Kulağımda müzik , tıkır tıkır yeniden yazmaya başladım. En son lise zamanında yazmıştım. 3-4 yıl geçti buraya yazmayalı. Zaten diğer kayıtlı olanları da sildim. Sanırım geçmişimle pek barışık bir insan değilim. Siz geçmişinizle barışan tiplerden misiniz acaba? Ben değilim olamıyorum geçmişimdeki ben le sürekli konuşuyorum. Neden yaptın, bunu yapmamalıydın yada iyi ki oldu diyorum. Kavga ediyorum yada nadir de olsa sarılıyorum. Anı yada deneyim diyemiyorum. Kızgınım. Barışmam iyi olur belki yazarak barışmaya çalışabilirim. Sanırım ne istediğimi bilmiyorum. Kafamın karışık olduğu bir dönemde olmalıyım. Biraz müzik dinliyeyim diyorum iki dakika geçmeden sıkılıyorum, ee video izliyeyim diyorum yok olmuyor bare oyun oyna be kızım diyorum ondada tık yok. Sanırım şuan en iyi gelen şey yazmak. Deli gibi durmadan yazmak kulağımdaki müziklerle melodik şekilde yazmak. Benim özgürlüğüm de bu belki yazmak. Bir tür terapim. Yazmadan yapamam ben okumadan yapamam. Huzur bulduğum belkide kendimden bile kaçtığım tek noktadır yazmak. Kimseye bir şeyi anlatamıyorum korkuyorum artık çekiniyorum insanlardan. Ben olarak bir şey anlatmaya hislerimi söylemekten çekiniyorum. Hislerimden çekindikçe iyice hapis hane yaratıyorum dünyama. Özgür olmalı insan. Ben sözsel yani konuşmalarımla özgür olamadığımdan yazıyorum. Görseler bile yazdığımı benim sesim yok kalemim var.
- Yaşamak kadar sevdiğiniz insanlar oldu mu çevrenizde? Benim oldu. Mutlu oldum sevdim, sevildim de kim bilir? Ben bildim mi acaba sevildiğimi? Şuan düşündüğümde belki diyorum. Hissizleştim sanırım. Hislerimi köreltmeyi öğrendim büyüdükçe. Meğer büyümek kalp değil de taş taşımakmış göğüsünde. Bunu öğrendiğimden gayrı büyüdüğümü anladım. Sevmemeli değil sevmeli insan severken yaşamalı, ölürken huzur bulmalı sevgi ile. Ama ben yapamıyorum sanırım. Sevmek benim için parka gidememiş bir çocuk oldu. Biraz buruk, biraz hevesi kırılmış sanki. Ellerim soğuduğu zaman yüreğimi ısıtmam için bir kül gerekli bana.