Başlangıç

27 5 12
                                    

Medyada ki müzik kitaba öyle uyumlu ki...

Karanlık gökyüzünde ışıl ışıl yıldızlar vardı. Gittikçe yıldızlara yaklaştık. Helikoptere tanımadığım biriyle ilk defa biniyor olmama rağmen içimde en ufak tereddüt yoktu. O yıllardır tanıdığım, yıllardır sevdiğim biriydi sanki. Kalbim öyle güzel hislerle doluydu ki hiç daha önce öyle hissettiğimi ya da o kadar huzur dolu hissettiğimi sanmıyordum.
Sigarasından çıkan dumanı helikopterdeki müthiş sese rağmen ayrı bir senfonisi varmışçasına dağılıyordu. Ya da onun her türlü hareketi bana olağanüstü geliyordu. Simsiyah giyinişli, yine koyu, kısa olmayan saçları ve çıkmaya yüz tutmuş sakallarıyla bu adamı sevmemek delilik sayılırdı. Gerçi çokda akıllı değildim ya işte, neyse.

Uzattığı sigarayı alıp yaktım. Artık ikimizde helikoptere inat şarkı yapıp üflüyorduk dumanlarımızı. Dudaklarını araladı. Ama sesi sanki ondan çıkmıyor, daha uzaklardan geliyordu.

"Laçin, bugünden yarını bilmek ancak geçmişi bilmekle mümkündür." dedi

***
"Laçin! İşe geç kalıyorsun. Saate bak buçuğa geliyor."

Ne? Ne işi.
Tanrım. Hepsi rüya mıydı yani? Hayır rüya olmasındı. Hayır.

"Laçin bir daha seslenmiyorum kalkacaksan kalk artık!"

Kafamın altındaki yastığı alıp yüzüme bastırdım. Sinirle bikaç çığlık attıktan sonra toparlandım ve gerçekten işe geç kalmak üzere olduğumun farkına varıp sıcacık yatağımdan kalkmayı başardım.
Üzerime dolaptan hava şartlarına uygun -yani kalın kalın ve kapkalın kıyafetler- aldıktan sonra bağırtısı durmayan ablamın yanına gittim.
Annemin ölümüyle ikimiz bir başımıza kalmıştık. Bende el mecbur üniversiteyi dondurup bir işe girdim. Ama asla kendimi geliştirip, okumaktan vazgeçmedim. Kazandığım paranın bir bölümünü de psikoloji ya da şiir kitaplarına ayırıyordum. Her ikiside bana dünyadan soyutlaşmak istediğim anlar çok iyi malzeme oluyorlardı.

Kahvaltı masasında kahvesini içen ablama öpücük kondurup kapıya yöneldim.

"kahvaltı hazırlamıştım, bir iki lokma yiyip gitseydin ya."

Ayakkabılarımı giyerken kafamı hole doğru uzatıp cevap verdim.
"Gidince atıştırırım bir şeyler! Sana afiyet olsun."

Henüz yavaş yavaş aydınlanan hava bana dün geceki rüyamı hatırlatmıştı. Karanlık ve yıldızlar.. Ve o çok bilindik aynı zamanda okadar yabancı olan kalp sıcaklığı. Sanırım rüyamda gördüğüm adama aşık olmuştum. Bu mümkün mü? Bilmiyorum. Ama muhteşem yüzü, tarzı aşık olunmayacak gibi değildi ki!
Laçin iyice fazlaca kafayı yiyorsun kendine gelmen için 3 Saniyen var. 1, 2.. Of yıllardır onu seviyormuşum hissi çok saçmasın! Neyse,3. Tamam. Herşey yolunda.

Keşke hissettiğim o gerçeklik kadar gerçek olsan. Keşke şu saçma hayatımda da var olsan.
Çünkü ben kimseyle bu kadar huzurlu olmamıştım. Eğer bir yerlerde varsan, bir gün karşılaşmamızı diliyorum. Ya da hayal gücümün oyunuysan rüyama tekrar gel. Adını bile bilmiyorum. Kısacık rüyamda bu kadar sevmem imkansız. Lütfen seninle önceden tanışmış olalım. Yoksa delirdiğimi düşüneceğim!

Ani bir korna sesi düşüncelerimi bölmeye yetti. E Bir zahmet bölünsün hani kim vurduya gitmeden..
Hemen sağımda durmuş araba ve olduğum yerde durmuş ben biraz bakıştık. Hareket etme zamanı geldiğini şoförün kızgın bakışlarından anladım. Böyle de zeki bir kızdım işte.

Biraz daha yol katettikten sonra garsonluk yaptığım küçük sevimli kafeye vardım. Çalışanlara selam verip üzerimi değiştirmek için kabinlere doğru gittim. Ani kulak çınlaması ve yanında baş dönmesiyle tutunacak yer aradım. Tavan ve yer birbirine girmiş durumdaydı. Gerçekliği ayırt edemiyordum. Kabinlerin hemen girişinde olmam gerekiyordu fakat gözümün önünde dün bulunduğum yıldızlı gökyüzü vardı. Tanıdık seste görüntüye eşlik ediyordu.
"Laçin bugünden yarını bilmek ancak geçmişi bilmekle mümkündür."

Bu cümle nedenini bilmediğim şekilde beynimin içinde oradan oraya çarpıyor, adeta yankılanıyordu.
En sonunda görüntü yok oldu. Yüzümün soğuk yere çarptığını hissettim.

"bugünden yarını bilmek ancak geçmişi bilmekle mümkündür."

Kimsin sen? Geçmişim misin geleceğim mi? Neden sürekli geçmişten bahsedip duruyorsun? Kimsin.

Geçmiş de bir zamanlar gelecek vaadediyordu. Sonra adı geçmiş oldu. Neden geçmiş oldu ki? Geçti mi her şey? Hayır. Geçmiş geleceğindir. Geleceğin geçmişin. Ben senin ne geçmişinim ne de geleceğin. Ben senin düşünemediğin, varlığından bir haber olduğun zaman kavramındayım. Ben sana bir hayli uzakta fakat bir düş kadar da yakınındayım. Beni hisset. Hissettiğin an aklınla kalbin arasına sığıyorum. Laçin. Beni hisset.

Evinden UzaktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin