# Bey Konağı, İn-Önü, Ağustos başı 1282 #

24 1 0
                                    

— İn-Önü Beyi: Hoş geldiniz kadim dostlarım. İnşallah iyi haberler getirdiniz.

— Osman Bey: Hoşbulduk! Safalar gedirdik. Bizden haber sorarsan, Bilecik Tekfuru ile anlaşıp ağırlıklarımızı onun hisarına bıraktık. Bu sene göç yolunda rahatız. Siz de ne haberler var? Konya'da durum nasıldır?

— İn-Önü Beyi: Ne diyelim. Rabbimiz bugünden daha kötüsünü aratmasın. Kâh iyi haberler gelir kâh kötü haberler gelir. Konya'da durum karışıktır Osman Bey. İlhanlı Hanı Abaga, Memlûklere karşı daima mağlubiyet yaşadığı için geçen sene ekim ayında intikam seferine çıkıp Halep'i işgal etmiş. Şehri talan ve tahrip edip birçok masumu şehit etmiş. Bununla da yetinmeyip Şam'a doğru ilerlemiş. Halep'in işgal edildiğini duyan Memlûk Sultan Kalavun ise büyük bir ordu ile Şam'a varmış. Şam'da Sultan Kalavun ile Abaga Han büyük bir savaşa tutuşmuş. Allah'u Teala şükürler olsun ki zafer İslam'ın oldu. Eğer ki Abaga Han durdurulmasa idi belki de Bir sonraki hedefi yine Konya olacaktı.

— Osman Bey: Memlûkler de olmasa bu Mogol taifesini durduracak bir kuvvet yok cihanda. Başka iyi haberler var mı kadim dostum?

— İn-Önü Beyi: Ben anlatayım da iyi mi kötü mü sen karar ver Osman Bey. Abaga Han bu yıl nisan ayında ölmüş. Taht için iki aday bulunuyormuş. Abaga Han'ın kardeşi Teküdâr ve oğlu Argun. Ancak Aladağ'da bulunan Teküdâr, Argun'un gelmesini beklemeden Kongurtay ve Şektur Noyanlar tarafından Haziran ayında tahta çıkmış. Tahta çıkmasına yardım eden Kongurtay'ı da Anadolu valisi yapmış. Derler ki Teküdâr Han annesinden dolayı imana gelip müslüman olup Ahmed adını almış. İnşallah, geçekten iman etmiş olsun ki Mogolların Müslüman kıyımı son bulsun.

— Osman Bey: Âmin! Konya'dan bir haber yok mudur?

— İn-Önü Beyi: Konya karışıktır dostum. Bilirsin ki II. İzzeddin Keykâvus Kırım'da iki sene önce vefat edince oğlu Gıyâseddin Mesud, babasının Selçuklu tahtı sizin mirasınızdır, sözü üzerine hemen deniz yoluyla Sinop'a gelip, Kastamonu Uç Beyi Çobanoğlu Muzafferüddin Yavlak Arslan'a başvurmuş. O da Mesud'u alıp önce Mogol valisi Samagar Noyan'a, ardından Tebriz'e Abaga Han'a götürmüş. Abaga Han'ın huzurunda muhabbet gören Mesud'a Erzurum, Erzincan, Sivas, Diyarbekir ve Harput'un idaresi ile vergi gelirlerinin bir kısmı tahsis edilmiş. Konya'daki Sultan III. Gıyaseddin Keyhüsrev bu duruma karşı çıksa da elinden bir şey gelmeyip, Selçuklu tahtında tek sultan kalma koşulu ile bu durumu kabul etmiş. Ancak Teküdâr İlhanlı hanı olunca Seçuklu ülkesini Sultan III. Gıyâseddin Keyhüsrev ile Mesud arasında taksim ettiğini ilan etmiş. Sultan Gıyâseddin bu duruma razı olmayıp sorunlar çıkartmaya başlayınca, durumu görüşmek üzere Mogollar'ın Anadolu valisi Kongurtay, Sultan ve Vezir Fahreddin Ali'yi Teküdâr Ahmed Han'ın huzuruna çıkarmaya yola çıkmışlar. Sultan şu an Konya'da değildir Osman Bey. Bu ülkenin hali nereye gider dostum?

— Osman Bey: Konya karışıktır anlaşılan. İnşallah tez zamanda düzen sağlanır da yine Selçuklu taht kavgaları yüzünden bu millet sıkıntı çekmez.

---0---0---

— Eskişehir Beyi: Gün akşam oldu. İn-Önü Beyi'nin konağını sardık. Osman hiçbir yere kaçamaz Mihal Kosses. Göreyim seni Osman'ı alt edelim.

— Mihal Kosses: Merak etmeyin Beyim. Askerlerimiz ile onu kıskıvrak yakalayacağız ve bu işi sizin yaptırdığınız asla anlaşılmayacak.

---0---0---

Mihal Kosses: Bey! Bey! Bey! İçerde Osman diye birisi varmış! Hemen onu bize teslim edin!

İn-Önü Beyi: Be hey! Kimdir o da benden misafir ister! Türkler hiç misafir teslim eder mi?

Mihal Kosses: Biz Osman'ın kanlılarıyız? Derhal bize teslim edin onu? Etrafınız sarıldı. Hiçbir yere kaçamazsınız! Eğer Osman'ı teslim etmez iseni konağı ateşe vereceğiz!

---0---0---

— İn-Önü Beyi: Osman Bey! Kim olduklarını anlamadım ama konuşmalarından Rumlara benzerler. Seni isterler. Bilirsinki töremizde misafir teslim etmek yoktur. Ama seni vermezsem de konağı yakacaklarmış. Kaç kişiler bilmiyoruz? Ne yapacağız şimdi?

— Osman Bey: Telaş etme dostum! Büyük ihtimal Aya Nikola'dır. Göç yolunda bize ilişemedi. Bir fırsatını bulup bizimle kılıç dokuşturmak ister. Ona bu fırsadı vereceğiz. Sen onları oyala. Biz de atlara binip ani bir çıkışla onları basacağız! Haydin Alpler!

----0---0---

İn-Önü Beyi: Bizden şimdiye kadar kimse konuk alamadı! Sen kimsin ki şimdi buna cüret edersin!

Mihal Kosses: Size on dakika mühlet! Osman'ı bize teslim edin yoksa konağı yakacağız!

---0---0---

Osman Bey: Haydin Alpler! Bir kılıç üşürelim ki kafir neye uğradığına şaşırsın!

---0---0---

--- İn-Önü Beyi: Osman Bey'e bak be! Nasıl da kılıç üşürüyor! Alpleri de öyle! Kayıhânoğulları savaşmaktan anlıyorlar. Karanlık iyice bastırdı. Ne olduğu tam görülmüyor. Kılıç şankırtıları ve parıldıları bir oyandan bir buyandan duyulup görünüyor. Rabbim, Osman Bey'e yardım eder de bu badireden atladırız.

---0---0---

--- Eskişehir Beyi: Hay aksi! Osman ve Alpleri bir anda konak kapısından çıkıp askerlerimizi bir bir tepeledi. Ne olduğunu anlamadık. Biz onu basalım ortadan kaldıralım derken o bize üstün geldi. Ben canımı zor kurtarıp kaçmayı başardım ancak Mihal Kosses esir düştü. İnşaah adımız söylemez de Osman bize düşmanlık beslemez.

---0---0---

— Osman Bey: Demek bu askerlerin beyi sensin! Biz karşımızda Aya Nikola'yı beklerdik. Peki, sen kimsin! Bilmediğimiz bir gizli düşmanımız mı varmış?

Mihal Kosses: Affetin Beyim! Ben Harmankaya Tekfuru Mihal Kosses'im. Benim size karşı bir düşmanlığım yoktur. Ben sadece benden istenileni yaptım.

— Osman Bey: O zaman söyle! Kimmiş bize düşmanlık eden! Doğru söylersen canını bağışlarım!

Mihal Kosses: Beyim! Size doğruyu söyleyeceğime yemin ederim. Bizi bu yola sevk eden Eskişehir Beyi'dir. Sizi Şeyh Edebâli'nin kızından dolayı çekememezliği vardır. Sizi öldürüp Şeyhin kızını da kendine almak ister. Bütün bildiğim budur Beyim! Affetin!

— Osman Bey: Pekâlâ! Doğru söylersin! Eskişehir Beyi'nin bize düşmanlığı vardır. Bir zamanlar onu kendimize dost edinip, ondan hayırlı iş için ricacı olmuştur. O, o zaman da arkamıştan iş çevirip, bizden habersiz Şeyhim Edebâli'nin kızını kendine istetmişti. Amma bu kadar kalleş olduğunu bilmezdim. Esaslı adamsın Mihal Kosses! Hem doğru söylersin hem de sağlam kılıç kullanırsın. Seni affettim. Özgürsün. Ancak bir daha böyle işere kalkışıp da önüme çıkmayasın!

Mihal Kosses: Beni özgürlüğüme bağışladığınız için teşekkür ederim! Size bir can borçluyum! Her zaman duacınız olacağıma emin olabirlersiniz Beyim! Bundan sonra ebediyete kadar beni dost bilesiniz Osman Bey!

— Osman Bey: İyilik üzere olursan her zaman bizden de dostluk bulursun! Amma yine kalleşliğer kalkışırsan, bilesinki kılıcımız boynundadır. Haydi! Adamlarını toplarlada topraklarına dön! Bir daha böyle işlere kalkışma!

Mihal Kosses: Emredersiniz Beyim! İzninizle!

---0---0---

— İn-Önü Beyi: Tebrikler Osman Bey! Siz ve Alpleriniz yaman dövüşçüler. Göz açıp kapatıncaya kadar kafirlerin işlerini bitirdiniz. Kimmiş bu kafir? Aya Nikola mı?

— Osman Bey: Keşke öyle olsa kadim dostum. Ama bu kancıklığı bize yapan Eskişehir Beyi imiş. Eski bir mesele. Neyse dostum! Biz ziyafetimize devam edelim. Sonra yatıp dinleniriz. Sabah da Domaniç'e döneriz.

— İn-Önü Beyi: Nasıl dilerseniz Osman Bey!

KAYI HAN OĞLU OSMAN BEYWhere stories live. Discover now