hep kendi yaralarımı kendim sardım

1.1K 95 132
                                    

Uzun zaman önceydi, gece olup tüm ışıklar söndüğü zaman gökyüzündeki yıldızları görebiliyor ve bizi yaratan tanrının büyüklüğünü iliklerimize kadar hissedebiliyorduk. Hepimiz onüç ondört yaşlarındaydık ve birbirimizle sonsuza kadar kardeş kalacağımızı düşünüyorduk, bir kardeş ancak cebir öğrenirken yardım etmiyor veya sınavda kopya vermiyorsa ihanet etmiş sayılır ve gruptan dışlanırdı.
Başka ne birbirimizden ayrılmamıza sebep olabilirdi ki, ellerimizde birbirinden farklı boyutlarda ancak hepimizi ortak bir kanda toplayan kesiklerimiz bile vardı.
Geride bıraktığı yaraizini hâlâ taşıdığımız ancak kimimizin  sahip olmaktan pişman olduğu izler...

Ortaokuldayken dokuz kişilik arkadaş grubumuz tüm okuldaki en havalı birlikti, lisede de öyle.
Birimize zarar gelecek olması hepimizin incineceği anlamına gelirdi ve bize bulaşan tüm üst sınıfları def etmek için Johnny hyung her zaman arkamızdaydı. Ancak biz lise ikiye geçtiğimizde işler değişmeye başladı, bilmiyorum belki de hiçbir şeyin değiştiği yoktu belki de yalnızca biz olanların farkına varamamıştık...

Her şey Johnny hyungun birgün kantinde Ten'i giydiği yırtık kot yüzünden azarlamasıyla başladı, hepimiz her zamanki korumacı tavrı olduğunu düşünmüştük ancak değildi. Ten cevap verdikçe hyung daha çok öfkeleniyordu ve en sonunda iş kantinin ortasında yumruk yumruğa bir kavgaya tutuşmalarına kadar uzandı.

Neye uğradığımızı şaşırmıştık, ilk defa birimiz, diğerine karşı fiziksel şiddet uyguluyordu ve bu çok yabancı olduğumuz bir şeydi. Yuta hyung araya girip onları ayırdığında Johnny hyungun dudağı, Ten'in de kaşı kanıyordu. Aslında o ikisi her zaman çok iyi anlaştığı için kavganın sebebini deli gibi merak etmiştik, Johnny hyung da bizi çok merakta bırakmadı zaten.
Ten'e yeniden saldırmaması için Yuta hyung hâlâ onu tutarken yumruk yaptığı elini açmış işaret parmağını tehditkar bir şekilde sallayarak bağırmıştı.
"Git kendini becert o adama rahatla!"

Hangi adamdan bahsettiğine dair hiçbir fikrimiz yoktu, nefesimizi tutmuş ikisini izliyorduk. Ve Ten en sonunda hepimizin merak ettiği o muhteşem soruyu sordu,
"İstersem becertirim bundan sanane aptal, sanane!?"

Johnny hyung ileriye doğru öyle sert atılmıştı ki Yuta'nın bedeni sallandı.
"Aşığım sana, aşık. Dayanamıyorum, mahvoluyorum görmüyor musun?"

İşte o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı, belki de aramızdaki sihirli kardeşlik bağı birinin kardeşliğe ihanet etmesiyle birden yok olmuştu.
Ten ve Johnny hyung bu olaydan kısa süre sonra sevgili oldular ancak bizim yanımızdayken herkesin gözü onların üzerindeydi ve gerçekten diken üstündeydiler. Bu yüzden gruptan ilk uzakalaşan onlar oldu.

Geceleri kaldığımız yurdun yemekhanesinden yemek aşırırdık ve bu bizim beraber yapmaktan en çok hoşlandığımız şeydi, bir gün Johnny hyung ve Ten bize katılmadılar. O gün yediğimiz hiçbir şeyin tadı yeterince güzel değildi biz de lezzetsiz yemekler için risk almaya değmeyeceğini düşünerek bu alışkanlığımızdan zamanla vazgeçtik.

Artık en eğlenceli aktivitemiz değişmişti, hepimiz aynı odada kaldığımız için geceleri uyumadan önce birbirimize korkunç hikayeler veya cinsellikle ilgili zırvalıklar anlatıyorduk. Yuta hyung grubun çapkını olduğu için genellikle tüm tecrübeler ve anılar ondaydı. Bir gece Yuta hyungun üst sınıflardan Yenahla tuvalette işi pişirmesini dinliyorduk ki Taeyong hyung aniden kaşlarını çatıp onaylamaz bir sesle mırıldandı,
"İğrençsin Yuta."

Bu size normal gelebilir ancak bizim için garipti çünkü kardeşliğimizin kitabında yargılamak yoktu yalnızca kabul etmek vardı, Yuta hyung eğlenceli diyorsa tuvalette sevişmek eğlenceliydi, iğrenç değil.
Ancak Yuta hyung buna sinirlenmiş görünmüyordu yalnızca dudağı sağ tarafa doğru kıvrılmış ve kendini beğenmiş bir şekilde mırıldanmıştı.
"Nereden biliyorsun, hiç denedin mi?"

ı got you - nctHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin