chapter 16

12.6K 1.6K 361
                                    

"Düğün töreni yarın mı gerçekleşecekmiş?!"diye bağırdı Jimin,pencereden dışarı bakarken. "Bu kadar ani bir karar çok..."

"Kim Namjoon'un mesajı bu şekilde."dedi kapının dibinde haberleri ileten hizmetkarı,sonra efendisinin iç çekişlerini görünce devam etti. "Jimin..."

Jimin sesli bir şekilde düşünüyordu. "Taehyung'u bir şekilde özgür bırakabilirsek..."dedi. "Belki bu durumu bir şekilde halledebiliriz."

"Namjoon sizi bayağı seviyor.Neden ondan bir iyilik istemiyorsunuz?"diyerek öneri sundu hizmetkar.

"İyilik mi?"

-

Namjoon,gelen misafire şaşırmıştı. "Jimin?"

"O kadar işinin arasında görüşmek istediğim için kusura bakma Namjoon."dedi Jimin,büyük ağabeyin önünde eğilerek.

"O nasıl söz öyle,yeter ki sen iste."diyip gülümsedi. "Sonuçta aptal küçük kardeşim başına bayağı dert açtı.Peki,senin için ne yapabilirim?"

Jimin,karşısındaki iblisin gözüne sertçe baktı. "Namjoon,o insana ne olacak?"

"İnsana mı?"diyerek düşündü Namjoon ve sonra aklına geldi. "Ah,evet şu 'Taehyung' denen çocuk değil mi?Neden sordun?"

"Onu bana verebilir misin?"

"Neden?"

"O insan,Jeon ile olan evliliğimi engelledi.Onu kendi ellerimle paramparça etmek istiyorum.Lütfen Namjoon!"

Namjoon,karşısındaki iblisin saçını okşamaya başladı. "Neden olmasın?"dedi gülümseyerek. "Köpeklerim kollarıyla bacaklarını kopardıktan sonra onu sana veririm.Kafası hala dururken daha çok eğlenirsin hem."dedi ve karşısındaki Jimin'in bozulmuş yüz ifadesini görünce sordu. "Yoksa onu hemen mi vermemi istiyorsun?"

"Hayır,hayır."dedi Jimin telaşla. "Düğün töreni gerçekleştikten sonra da olabilir."

-

Jimin kendini yatağa atmış ağlıyordu,kafasını yastıklara vuruyordu. "BAŞARISIZ OLDUM!İŞLERİ DAHA DA KÖTÜ HALE GETİRDİM!"

Hizmetkarı da onun bu halini görünce eğilip özür dilemeye başlamıştı. "Eğer ben bir şey söylemeseydim..."
Hizmetkarı daha sonra bu kadar perişan olan efendisine bakmıştı. "Jimin..."dedi ciddi bir ses tonuyla. "O insanı kurtarmaktan vazgeçmelisiniz."

Jimin hala bağırıyordu. "Yapamam!Yoongi'ye söz verdim.Taehyung'u sağ salim getireceğime dair ona söz verdim!"Jimin,yastığı ısırmaya başlamıştı. "Lanet olsun,ne yapacağım ben?"

Bunu dedikten sonra hizmetkarı bağırmıştı çünkü duvardan siyah geçit açılmıştı.Jimin arkasını dönüp geçidi görünce bağırdı. "Bu ne saygısızlık!"

Hizmetkar ve Jimin şaşkınlık içinde geçide bakarken geçidin içinden koşarak odaya fırlayan bir Hoseok görmüşlerdi,Hoseok odaya kendisini atarken bağırıyordu. "Jimin!"

Jimin gözlerini kocaman açmış şaşkın bir ifadeyle kendisine doğru koşan Hoseok'u görünce geri sıçramıştı.Hoseok da yere düşmüştü.
Jimin tedirginlikle seslendi. "Hoseok?"

Hoseok hala yerde uzanmış yatıyordu.

"Bu da ne demek oluyor?Sen nasıl..?"dedi Jimin.

Hoseok da burnunu tutarak başını kaldırmıştı.Burnunun kırıldığını düşüyordu. "Birden ortaya çıktığım için özür dilerim."

Jimin geçide baktı. "O şey nedir öyle?!"

"Kai'nin hizmetkarı..."dedi Hoseok ve ekledi. "Işınlanmak için."

Geçit birden kapanmıştı.Jimin yerde doğrulup oturan Hoseok'un karşısına geçip oturmuştu. "O bizim tarafımızda mı?Ama...Taehyung yanında değil mi?"

"Hayır..."dedi Hoseok tedirginlikle ve dakikalar önce yaşanan anılarını düşünmeye başladı.

flashback

"Kaçmak mı?"dedi Kai,zindanın ardından. "Siz salak mısınız?Asla kaçamazsınız."

Hoseok ve Taehyung korkarak Kai'ye bakıyorlardı,konuşmaların hepsini duymuş olmalıydı.

Kai dik dik bakışlarıyla konuşmaya devam etti. "Burada hiçbir gücünü kullanamazsın,unuttun mu?"

"Kai..."dedi Hoseok kaşlarını kaldırarak. "Neden Namjoon'un emirlerine uyuyorsunuz?"

Kai bunu duyunca öfkelenip bağırararak cevap vermişti. "Ben emirlere filan uymuyorum!Sadece ona yardımcı oluyorum!"dedi ve açıklama yapmaya devam etti. "Namjoon bana ihtiyacı olduğunu söyledi,yardım edersem bana kuzey bölgesini verecekmiş!Verince buradan gidip gönlümce yaşayabilirim!Klan liderleri dalaşı umurumda bile değil."

"Yararı yok...Sen de Jeon da öldürüleceksiniz."dedi Hoseok ciddi bir tavırla. "Taehyung da ve muhtemelen ben de aynı kaderi yaşayacağım.Namjoon'un aslında nasıl biri olduğunun farkında olmalısın."

Kai başını öne eğdi. "Evet,yeterince farkındayım ama bana bir şey olmaz.Namjoon varlığımın bile farkında değil.Beni öldürmekle uğraşmaz."

"Kai..."dedi Hoseok,üzülmüştü.

Kai yumruğunu sıkarak devam etti. "Ama öldürülmeyeceğime dair bir garanti yok.O yüzden kendimi garantiye almayı denerim diye düşünmüştüm."dedi ve Taehyung'a baktı. "Bu insan benim kozum olacak.İşler çirkinleşirse onu Jeon'dan korunmak için kullanacağım."

Hoseok önce Taehyung'a sonra Kai denen iblise bakıp konuştu. "O zaman..."dedi. "Onu bir an önce Jeon'a götürebilir misin?"

"Ha?"dedi Kai.

Hoseok heyecanla açıklamaya başladı. "Taehyung özgür olursa Jeon'u kısıtlayan bir şey kalmaz.Ve sonra da..."

Kai sözünü kesti. "Sonra Jeon bu adamı alıp sırra kadem basacak,değil mi?"bunu derken kaşlarını çatmıştı. "Jeon başına iç çıkaran her şeyden nefret eder.O yüzden Namjoon ile doğru düzgün yüzleşmeyecektir.Bu da benim işime gelmez,o yüzden bir şey yapamam."dedi ve bakışlarını yere indirdi. "Ayrıca Namjoon'un izni olmadan kuzey kulesine giremem.Dışarıdan içeriye ışınlanmak için hizmetkarımı da kullanamam.Kulenin etrafında tüm sihir enerjisini azaltan bir bariyer var."

Taehyung onları şaşkınlıkla dinlerken sordu. "Öyleyse şeytanlar içeriye giremez."

"Doğru."dedi Hoseok başını sallayarak. "Sihir enerjimize tepki gösterip hemen alarmı harekete geçirir."

"O bariyer kapalı olsaydı kuleye girmek çantada keklik olurdu ama biz şeytanlar denese bile imkansız."dedi Kai iç çekerek.

"O zaman sizin yerinize ben girerim!"dedi Taehyung heyecanla.

Hoseok yanındaki oğlana bakıp bağırdı. "Ne!?"

Kai kollarını göğsünde birleştirip sakince konuştu. "Evet...Sanırım bir insan girebilir."

"Değil mi?"dedi Taehyung,heyecandan dolayı ayağa kalkıp zıplamaya başlamıştı.

Kai gözünü devirdi. "Ama siz ikiniz kaçarsınız eminim."

"Beni özgür bırakanın sen olduğunu ona kesinlikle söyleyeceğim!Lütfen!"diye bağırdı Taehyung,yalvaran gözlerle. "Bu sefer Jungkook'u ben kurtaracağım..!"

No Sleep Tonight | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin