RASULULLAH'IN KAVGA EDEN İKİ CEMAATİ BARIŞTIRMASI

12 7 6
                                    



Hz. Enes (r.a) anlatıyor; "Evs ve Hazrec Ensar'dan iki kabileydi. Cahiliye döneminde aralarında düşmanlık vardı. Rasulullah(sallalahu aleyhi ve sellem) onların yanına gelince, bu düşmanlık ortadan kalktı. Allah onların kalbini birbirlerine ısındırdı.

Onların bu birlik ve beraberlikleri Yahudileri son derece rahatsız etti. Müslümanları tefrikaya düşürmek ve aralarına fitne sokmak için hileler düşünmeye başladılar. Bir gün, Şas İbn-i Kays ismindeki ihtiyar ve dessas bir Yahudi, bu iki kabilenin gençlerini bir sohbette gayet samimi bir muhabbet içinde görünce fevkalâde rahatsız oldu. Müslümanlar arasındaki bu ittifakın kendi varlıklarını teh­likeye düşüreceği endişesiyle bir Yahudi gencini yanına çağırdı. İçindeki gayzını şöylece döktü: "Git, onların arasına gir ve onlara Buas Harbi'nden ve eski savaşlardan bahset... Her iki tarafın şairlerinin birbirleri hakkında söyledikleri şiirleri oku, kavmiyetçilik damarlarını tahrik et..."

 Bu genç, ih­tiyar Yahudi'nin şeytanî plânını aynen tatbik etti. Neticede gençler arasın­da gurur ve iftihar hisleri deprendi. Birbirlerine karşı öğünmeye başladılar. Her iki taraf da kendi kavim ve aşiretinin üstünlük ve meziyetlerini sayıp döktüler. Bu hususta karşılıklı şiirler okudular; derken iş çekişmeye kadar vardı. Sonunda iki genç, diz üstü kalkarak karşılıklı ağır hakaretlerde bu­lundular ve birbirlerini harbe davet ettiler. Bir anda kavmiyetçilik damarları kabardı, hissiyatlar alevlendi. Diğer gençler de, gözleri dönmüş olarak bu teklife iştirak ettiler. Nihayet harbetmek üzere şehrin dışındaki Harre de­nilen mevkie doğru yola çıktılar. Ayrıca her iki taraf da kendi kabile men­suplarına haber saldılar.

Söz konusu mevkide toplanan Evs ve Hazreçliler, çarpışmaya başlamak üzere iken, durumdan haberdar edilen Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz, Muhacir ve Ensâr'dan bir cemaat ile birlikte vakıa ma­halline yetişerek, önce yüksek sesle şu ayet-i kerimeyi okudu;
 بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
"Ey İman Edenler! Gereği gibi Allah'tan korkun! Ve Müslüman olmanın dışında başka bir halde ölmeyin."(Âl-i İmrân: 102)

 Ve sonra oradakilere şöyle hitap ettiler:

"Ey Müslümanlar! Ben sizin aranızda iken hâlâ siz ca­hiliye dâvası mı güdüyorsunuz? Allahu Teâlâ Hazretleri sizi İslâmiyet ile şereflendirdikten sonra, yine devr-i cahiliyete mi dönmek istiyorsunuz? Siz cahiliyet halinde iken Allahu Teâlâ aranızı te'lif etti. Cahiliyet dâvası ile eski hâliniz olan küfre mi dönmek istiyorsunuz? Allah'tan korkun, Allah'tan korkun!.."

Resûlüllah Efendimizin (S.A.V.) bu ikazı üzerine, her iki kabile bu işin, şeytanın bir aldatması ve dessas Yahudinin bir hilesi olduğunu anladılar. Silahlarını attılar, ağlayarak birbirlerine sarıldılar, kucaklaştılar.

Allahu teala bizi bu gazaba uğrayan yahudilerin şerrinden emin eylesin

ASR-I SAADET'TEN TABLOLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin