Namjoon öyle uçlarda yaşayan bir insan değildi. Bozmak istemediği alışkanlıkları vardı, daima aynı kişilerle görüşürdü. Yediği, içtiği pek değişmezdi. İşte giydiği iki farklı tulumu vardı ama ikisi de aynı renkti, koyu mavi. Kahvaltısı hep aynıydı. Radyodan hep aynı kanalı dinlerdi, diline dolanan şarkılar bile pek değişiklik göstermezdi. Gayet sıradan bir insandı Namjoon, değişikliğin ona ve hayatına iyi gelmeyeceğine kendine inandırmıştı ki bu, bu mahalleye taşındıktan sonra olmuştu. Burada, roman boyunca kendisiyle hiç çelişmeyen, sürekli stabil davranışlar gösteren karakterler gibi yaşayacağına, bunun ona huzuru vereceğine inanmıştı. Geçen yıllar ve geçmişe dönüp baktığında gördükleri kendini haklı çıkarmıştı. Bu mahallede, yaşadığı şekilde mutluydu.
Ancak Jin'in hayatına damlamasıyla değişiklik yavaş yavaş değil tüm hızıyla hissedilir olmuştu. Namjoon, kendine kızıyordu; ona engel olacak kadar güçlü olmayışını kızıyordu. Hâlâ eli kolu bağlı bir şekilde durmasına kızıyordu ve en çok Jin'e kızıyordu. Varlığına kızıyordu ve ondan nefret ediyordu. Daha önce böylesine kuvvetli bir duyguyu başkası için hissetmemişti, onu evinden kovan ve bir daha arayıp sormayan babası için bile böyle hisler beslememişti. Bu, canını sıkıyordu. Jin, öylesine biriydi; bu kadar yoğun bir hissi, negatif de olsa ona karşı beslemek anlamsızdı.
Ona gıcık oluyordu. Kendisinin asla yıkılmayacağına olan güvenine ve bu güvene sığınarak dizdiği sözlerine, alayla bakan gözlerine gıcık oluyordu. Tavırları deli ediyordu. Eline bungeoppangı tutuşturup rahat bir şekilde fırının önünden ayrıldığında sinirinden Taehyung'a bile veda etmeden tamirhanesine gelmiş ve elindeki çöreği yesin diye Soobin'e uzatmıştı. O ana kadar çöreği elinde tuttuğunun bile farkında değildi, yoksa yol kenarına bırakırdı. Soobin, çöreği büyümüş gözleriyle almış ve ustasından yayılan bu negatif enerjiden ürktüğü için bir şey diyemeden hızlıca yemişti. Gittikçe onun için daha fazla endişelenir olmuştu, onu daha önce hiç böyle sinirli görmediğinden Namjoon'dan oldukça uzakta duruyordu ve o konuşmadan gidip kendisine bir şey demiyordu.
Namjoon ise sinirini çalışarak unutmaya çalışıyordu. Radyoyu son ses açıp freni patlayan arabayı tamir etmek için şasinin altına girmiş, uzun süre konuşmadan çalışmıştı. Gerekli parçaları bile Soobin'den istemedi, yeri geldiğinde kalkıp kendisi aldı. Biliyordu, eğer ağzını açarsa hiç günahı olmayan bu çocuğun boş yere kalbini kıracaktı.
Neyse ki bu hâli çok sürmedi. Öğlene doğru işini bitirmişti, aklında ne Jin vardı ne de onun o gıcık hâli. Şasinin altından çıktığında eski Namjoon olarak dikilmişti Soobin'in karşısına ve gözleri birbirine değer değmez çocuğa gülümsedi. Çocuk önce şaşırdı ardından rahat bir nefes alarak ustasına gülümsedi. "Hyung, çok yordun bugün kendini."
Öyle ya, Namjoon bir kez bile ona seslenmeden her işi kendisi yapmıştı. Soobin, bir ara acaba bir kusur mu işledim de hyungum bana sinirli diye düşünmüş ve üzülmüştü ancak ustasını tanıyordu. Kendine kızsa karşısına alır onunla konuşurdu. Bu suskun hâlinde başka bir şey vardı.
"Çok da yorulmadım," dedi Namjoon, belini tutarak. Saatlerce bir tahtanın üzerinde uzanmıştı, her ne kadar tahta ile bedeni arasında minder olsa da rahatsızdı. Bu yüzden bir ağrı peyda olmuştu sırtında. Yine de çocuğa belli etmek istemedi. Daha çok gençti, o bu yaşta en ufak ağrıda çökerse Soobin kim bilir ne yapardı. "Hadi sen öğle yemeğini ye, ben de biraz dinleneyim."
Soobin başını sallayıp evden getirdiği yemeğinin başına oturdu. Aslında ustasıyla konuşmayı çok istiyordu ancak dili bir türlü varmıyordu sormaya. Hyungu onunla konuşurken her şey yolundaymış gibi konuşuyordu ancak kendi içine çekildiğinde düşüncelere dalıyordu. Şimdi yemeğini yerken de aynısının olacağını biliyordu, bu yüzden gözlerini ustasının üzerinden hiç çekmedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
pembe panter | namjin ✓
Fanfic"İnsanlar bana Jin demeyi tercih ediyor, polisler ise Pembe Panter. Sen ise, tatlı Namjoonie, yeni ev arkadaşım diyebilirsin." Sene 1997. Ünlü hırsız Kim Seokjin ya da polisler arasındaki takma adıyla Pembe Panter, yine polislerden kaçarken Namjoon'...