Beş yıl sonra
Hayat hepimizi farklı yerlere savurmuş, hepimize ayrı bir yol çizmişti. En son ne zaman bir araya geldik anımsamakta zorlanıyorum. Öncelikle hiçbir şeyin lisedeyken olduğu gibi kalmadığını söylemem gerek, keşke öyle olsaydı...
Ancak işler çok değişmişti, pek çoğumuz artık görüşmüyorduk bile.Jaehyun ve Jungwoo hyung uzun bir süre sevgili olmayı denemeye çalıştılar ancak bir türlü olmadı işte. Olmadığını biz bile görebiliyorduk. Bir süre sonra onlar da zorlamaktan vazgeçmiş olacaklar ki Jungwoo hyung ailesinin yanına, Amerikaya gitmişti.
Jaehyun hyung babasının işinin başına geçti, büyük bir oyuncak şirketini yönetiyordu. Hâla ara sıra Yuta ve Taeyong hyungla görüşüyordu üstelik eskisi gibi takıntılı da davranmıyordu sadece herhangi bir kadınla veya erkekle uzun süreli bir ilişkisi olamıyordu işte.Chenle ve Kun hyung sevgili olmuşlardı, Chenle hâla üniversitede okuyordu ancak Kun hyung onun yanında kalabilmek için çok çalışmıştı ve şimdi Chenle ile aynı üniversitede çalışıyordu. Hepimiz onun kararlılığını ve çabasını takdir ediyorduk.
Johnny ve Ten hyunga gelince onlar üniversiteyi ikinci sınıfta bırakıp beraber bir kafe açmış, adını da 24. cadde koymuşlardı.
İlk kez tanıştıkları yer...Sanırım en acıklı hikaye Yuta ve Taeyong hyungunkiydi, Tae hyung lisenin son senesinde hamile kaldığı için okulu bırakmak zorunda kalmıştı ve şimdi iki yaşında tatlı mı tatlı bir kızı vardı. Yuta hyung aynı anda hem çalışıyor hem de okuluna devam ediyordu. Yanlarında ailelerinin desteği olmadan, Seul gibi bir yerde yaşamaları çok zordu ancak bir şekilde başarmışlardı işte.
Beni ve Jeno'yu sorarsanız, biz hâla okuyoruz ve Yuta hyunglarınki kadar olmasa da acıklı bir hikayemiz var. Olmuyor işte, ben onu deli gibi seviyorum o da beni seviyor ancak bir türlü birbirimize açılamıyoruz. Zaman geçip gidiyor ve biz en güzel yıllarımızı ayrı geçirmeye devam ediyoruz.
Hyunglarımın hayatlarından bahsediyorum çünkü bugün önemli bir buluşmamız var, uzun süre sonra ilk defa hepimiz bir arada olacağız. Yuta hyung kızının tam olarak iki yaşına girmesini kutlamak için hepimizi evlerine çağırdı. Aslına bakarsanız bütün bu düşüncelerin aklıma gelmesini sağlayan şeyde tam şu anda önünde durduğum tatlı oyuncak bebekti, küçükken oynadığımız bebeklere o kadar benziyordu ki beni çocukluğuma götürmüştü.
Birden omzuma değen ellerle dikkatim dağıldı ve başımı hızlıca yanıma çevirdim, Jeno gülümseyerek bana baktı ve bebeği görünce sesindeki hafif alayla konuşmaya başladı.
"Bu çirkin şeyi mi beğendim yoksa?"Alınmıştım biraz,
"Çirkin değil bir kere, çok tatlı.""Taeyong hyungun kızını bunu almayı düşünmüyorsun değil mi?"
"Hayır ama yine de güzel. Sen bir şey beğendin mi bakalım?"
Jeno kendini beğenmiş bir şekilde gülümseyip beni elimden tutarak büyük bir oyuncağın önüne getirdi,
"İşte bunu beğendim."Devasa bir Barbie bebek evi.
Ben de onu taklit ederek alayla gülümsedim,
"Sence bu çok mu güzel bir hediye yani?"Gözlerini şaşkınca bana çevirdi,
"Evet, tabii ki!"Jeno'yu kenara itekleyip insanın üstüne üstüne gelen rafları incelemeye devam ettim. Arkamdan yürüdüğünü bildiğim için açıklama yapma gereği hissetmiştim,
"Eğer iki yaşında bir kızım olsaydı o saçmalığı evime sokmazdım. Üstelik Tae hyungun huylarını biliyorsun, temizlik takıntısı var. Ona göre bu oyuncak evde kalabalık yapan gereksiz bir eşyadan fazlası olmayacaktır. İşe yarayacak bir şeyler alalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ı got you - nct
Teen Fiction"i was dying on my knees, you would be the one to rescue me."