GENÇLERİMİZ, ÖZELLİKLE DE GENÇ KIZLARIMIZ DİKKATLİ OKUSUNLAR

21 8 0
                                    


Nikâhta velinin izninin şart olup olmaması İslâm hukukçuları arasında uzun tartışmalara sebep olmuştur. Biz burada önce velinin izninin nikâhta şart olmasını bildiren hadisleri vereceğiz. Daha sonra diğer görüşlere de açıklık getireceğiz. Hz. Peygamber, evlenecek hanımların özgürlüğünü her zaman öncelemiştir. Onların izninin alınmasını ve evliliğe razı olmalarını şu buyruğu ile beyan etmiştir: “Bir kimse kızını evlendirmek istediğinde onun iznini alsın.”[1] Bu ve benzeri birçok rivayetin varlığına rağmen Peygamber Efendimiz, evlilikte velinin iznine vurgular yapmıştır. Bu çerçevede şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir hanım, velisinin izni olmadan evlenecek olursa nikâhı batıldır, nikâhı batıldır, nikâhı batıldır.”[2] Nikâhın geçersiz olduğuna dair hüküm cümlesini Resullulah’ın üç defa tekrarlaması velinin iznine verilen önemi gösterir. “Kadın kadını; kadın bizzat kendisini evlendiremez. Ahlaksız kadınlar kendi kendilerini evlendirirler.”[3] hadisiyle beraber sahabenin, “Bizler kendi kendilerini evlendiren kadınları zaniye gibi addederdik.”[4] türünden rivayetler velinin izninin kaçınılmaz olduğuna işaret etmektedir.

Velinin iznini şart koşan rivayetlerle beraber Hz. Peygamber, İbn Abbas’tan mervî bir hadiste; “Babasının zorla evlendirdiği bir şahsa itirazını Resululah’a arz eden kıza; “Sen dilediğinle evlen, o nikâh geçersizdir.”[5] buyurması, evlenecek kadının tercihinin bağlayıcı olduğunun kanıtıdır. “Bunun üzerine kadın Ebulübabe ile evlenmeyi tercih etmiştir.”[6] Bu bölümdeki hadislere dikkatle baktığımızda görürüz ki evlenmek isteyen kadınlar velileriyle görüşüyorlar ve diyalog bir aile ortamında geçiyor. Kimse velisine rağmen ve ondan habersiz evlilik yapmıyor.

Yukarıdaki rivayetlerden hareketle hiç kimse; “Ebuhanife (rh.a), kadının özgürlüğünü önceliyor,velinin iznini önemsemiyor.” veya “İmam Şafi (rh.a), kadınların özgürlüğüne hiç değer vermiyor, velinin iznini özgürlüğün önüne geçiriyor.” türünden çıkarımlarda bulunmasın.

Her iki imam da insanı, aileyi, toplumu, ahlakı, nesli ve insani değerleri korumayı amaçlamaktadır. Ayrıca şunun da bilinmesi gerekir ki içtihatlar izafidir. Burada sorun, bu âlimlerimizin görüşlerini yarım yamalak öğrenip sonra da kadını köleleştirmek, ya da ailesine rağmen kız çocukları ile masa başında yapılan uydurma nikâhları cahilce savunmaktır. Özellikle İmam Ebuhanife günümüzde daha çok istismar edilmektedir.  Evlerinden ayrılıp üniversiteye gelen veya orta öğretim kurumlarında cinselliği keşfeden dindar ailelerin dindar kızları (!), “ Nikâh yapabilmek için iki tarafla beraber iki şahit yeterlidir.” hükmünce parklarda, kantinlerde ve öğrenci oturumlarında nikâhlarını (!) kıymaktadırlar. Modern gençlerin nikâha inanmadan işledikleri suçu, diğerleri de özenerek ama dindarca (!); hesabına uydurarak işlemektedirler. Kitabına uydurarak, diyemiyorum; çünkü yapılan işin Kitap’la ve Sünnet’le bir ilgisi yoktur. Sonunda doğan ve doğacak felaketleri yazmak bu çalışmanın konusu olmadığı için değinmiyoruz. Sadece şunu yinelemek gerekir. İmam Ebuhanife, böyle istismarcı bir neslin gelebileceğini hesap etmeden içtihadını yapmıştır. Bu istismarcı ve ahlaksız kişilere fırsat vermemek için, zamanımızda ilim adamlarının ve aile reislerinin, nikâhta velinin iznini şart koşan görüşü öne çıkarmaları ve ahlaksız kişilerin yaptıklarının dinle ve içtihatla alakasının olmadığı çocuklarının iffetine değer veren halka bildirmelidir. Eğer bu hususlarda Müslümanlar gevşeklik gösterecek olurlarsa toplumda hiç de istemedikleri sonuçlarla karşılaşabilirler. Yukarda geçen, “Velinin izni olmadan yapılan nikâh batıldır/geçersizdir.” hadisi öncelenmeli ve ahlaksızlığa pirim verilmemelidir. Müslüman gençlerin, diğer insanlardan farklı olduklarını kavrayarak cinsellik gibi hassas konularda dikkatli olmaları şarttır. Onların davranışları İslâm’ı bilmeyen insanlarca fetva gibi algılanır. Eğer kötülükleri referans alınırsa, Allah katında günahlarının karşılığı da iki katıyla verilecektir.

[1] Heysemi, Zevaid, c.IV, s.279

[2] Tirmizi,14, Nikâh, Had. no:1102, c.III, s.408

[3] Beyhaki, Sünen-i Kübra, 97, Nikâh, Had. no:13632,c.VII, s.177

[4] Beyhaki, a.g.e. Had. no:13633-4,c.VII, s.177

[5] Ahmed, Müsned,(Tah: Muhammed Şakir, Had.n o:2469) c.IV, s.155

[6] Beyhaki, a.g.e. Had. no:13686, c.VII, s.193-4

MEHMET SÜRMELİ

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 20, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MASUMİYET ŞİARIMIZDIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin