1.BÖLÜM

89 15 37
                                    

Merhaba bu benim yazdığım ilk kitap olucak beğenmenizi umut ediyorum sizlerinde yorumlarıyla daha iyi yazıcam lütfen destek olup oy verin sizleri çok seviyorum.

Başlama tarihinizi atarsanız sevinirim :)

Adım Ayça KARAHAN 22 yaşındayım.Ben daha 9 yaşındayken anne ve babamı trafik kazasında kaybettim.Ben de o arabadaydım ama çok büyük bir kaza olduğu halde bana birşey olmamıştı dedemin dediğine göre beni melekler korumuş.

Dedem Ahmet KARAHAN 9 yaşından belli bana o baktı.Dede dediğime bakmayın 65 yaşında olmasına rağmen 40 yaşındaki adamlara taş çıkarır.KARAHAN HOLDINGİN sahibi.Sanarım kendimi yeterince tanıttım şuan da dedem herzamanki gibi ona hesap vermemi bekliyor.

"Ayçaaa!!"off ben birşey yapmadım ki sadece beşinci kez dedemin benim yüzümden tekrar ve tekrar hazırladığı şirketin dosyasını yanlışlıkla tekrardan havuza duserdim ne var sanki bunda.

"efendim dede?"

"O dosyalarla senin ne alıp veremediğin vardıki- ha yada dur ben söyleyeyim sen yapmadın kendisi düştü"

"nerden bildin?"

Dedem bu dediğime gözlerini devirdi ve bende boş durmadım gidip kucağına oturdum

"yaaa dede seni çok seviyorum yaaa" deyip sulu sulu öptüm

"pis yalakacı seni"

" neyse ben kaçar"

"hadi git bakalım ama uslu dur tamam mı?" Dudaklarımı birbirine bastırdım içine mi doğuyor ne yapıyor anlamadım

"tamamm"

Telefonla Damlayı ardım çalıyor çalıyor ve işte "Ayça konum atıyorum oraya gel hızlı ol bak Enes başımın etini yedi nerede kaldı diye"

"Tamam be ne nazlı çıktınız"

Arabanın yanına gittim ve ön koltuğa oturdum şoförün kapımı açmasına izin vermeden

"nereye gidiyoruz Ayça Hanım"

telefonumdan Damla'nın attığı konumu gösterdim

"buraya gidicez ha birde biraz hızlı olabilirmisin?"
Kafasını salladı ve yaklaşık on beş dakika sonra Damla'nın attığı konuma geldik.Arabafan inerken şöför

"şey Ayça Hanım ne zaman almaya geliyim?"

"Senin gelmene gerek yok."

"Ama Ayça Hanım Ahmet Bey sizin tek başınıza gelmenize izni yok yani taksiyede binemezsiz özür dilerim ama Ahmet Beyin kesin talimatı var."

Koca bir of çektikten sonra

"hmm peki sana net bir saat veremem ama seni ararım alırsın zaten Enesleyim oda getir beni"

dedikten sonra olumlu anlamda başını salladı bende bizimkilerin yanına gitmeye başladım ama gözükmüyorlardı nerede bunlar ya diye düşünürken karşıdan enesin kafasına vurup elindeki kırık telefon parçalarıyla gelen bir adet damla ve enes gördüm onlar yanıma geldi ama ben halen daha ne olduğunu kavramaya çalışıyordum

"salak yemin ederim salak bu çocuk"

diye bağırıyordu damla Enes de gülmemek için kendini zor tuttuğu belliydi dudaklarını ısırıyordu zorundan

"Ne oldu ne yaptı yine bu salak dediğin şahıs"

Enes'e ters bir bakış atıp

"ya bak biz şimdi seni beklerken kafeye girdik siparisleri beklerken bu lavaboya gidiyorum deyip masadan kalktı çok değil sadece iki dakika sonra kar maskeli bir adam geldi ve çantamı alıp kaçmaya çalışırken bende o sırada telefonla oynuyordum refleks olarak telefonu bu salağın kafasına fırlattım ve sonuç sadece benim fırlayan ama olmayan tansiyon ve kırık telefon"

HELLO BABYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin