fourth letter

78 17 17
                                    

sevgili sooyoung,

bu gelişinde sarı kazağın ve beyaz pantolonun ile bir papatya gibiydin. ıslak şemsiyeni bir kenara bırakmıştın ve burktuğun ayak bileğin yüzünden sekerek yürüyebilmiştin, yanakların soğuktan kızarmıştı, ama yine de mükemmel görünüyordun. her zaman öyle olduğunu söylediğimi biliyorum ama inan bana, çok güzelsin sooyoung ve keşke güzelden daha güzel bir kelime olsaydı, senin için onu kullanırdım.

yanımda tedirgin değildin bu sefer, sanki yıllardır yakın olan arkadaşlar gibi, benim için dakikalar boyunca kitap okuduktan sonra esneyerek kitabı kapattın. “bu kitap benim için çok derin,” dedin, oysaki okuduğun kitap uyuyan güzeldi, “ve uykumu getirdi. sanırım ben de uyuyan güzel gibi uyuyakalacağım.”

sen kahkaha atarken güldüm ve ‘tapılası,’ diye mırıldandım, ardından gelen sessizlik boyunca ne yapacağımdan kararsız bekledikten sonra parmağımdaki yüzüklerle oynarken konuşmaya karar verdim. tanrı aşkına, kelimenin tam anlamıyla ölmek üzereydim ve bu yüzden cesur olmanın hiçbir zararı olamazdı.

ölmeden önceki ikinci bir kalp kırıklığı vakası dışında.

“peki sooyoung, prens olmasa lakin yerine seni ben öpsem, büyünü bozar mıydım? kalbini öpsem eğer, uyanır mıydı?”

uzun bir sessizlik daha. bana bir süre baktıktan sonra konuşmak için dudaklarını araladın ama konuşmayarak başını yavaşça salladın.

sooyoung, bu anın hayalini defalarca kurdum, tahmin bile edemezsin, ama tanrı şahidim olsun ki hayatımdaki en güzel an, hayalini kurabileceğimden çok daha eşsiz olan dudaklarının tadına baktığım gündü.

bugündü.

sen gittikten sonra mutluluktan saatlerce ağladım ve bunları kızarık ve şişmiş gözlerimle yazıyorum, ah sooyoung, hayata yeniden gelmiş gibi hissediyor, kendimi ağlamaya devam etmekten alıkoyamıyorum!

bu yüzden, seni her düşündüğümde aklıma öptüğüm geliyor ve buna inanamıyorum. sanki o kelimeler dudaklarımdan dökülmeden önce ölmüşüm gibi hissediyorum, çünkü cennet böyle hissettiriyor olmalı.

hayatımın en kötü aylarını en iyisine çevirebileceğin kadar seviyorum seni ve bunu kelimelerle açıklayabileceğimi sanmıyorum. seni ne çok sevdiğimi bir ben bir tanrı bilir, sooyoung.

4 nisan, 2010.

PURPLE DRESSED GIRLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin