B:11-Darmadağın

654 37 6
                                    

*Sen yıllar önce o gülünce kısılan gözleri sonsuzluğa kapattın, sen o gözleri görmeyi hak etmiyorsun!*

Sanki yıllardır görmemiş gibi bir özlem sarmıştı içini. Tabi bunda gördüğü rüyanın da etkisi vardı. En acı olanı da neydi biliyor musunuz? İlk aşkının adını, kokusunu hatırlamamak!

Zoraki şekilde çekti gözlerini gözlerinden. Çünkü o gözler ona hatırlamak istemediği anılarını hatırlatıyordu ona.

"Yavuz!" Tuğrul'un sesini duydu ama bakmadı o tarafa. Kendiyle büyük bir savaş veriyordu bakmamak için. Oysaki Yavuz'un gözü onun üzerindeydi.

'Yapma Bahar, bakma!' içinden binlerce kez uyardı kendini. Yapmamalıydı, bakmamalıydı. Mira kulağına bir şeyler fısıldadı, duydu ama beyni algılamadı.

"Tuvalete gidelim mi?" diye bir fikir sunduğunda Mira başını sallayarak onayladı. Birlikte tuvalete gittiklerinde Bahar neredeyse düşecekti.

"İyi misin?" dediğinde zoraki şekilde gülümseyerek "İyiyim" dedi. Mira da seziyordu bir şeyler olduğunu. Çünkü Bahar eski Bahar değildi, günlerdir bir değişiklik vardı. Tuvalete girdiklerinde Bahar yüzüne soğuk bir su çarptı.

"Bahar, anlat artık lütfen!" sert çıkan sesi karşısında Bahar bir an afalladı. Daha çok sinirlenmişti bağırmasına.

"Bana bağırma!"

"Bağırtma sende o zaman!" ikisi de sinirinin hat safasına ulaşmıştı. "Günlerdir ölü gibisin, sorduğumda anlatmıyorsun! Sen benim en yakın arkadaşımken bana en soğuk yapan insan da sensin!" o kadar yüksek bağırmıştı ki sesi koridorda yankılanıyordu.

Bahar sustu, çünkü onunla tartışmak istemiyordu. Kalbini kırmaktan korkuyordu. Zaten hayatında sevdiği insanlar sınırlıydı, günü geldiği zaman o da çıkacaktı hayatından. O yüzden onunla geçireceği günler özeldi.

"Özür dilerim" diyerek Mira'ya sımsıkı sarıldı. Mira da onu kaybetmek istemiyordu, sarıldı en yakın arkadaşına. Berke'ye söylediği yalanı ona da anlatırdı ama Mira katiyen inanmazdı. Çünkü o Yavuz'un gidişinden sonra böyle olduğunu fark etmişti.

"Sınıfa gidelim mi artık?" ne dese bilmiyordu Bahar, aslında gitmek istemiyordu ama öte yandan Mira'nın da daha fazla işgillenmesini istemiyordu.

"Olur" birlikte yeniden sınıfa gittiklerinde Yavuz, Ege ve Tuğrul üçlüsü sohbet ediyorlardı. Daha doğrusu Tuğrul ve Ege konuşuyor, Yavuz sadece dinliyordu. Aklında bunu yapacak tek kişi olarak Bahar geliyordu ama uyuşturucu haplarını nerden bulduğunu çözemiyordu bir türlü.

Bahar'ı görür görmez zihnindeki tüm soru işaretlerini kovdu. Dikkatle süzdü genç kızı. Yüzünde, ellerinde herhangi bir hareket aradı. Herhangi bir suçluluk göstergesi.

"Yavuz" bakışlarını Bahardan ayırıp Egeye çevirdi. Ege çatık kaşlarla bakıyordu Yavuz'a.

"Sana bunu kimin yaptığını bulabildin mi?" olumsuz anlamda başını salladı Yavuz. Ne yazık ki bulamamıştı ama bulacaktı!

O Yavuz Karasu'ydu, kimse ona kazık atamazdı!

...

"Getirin!" Çetin Karasu'nun talimatıyla perişan haldeki avukatı yere fırlatarak geri çekildiler. Avukatın yüzü tanınmayacak hale gelmişti.

"Lütfen... Bırakın..." zoraki şekilde konuştuğunda Çetin gür bir kahkaha attı. Ona göre hatanın cezası ölümdü ve bu adam hayatının hatasını yapmıştı.

"Sana Yavuz içeriden çıkmayacak dedim! Sen ne yaptın? Ben söyleyeyim, bir bok yapamadın!" sakin ses tonunun altında yakıcı bir öfke yatıyordu.

YAVBAH:İlk AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin