlarda birkaç boş sayfa var ama anlamadım. Ordan bir şey çıkmadı. O gizemi de sen çöz o halde. Ben gidiyorum. Elveda Seokjin..."

Kız Seokjin'in dükkanda gördüğü aynı sarı ışık hüzmesiyle bulut oldu ve kayboldu. Seokjin ne yaşadığını düşündü. Gözleri doldu ve akmaya başladı. Anlattığı her şeyi yavaş yavaş hatırlamaya başladı. Ve sonra defter.

İlk önce günlük olarak başlayıp, Rinah görüp beğenince üşenmeden tek tek sildiği o yapraklar...

O yazıların her birini dün gibi hatırlıyordu. Rinah ile buluşmanın başka bir yolu kalmadı mı artık?

Eve gidip bunu düşünmeyi denedi. Kendine kahve yapıp oturdu. Ama ne kahve içmeye ne de düşünmeye hali kalmıştı. Deftere sarılıp uyudu.

| 𝐼'𝑚 𝑆𝑜 𝐵𝑜𝑟𝑒𝑑 | °𝑓𝑎𝑛𝑓𝑖𝑐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin