2. Bölüm

22 6 13
                                    

Saatin mekanik sesi, sürekli bipleyip duran uğursuz başka bir ses daha.
Neresi burası?
Göz kapaklarımı araladığımda açık renk döşemeyle kaplanmış bir odada olduğumu kavradım. Görüş alanımı daha da genişletince yattığım yerin bir hastane odası olduğunu anlamıştım. Baygın bir şekilde bulup getirdiklerini anımsadım. Tek başımaydım.

Neler olmuştu? Hayal gücümün bana oynadığı oyunlar mıydı yoksa gerçekten onunla konuşmuş muydum?

Aniden kapının açılmasıyla kafamı olabildiğince o tarafa çevirdim.
Gelen kişi ablamdı. Yüzündeki rahatlamış ifadeyi yakalamıştım.

"Çok şükür. İş yerinde baygın bulup getirmişler. Neler oldu? Tansiyonun düştü galiba. Daha iyi misin?"

Endişeyle başıma dikildiğinde boğazımın cevap vermekte zorlanacak kadar kuruduğunu fark ettim. Sadece su isteyebildim.
Bir bardak suyla daha iyiydim.

"Merak etme şimdi iyiyim. Eve gitmek istiyorum." oldum olası hastanelerden nefret ediyordum. Annemin kanser tedavisi gördüğü bu koridorlar hep beni içinden çıkılmaz acılara itiyordu.

"Doktor serumun biter bitmez gidebileceğimizi söyledi. Bende pek sevmiyorum bu soğuk ortamı" gözlerini kaçırdı. Onunda neden sevmediği aşikardı.

Ablama gelen telefonla yine odada tek başıma kaldım. Birden beynime nüfuz eden sözler yattığım yerde bile başımı döndürdü.
" Beni hisset. Hissettiğin an aklınla kalbin arasına sığıyorum. Laçin. Beni hisset."
Gerçekti. Hemde yaşadığım her şey kadar gerçek.

Birden bire nasıl olduysa bir adamla hemde rüyamda görüp aşık olduğum adamla iletişim kurmuştum. İstesem şimdi de yapabilir miydim acaba? Çünkü onu her an hissetmek istiyordum.

Şu zamana kadar sevdiğim birileri olmuştu. Sevgililerim, platonik aşkım bile olmuştu. Ama hiç birini bu denli içimde benliğimde hissedip sevebilmiş miydim o tartışılırdı. Onun o kısacık sürede bana yaşattığı huzuru hiç kimsenin yüzünde, teninde bulamamıştım. Sanki, o canımdan bir parça şu zamana kadar benimleymiş gibi. Peki eğer öyleyse ben neden şimdi farkına varıyordum?

Ne kadar sürdü bilmiyorum aklımdaki allak bullak olmuş düşüncelerle orada serumun bitmesini bekledim. Serum bittiğinde odaya bir hemşire gelip onu çıkardı. Ablam da geldiğinde koluma girip birlikte hastaneden çıktık. Sanki her an kırılabilecek bir eşyayı taşıyor gibi narin ve ürkekçe kolumdan tutup yürümeme yardımcı oluyordu. Ona gözlerimi devirdim.

"Neden öyle bakıyorsun? Çok korktum!"

"Tamam ama ben hasta değilim, bana öyle davranma. Sadece bayıldım abla."

"Olsun. Sen benim tek kardeşimsin sana bişey oldu diye çok korktum."

Yüzü düşünce onu neşelendirmek için güldüm. "Merak etme domuz gibiyim. Bana hiç bir şey olur mu? Baksana şu halime." kolundan çıkıp yolun ortasında ellerini tutup dans etmeye başladım. O da gülüp bana eşlik etti. Bir kaç insanın anlamsız bakışları üzerimizde gezinirken biz gülmeye devam ettik.

"Delisin sen!"

"kesinlikle!"

Biraz daha kıkırtıdan sonra dansı kesip yola devam ettik. Telefonumun melodik sesi bir aramam olduğunu gösteriyordu. Arayan en yakın arkadaşımdı.

"Efendiiim?"

"Laçin aradığınız kişiye şuan da ulaşılamıyor lütfen daha sonra tek- Eren ver şu telefonu bana!"

Telefondan gelen boğuşma sesi Sıla ve erenden geliyordu. Büyük ihtimalle sıla beni aramak istemişti yanında olan eren de şebeklik yapıyordu işte. Her zaman ki halleri diyip gülümsedim.

"Kuzum nasılsın seni arayayım dedim de Eren de yanımdaydı biliyorsun bu değişiği. Eren çek şu toynaklarını!"

"iyiyim hastaneden çıktım eve doğru yürüyoruz ablamla. Siz napıyorsunuz?"

"biliyorum ablan haber verdi banada. Bizde oturuyoruz. Eve geçince haber ver Bi göreyim seni."

"Tamamdır. 10 dakikaya evdeyim zaten."

Telefonu vedalaşıp kapattık. Eve varana kadar bu yaşadıklarımı Sıla'ya anlatıp anlatmamayı düşündüm. Nasıl tepki verirdi bilmiyorum. Gerçi ne tepki verse yeridir.
Sonuç olarak anlatmaya karar verdim. O beni anlar asla yadırgamazdı. Yıllardan beri arkadaşlığımızın sürmesinin nedeni de buydu işte.

Eve girince ablam çay koydu bende odama çıktım. Üzerimi değiştirirken kapının çaldığını duydum. Sıla ve Eren gelmiş hatta odama yürüyorlardı.

Kapıyı çalındı. "girebilirsiniz." diye seslendim. Pata küte içeri girme yarışı yaparak kapıya sıkışma badiresi atlattıktan sonra ikiside odadaydı.

"Napıyorsun kızım, az yavaş ya!"

"asıl sen yavaş be dengesiz!"

İkisinide çekip yatağa oturttum.

Onlar hala birbirlerine ters ters bakarken ben pat diye olaya girmiş bulundum.

"Ben rüyamda gördüğüm birine aşık oldum. Ve onunla sanırım telepatiyle konuşmaya bile başladık."

Ikiside birbirlerinden gözlerini bir anda bana çevirip şaşkınca bakakaldılar.

"Tamam öyle hemen söylemem biraz ani ol-"

Eren kahkaha atıp yanındaki Sıla'yı dürttü. "Kız bu bayılınca kafasını sert vurmuş vallahi."

Sıla onun aksine gülmüyor bana ciddiyetle bakıyordu.
"Laçin yavrum gerçekten kafanı nereye vurdun. Söyle de Eren'in de nasıl bu hale geldiğini kavrayayım. "

Eren gülmeyi kesip ona tek kaşını kaldırıp baktı."pardon da neden bana şuanda laf sokuluyor?"

İkisine de göz devirip ofladım. "Ciddiyim."

Sıla bu sefer elini aman diyip salladı. "Allah aşkına Laçin ne dediğini anlamıyorum. Birine aşık oldun yani."

"öyle biri değil işte. Rüyamda gördüm. Okadar gerçekçiydi ki. Sanki yıllardır onu seviyormuşum gibi. Öyle huzurluydum ki yan yanayken. Sonra iş yerinde bu olay üzerine düşünürken dengemi falan kaybettim. Onun sesini duydum bana bir şeyler söyledi."beni hissettiğin an aklınla kalbin arasına sığınıyorum" dedi sonra da bayılmışım hastanede uyandım. "

Eren kocaman gözleriyle"Oha!" dedi sadece. Sıla kaşlarını çatıp bana bakmaya devam etti.

"Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Film gibi. Vallahi inanasım gelmiyor ama ne bileyim çok değişik."

"Evet hatta çok saçma. Ama yemin ederim adımın Laçin olduğu kadar eminim."

"ee ne olacak şimdi? Aşığın kim bari tanıyor muyuz?" erene ters ters baktım.

"Tanıyor olsak neden rüyamda ya da başka türlü iletişimle konuşayım. O özel ve başka biri."

Eren parmağını şıkatıp "mantıklı." dedi.

"ee o zaman şimdi ne olacak?" sıla herkesin aklındaki soruyu ortaya atmıştı.

"Bilmiyorum. Zamanla öğreneceğiz.."

...

Evinden UzaktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin