Jimin,on dakikadır mutfağın zemininde oturmuş bir şekilde bütün karamsarlığıyla olacakları düşünürken kafayı yemek üzereydi.Jungkook evin etrafında pervane gibi dönüp dolaşıyor,odaları toparlıyordu.Abisini uzun zaman sonra yeniden göreceği için heyecanlıydı küçük kardeş,kendine ait olan evinde onu ağırlamak çok gurur verici hissettiriyordu ona.
Öte yandan düşünmekten delirmesine ramak kalmış olan Jimin ise,bu evi kendisi ve Jungkook ile birlikte imha etmeyi hayal ediyordu.
En büyük korkusu başına gelmişti.
Jimin bu zamana kadar onların kavgalı olduğunu bilerek onu bir daha asla görmeyeceğini zannettiğinden içini ferah tutmuştu.
Ta ki sevgilisinin gelip abisiyle barışık olduğunu ve onu evine davet ettiğini söyleyene dek.
Böyle bir ihtimal onun en büyük korkusuydu ve işte,gerçekleşmişti.
Gelmesine sadece yarım saat kalmıştı.
Otuz dakika.
Şimdi yirmi dokuz oldu.
Jimin yerin dibine girmek istiyordu.
Ya kaçacağım,ya da görünmez olacağım diye düşündü.
Onun yüzünü görmemek için her şeyi yapabileceğine yemin edebilirdi.
Daha fazla ağlamak istemiyordu.
Ruhu çoktan çöküşe geçmişti bile,yavaş yavaş kendini tükettiğini hissediyordu.
Kendi kendini yaraladığını hissedebiliyordu.
"Jimin!Son kalan kolileri üst kata taşımama yardım eder misin,çabuk olmamız lazım!"
Jimin içine çekebileceği en derin nefesi çekti.Kafasını salladı ve kendini toparlaması gerektiğini haykırdı içinden.Ona bir şey fark ettiremezdi,normal davranması gerekiyordu.
Ağır bir şekilde oturduğu yerden kalktı ve koşuşturan oğlana yardım etmeye gitti.
Jungkook onu gördüğü an kocaman gülümsedi ve elindeki küçük koliyi onun kollarına bırakıp yerdeki büyük koliyi kucakladı.Üst kata çıktılar ve her şeyi yerine yerleştirdiler.Jimin ruhsuz bir şekilde ona söylenilenleri yapıyor,eşyaları yerleştiriyordu.
Zihni çok durgundu,bir çare aramaktan vazgeçmiş ve akışına bırakmıştı olacakları.Panik yaptığı an her şeyin mahvolacağını biliyordu,sakin olmalıydı,olabildiğince sakin.
"Salondaki bavullar da son eşyalar,Jiminie.Onları getirdiğin zaman işimiz bitecek."
Jimin sakince nefesini verdi ve odadan çıkarak alt kata ilerledi.
Merdivenleri bitirdiği an kulaklarını dolduran melodi,zihninin içinde yankılandı ve bütün durgunluğunu dağıttı.
Sesin geldiği tarafa ilerleyerek gözleriyle çalan telefonu aradı.Salondaki koltuğun arasında titreşen ve yanıp sönen cihazı bulduğunda hiç düşünmeden eline aldığı gibi açtı.
"Alo?"
"Jiminie?Ne yapıyorsun ballı çöreğim, annen seni çok özlemiş~"
Jimin babasının sesini duymasıyla şaşırdı ve içini kaplayan neşeyle hafifçe gülümsedi.
"Yeni evimi düzenliyorum baba,ben de sizi özledim..Osaka turu nasıl gidiyor?Her şey yolunda mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE IF YOU DARE
Fanfictioncesaretin varsa beni sev. -yoongi&jimin (başlangıç, 23.10.19)