1.Bölüm / Yeni Bir Başlangıç

393 36 22
                                    

Merhaba adım Semra,23 yaşındayım daha önce staj yaptığım yerler haricinde bir çalışma hayatım olmadı. Okulum yeni bitti sayılır. Okulum benim her şeyimdi. Ailem,arkadaşlarım,sosyal yaşamım kısaca herşeyimdi,yani şimdi hayatım bitti. Yeni bir hayatım,yeni bir hedefim, yeni bir nefesim olmalı.
Öyle görünüyor ki bundan sonra iş hayatı benim her şeyim olacak. Gerçekten kusura bakmayın,biraz heyecanlıyım,tecrübem de fazla yok. Anlamışsınızdır zaten,hani daha fazla boş ve anlamsız cümlede kurmak istemiyorum.

Birbirine karıştırmıştım herşeyi,sözde Üniversite mezunuyum ya,iki kelimeyi bir araya getiremedim.

insan kaynakları müdürünün telefonla konuşması bitmişti,adam yüzüme tebessümle baktı bir süre. Sevgi dokunuşu mu yoksa dalgamsı bir vücut hareketi miydi anlayamamıştım. Konuşmaya başlarken de ellerini bir orkestra şefi gibi kullanacağını hemen fark ettiriyordu.

Semra başvuru formunu inceledim ve gerçekten okul derecen iyi,sana verilen görevleri de sorunsuz bir şekilde yapacağını tahmin ediyorum.
Hani evraklarında hazırmış,o zaman pazartesi günü işbaşı yaparsın.
Hayırlı olsun diyelim şimdiden,semra.

Adam sanki ezbere konuşuyormuş gibi bir çırpıda anlaşılır biçimde durumu özetlemişti. Şimdi tebessüm etme sırası bendeydi. Artık bir işim vardı. İçimdeki gerginliğin üzerine,mutluluk duygusu ağır bir şekilde oturmuştu.

Çok teşekkür ederim.
Çok mutlu oldum.
Gerçekten bu kararı verdiğinize pişman etmeyeceğim sizi,pazartesi günü görüşmek üzere efendim.

Sözlerim bittiğinde ayağa kalkmış, odanın çıkış kapısına doğru yürümeye başlamıştım. Kapıyı kapatırken,içerde bir bebek uyuyormuş ve uyanmasın diye,nazikçe kapatan bir anne gibi oluyordum şimdide. Neşe kaplamıştı tüm benliğimi. Kendimi o kadar enerjik hissediyordum ki hastanenin merdivenlerinden inerken bir anda kendimi okul çıkışında,gibi hissediyordum.
Çıkış kapısına geldiğimde,otomatik kapı: açıl susam açıl Dememe kalmadan açılmıştı. Kapıdan dışarıya adım atar atmaz sanki güneş kafama düşüp, parçalanmış ve parçaları da vücudumun diğer kısımlarına yerli yersiz yayılmış gibi hissettim.

Dışarısı çok sıcaktı ve güneş ortalığı adeta kavuruyordu. Kafamı kaldırıp güneşe bakmaya çalıştığımda,gözlerim kamaşmış ve gözlüğümün camı bir anda ısınmıştı. Bu havada dolmuşla yada yaya olarak bu yolun kahrını çekemezdim. Hemen yaya kaldırımın kenarına park etmiş,müşteri beklemekte olan,taksiye,atmıştım kendimi. Adresi tarif ettikten sonra camı sonuna kadar açıp,şehrin manzasını eşliğinde,radyoda çalan parça ya içimden eşlik ederek,yola devam ediyordum. Bir süre sonra ulaşmak istediğim noktaya geldiğimde: taksiciye sağa çekmesini söyledikten sonra,parasını verip eve doğru yürüyerek ilerliyordum. Yalama olmuş kapının kilidiyle bir süre münakaşa verdikten sonra kazanan yine ben oluyordum. Kapıyı açıp içeri girdiğim anda,

Bana bak kızım,bana o işe alındığını söyle tamam mı?
Senin paranı falan da istemiyorum.
Ya hayır atacağım dışarıda kalacaksın. Anlamıyor musun beni?
Seninle yaşamak istemiyorum.
Ya kendine yeni bir ev arkadaşı bul ya da kendine yeni bir ev tut.
Ne yaparsan yap ama hafta sonuna kadar evi terk et,yoksa gerçekten koyacağım seni kapının önüne.
Ben dışarı çıkıyorum.

Ev arkadaşım,Rana bana nefretini kusarken,bense bir heykeltıraşın son eseri gibi cansız oracıkta kala kalkıştım. Gözlerim dolmuş,kulaklarım kızarmıştı. Rana dışarı çıkar çıkmaz,hıçkırıklar eşliğinde yatağıma kadar kendimi zor atmıştım. Ve hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım. Bütün neşemi almıştı ve üzerine kendi giymişti,şimdi. Gözbebeklerim kuruyana kadar ağlamıştım. Gözyaşlarımı ellerinin tersiyle silip ayağa kalkmıştım. Ayna da yüzüme bakma hissiyatı hissetmiştim. Aynanın karşısına geldiğimde,bitkin gözlerle kendimi sürüyordum.
Tipsiz ve itici bir kızdım,kesinlikle. Omuzlarıma dökülen,köylü kızı,saçları, uzunca bir burun,ucu telli,dişler ve yaygın,çene yapım. Bunlar yetmezmiş gibi bir de kötü görüntüme kötülük katan gözlüklerimi de unutmadım,tabi. Bir giyiniş tarzım bile yoktu.
Acaba ailem çirkinliğimi farkedip mi, bırakmıştı beni sokağa. Ne annem ne babam olmuştu. Bu yüzden uzun yıllar yetimhanelerde kalmıştım,sonrasını devlet yurtları izlemişti.
Hep bir askeri,hayat düzeninde yaşadım. Tek suçum beni kabul etmeyen bir anneden doğmaktı ve sadece uçkuruna düşkün bir babanın kızı olmaktı. Bunlarla kalsa o da iyi; yıllarca yalnızlığıma daha fazla yalnızlık katmıştı bu dış görünüşüm. Tanrı beni yaratırken iki kere unutmuştu ama ben hepsine rağmen okumuş hemşire olmuştum.
Çünkü çocukları seviyordum.
Benimde bir çocuğum olmayacak biliyorum. Hangi erkek bu tiple seni eş olarak alır,Semra. İşte ben de o yüzden hemşire oldum. Zaten başkalarının çocuklarında,çocuk özlemimi dindirmek için.

Şimdi güzelce yatıyorsun çirkin kız.
O hafifmeşrep kız,eve tekrar gelip seni üzmeden yatıyorsun. Sabah da kalkıp emlakçıya gidiyorsun. Kutu gibi,parana uygun bir ev buluyorsun. Yalnız kalıyorsun ama huzurlu oluyorsun,en azından. Hadi şimdi uyu bakalım.

Aynadaki dostuma canımı sıkan her şeyi anlatmış içimdeki her şeyi dökmüştüm. Şimdi daha iyi hissediyordum kendimi. Yavaşça yatağa uzandığımda,her akşam yatarken yaptığım gibi gözlerimi kapatıyorum ve sabahtan akşama kadar o gün içerisinde içime attığım,olayları gözümün önüne getiriyorum ve ağzıma geleni söylüyorum. Bu bir Bilinçaltı temizleme yöntemiydi ve çok işe yarıyordu,en azından bende.

Şehvetli bir kadının,sesinin kulaklarımla buluşmasının akabinde uyanıyordum. Ses,Rana'ya ait di.
Akşam barda tanıştığı bir erkekle yine gelmişti eve,sarhoş olduktan sonra yarım bıraktıkları işlerini sabah tamamliyorlardı. Her defasında senaryo aynıydı,sadece Rana'nın yatağa attığı erkek bedenleri değişiyordu.
Bir an kendimi Rana'nın yerine koyduğumda,kendimden utanıyordum. Prens prensesle işi bitene kadar ben de zindanımdan dışarıya çıkamayacaktım.

Sonunda evden çıkmışlardı. Onları beklerken hazırlamıştım. Hemen arkalarından ben de çıktım. İETT durağına geldiğimde,şans benden yanaydı ki hemen otobüs gelmişti.
Oysa Bir yere yetişmeye kalksam asla otobüs gelmezdi. Bugün tatil günü cumartesiydi. O yüzden de otobüsün içi boştu. Otobüsse binip,benim için ayrılmış gibi duran cam kenarındaki koltuğuma oturmuştum.
Her zamanki gibi yeni bir yalnızlık serüvenine çıkıyordum.
Bu sefer inançlı ve hazırdım.

Yo HayırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin