döndün.
şimdi yine buradasın, yeniden.
seni evden dışarı çıkarken görmüyorum pek, ne zaman boş vaktim olsa evinin oralarda dolanıyorum.
yine evinin yakınlarında dolanırken annenle sana rastladım. annenin yardımıyla yürüyordun, son gördüğümden bu yana iyice kilo vermiştin, göz altların ve dudakların mor, benzin soluktu. bir an annenin taşıyamayacağı kadar ağırlığını onun üstüne verdin. bildiğin salmıştın kendini, koşar adım yanınıza geldim ve bir koluna da ben girdim. beni gördüğünde yüzündeki şaşırma ifadesi ve sonrasında yüzüne ve yüreğime yayılan sımsıcak gülümsemen...
dünyalara bedeldi belma.
annen seni birazcık iyi hissedebilmen, temiz hava alabilmen için sahile götürüyormuş. ben de işim olmadığımı ve size eşlik edebileceğimi söyledim, ikiniz de bundan pek memnun oldunuz.
sahile indiğimizde bir banka oturduk, rüzgâr siyah saç tellerinin arasından süzülüyor ve onların uçuşmasını sağlıyordu, dudakların her kuruduğunda ıslatmak için hafifçe dudaklarını yalıyordun.
rüzgâr şiddetin arttırmıştı, ben bile üşümüşsem seni tahmin edemiyordum ama ne annen üşüdüğünün fark edebilmişti ne de senin umurundaydı üşümüş olman.
sahildeki bir kafeye gidip oturmayı teklif ettim, teklifim reddedilmedi tabii. birkaç adımlık yerdeki kafeye girdik elektrikli sobanın olduğu köşedeki masayı gözüme kestirdim.
sen sobaya uzak olan sandalyeye oturacakken sobaya yakın olan sandalyeyi çektim ve sana bakıp gözlerimle sandalyeyi işaret ettim. yüz ifadenden anladığım kadarıyla ne yapmaya çalıştığımı anlamamıştın ama yine de çektiğim sandalyeye oturdun.
orada ne kadar oturduk bilmiyorum belki de yalnızca yarım saat durmuşuzdur, sen ısındıkça yüzüne renk geldi sanki. en azında yüzüne birazcık renk gelmesine sebep olduğum için mutluydum.
bir ara tuvalete gittin, seninle gelmeyi teklif ettik ama itiraz ettin. sanırım ısındığından olsa gerek kendini kendi başına yürüyebilecek kadar iyi hissediyordun.
neden birden taşındığınızı ve neden birden geri döndüğünü bilmiyordum, senin de tuvalete gitmeni fırsat bilerek annene sordum.
bana tedavi için gittiğinizi, tedavilerden olumlu yanıt alamayınca artık umudu kestiğini ve son günlerini hastanelerde geçirmek yerine mutlu olduğu yerde geçirmek istediğini söyledi.
dünyalara bedel demiştim ya gülüşün için, artık o dünyalar gitti geriye sadece gülüşün kaldı çünkü dünya başıma yıkılmıştı, belma.
sevgilerle,
aysu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cassiopeia | gxg | letters
Short Storycassiopeia takımyıldızı her ne kadar w harfi şeklinde olsa da aysu onu kendince büyük b harfine benzetmeyi başarabilmişti. sonuçta aşk insanın bakış açısının tamamen değişmesine yol açabilecek kadar kudretli bir şeydi ve bu kudret etkisini aysu'nun...