Japonya'da her şeyden soyutlanmış bir şekilde geçirdiğim uzun bir zamanın sonunda kalbimden asla gitmeyecek ve yeri dolmayacak o boşluk ile bütünleşmişken yine bir doğum günüm daha geldi .
Ailemin zoru ile bu sefer de onlarla birlikte evimizde kutlama yaptık .Ailem
onlar hiçbir şey bilmiyordu bilmemeleri gerekiyordu nasıl canımın yandığını ,kabuslarımı, neler kaybettiğimi bilmemeleri gerekiyordu çünkü savaşmayı onlar olmadan öğrendim ve böyle de devam edeceğim. Beynim ile duygularım ile savaşıyordum ve sanırım huzur uykusuna kadar da böyle gidecekti ."Eiji dilek tut ve mumu üfle ."
Dilek Tanrı'dan istenir değil mi ? O benim ne istediğimi gayet iyi biliyor ama yapacak gücü kendinde bulamıyordu. Yine de gülerek gözlerimi kapattım ve ailemin mutlu olmasını bahane ederek mumu üfledim . 22 yıl olmuştu bu gezegene düşeli,22 yıl ne güzel canıma okunmuştu.
Klasik gece sohbetlerinden sonra kendi evime yola çıktım eve gidesim yoktu biraz hava almak istedim ve azıcık ta kaybolmak. Rüzgar sağdan esti sağa döndüm soldan esti sola döndüm hava çok soğuktu ve ben çok üşüyordum aldırmadım ve sonunda çıkmaz sokağa geldim sessiz bir barın ışığı sokağı aydınlatıyor daha az korkunç kılıyordu içeri geçtim ve paramın yettiği kadar bira söyledim . Fonda hafif bir müzik gülüşen,ağlayan tahta masaya dümdüz bakan insanların arasında kendimi sakladım ve kendi kendimin arkadaşı oldum ." Şerefe ." dedim kendime. Bu güzel akşamın şerefine (!)
Param bitince yavaşça yerimden kalktım başım dönüyor gerçeği anlamak zorlaşıyordu zamanı hissetmiyordum beynim konuşamıyordu sanırım kendimi en sevdiğim zamandaydım. Araba gürültülerinin gitti şehrin asıl sahiplerinin yavaşça ortaya çıkmaya başladığı zamanlardaydım gülerek evi aramaya başladım ama rüzgar bana yol göstermiyordu en sonunda soğuktan mıdır uykumdan mıdır oturdum bir banka gülerek karı seyrettim sakuraları binalardaki mutlu reklamları hiç beynimi dinlemedim. Boş boş harcadım ayın evrimini .
"Amacın burada ölmeye çalışmak mı ?"
Başımda sadece gölgesini gördüğüm bir adam sesi vardı ben de sadece gülerek başımı salladım bir anda beni tuttu ve yürümeye başladık içtiğim içkidenmidir nedir bir türlü yüzünü göremiyordum ama soğuk nefesini hissediyordum beni ayakta tutan ellerini hissedebiliyordum nereye gidiyorduk hiçbir fikrim yoktu ama ona inandım ve kendimi bıraktım .Gözlerimi açtığımda üstümde iki kat yorgan vardı ve sehpada da sıcak bir kahve sonra adım seslerini duydum evimdeydim, yabancı sandalye çekip karşıma oturdu sonunda onu tamamen görebiliyordum . Çatık kaşlarının altındaki zümrüt yeşili gözlerini rüzgardan dağılmış kısa sarı saçlarını siyah kolsuz tshirtünü güçlü kollarındaki yara izlerini her şeyi görüyordum. Bana uzanıp oturmamı sağladı ve kahveyi uzattı . Beni resmen iyileştirmişti artık üşümüyordum ve başım dönmüyordu kendime az da olsa gelmeme rağmen beynim hala suskundu canımı sıkmıyordu .
Sessizce kahvemi bitirip biraz daha ısındım ve tamamen ona döndüm .
"Ben ...teşekkür ederim. "
O sert suratı bir anda donuklaştı ve yerini acı bir gülümseme aldı .
" Hep ayak bağı oluyorsun ."Anlamasam da gülümsedim ve düzgün oturdum ve bir anda tüm günümü ona anlattım ve o da beni garipsemeden dinledi .
"Ve sonra da bir yabancı hayatımı kurtardı ."
"Yabancı ?"
"Üzgünüm adınızı bahşeder misiniz ?"Bu sefer onu gerçek anlamda güldürdüm .
"Bana bu aralar Fernweh diyorlar sen bana öyle seslen. "
"Fernweh biraz sen kendini anlat ."
"Ben bir yolcuyum bu kadar bilmen yeterli Asyalı çocuk. "
Kolunu uzatıp saçlarımı okşadı . Nedense bana dokunduğunda veya konuştuğunda hiçbir şey yapamıyordum beni yine yavaşça yatırdı ve üstümü örttü başımın olduğu yere ,yere oturdu ve saçlarımı okşamaya başladı.
"...You'll always have to be like this bright skyLike this white cloud
You'll always have to smille as if nothing happened
Don't look behind you and leave
Don't find me again and live
Because I keep no regrets from loving you
Remind only of nice memories
Somehow I can get through this
Somehow I can get back on my feet
You should be happy if you live like this
Day by day I become dull
I hope your heart is relieved
Please, forget me and live
Those teard will completely dry..."
Ölmeden önce Meleğin beni çağrışı gibi bir sesi vardı sanki söylediği şarkı beni huzura kavuşturacak gibiydi bir anda 3 yıldır dökmediğim göz yaşlarım akmaya başladı o sadece gülerek beni izlemeye devam etti ve göz yaşımı sildi .
"İyi ki doğdun Eiji ."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑩𝒐𝒓𝒏 𝑻𝒐 𝑫𝒊𝒆 /𝑩𝒂𝒏𝒂𝒏𝒂 𝑭𝒊𝒔𝒉
FanfictionRuhların doğumundan beri yarım bıraktırılmış bir aşka itafen.