HAESOO (Go ha jin)
Yataktan kabus görmüş halde birden kalktım. Ağladığımı fark edince elimle sildim gözyaşlarımı.
Sanki yıllardır rüyamın içindeydim. Yatağımdan kalkıp üzerimi değiştim. Tarihi eşyaların bulunduğu fuar'a gittim. Goryeo zamanımdaki sabunların , kokuların, pudaraların olduğu bölümde görevliyim.Karşından yanıma bana doğru bi adam geldi. Sanki adamı yıllardır tanıyor gibiyim.
Bir o kadar da hiç görmemiş gibiyim. Adam gözüyle pudraları işaret etti." Ne kadar güzeller değil mi?" Dedi ve gülümsedi.
" Bencede güzeller bayım. Kral taejo zamanımdaki hanedan kadınları güzelliklerine güzellik katmak için kullanırlarmış. " dedim.
" Evet. Haklısınız. "
Başım uyandığımdan beri ağrıyordu. Hafiften gözüm karardı. Başım dönmeye başladı.
" İyimisiniz hanımefendi? " deyip kolumu tuttu.
Kendimi toparlayıp tebessüm ettim. Ve
" İyim. Sadece başım döndü. Afedersiniz."
" Önemli değil. Kendinize dikkat edin." Deyip yanından ayrıldı.
Bende toplu olan saçlarımı saldım. Saçlarım acımıştı. Koridorlarda dolaşmaya
başladım. Gezerken dikkatimi duvardaki tabloların olduğu bölüm çekti. Teker teker incelemeye başladım.Tablolardaki kızı görünce aklıma bölük pörçük anılar geldi. Gözlerim dolmaya başladı. En son ki tabloda lakabı " kanlı kral" diye anılan 4. Prens wand soo'yu gördüm. Herşeyi hatırlamaya başlamıştım.
Tablo 'nun yanında yazanlar canımı yaktı.Ağlamam şiddetlenmişti. Elimi ağzıma koydum.
" Özür dilerim. seni yalnız bıraktığım için...Özür dilerim..." dedim.
Elimden hiçbir şey gelmiyor. Keşke o zamandan gitmek istemeseydim. Ona yine uzaktım ama en azından aynı zamandaydık...
- WAND SOO -Sen de beni yalnız bırakınca kendimi kaybettim. Haesoo bir bilsen seni ne kadar özledim. Demek faklı dünyadansın...
Hangi zamanda olursan ol seni bulucam.
Çünkü sen benim tek kraliçemsin.Georyo'daki bütün hizmetçileri, harem ağlarını hepsini katlettim. Senin kıyafetlerini sakladım. Benim sana verdiğim tokayı da bırakmışsın. Bizim bir kızımız olmuş onu bile söylemedin yada söyleyemedin yazdın.
Ben okumadım. Biliyor musun kızımızda aynı sana benziyor. Ama maalesef yakın bir zamanda öldü. Yaşayacak bi nedenim vardı. Sen olmassan da senin yarın yanımdaydı.
Senin yokluğun canımı öyle yakıyor ki ...
Senin ilk çıktığın o hamam'a belki tekrar çıkarsın diye girdim. Sıcak su bedenimi yakıyordu. Ve bütün bedenimi suya gömdüm. Suyun beni aşağıya doğru çektiğini anladığında çırpınsamda suyun kuvvetine karşı koyamadım. Nefesim gitdikçe tükeniyordu.Yukarıya baktığımda yüzeye yaklaştığımı gördüm. Birden su beni yüzeye fırlattı. Yeniden nefes almak güzelmiş. Etrafıma bakınca ormanlık alanın içinde nehirdeydim. Ama nerede olduğumu bilmiyorum. Kendi zamanımdan çok uzağım.
Acaba haesoo bu zamanda mı? Üstüme
Başıma baktığımda kendi kıyafetlerim yerine olduğum zamana ait kıyafetler var.Haesoo seni bulmak için geliyorum. Sen bana aitsin kimseye gidemezsin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moon lovers sezon /2/
Teen Fiction" Özür dilerim. Özür dilerim seni yalnız bıraktığım için... Özür dilerim...." " Sen ve ben madem aynı dünyadan değiliz... Seni gelip bulacağım... Benim soo'm"